Kavramları milliyetler, sınırlar, ırklar, dinler… üzerinden tartışırsak yol alamayız artık. Geldiğimiz nokta ortada. İnsanlık ve doğa temelli yeni bir söylem gerekiyor. Komşun açken sen uzun süre tok kalamazsın.
Ermenistan’da patlamaya hazır bombalar gibi çalışmaya devam eden ilkel nükleer santraller duruyorken, sınır diye adlandırılan çizginin 100 m gerisinde Kars’ta yapılabilecek bir nükleer santrale karşı çıkmanın tek başına bir anlamı ve bilimselliği yok, mücadele Ermenistan tarafındaki nükleer santral için de ve oradaki halkla aynı duygularla, tereddütlerle yürütülmeli.
Sınırların diğer tarafındaki halkların fakirliği, sömürüsü, fırsat eşitsizliği bizi de rahatsız etmeli. Yunanistan’da yanan ormanlar bizim de yüreğimizi cız ettirmeli, Endonezya’da işsizlikten dolayı çocuklarının bazılarını fuhuş çetelerine satmak zorunda kalan anne babaların dramı bizi de ilgilendirmeli.
İşte bütün bu sorunların üstesinden Dünya Vatandaşlığı kavramını geliştirerek gelebileceğimizi düşündük. Irkları değil insanlığını yücelt ve ötekileştirme, doğanın sahibi değil küçük bir parçasısın. Doğanın sana ihtiyacı yok senin ona ihtiyacın var tabii eğer yaşamak istiyorsan.
Mevcut durumdan rahatsızlık duyup, alternatif yaşam biçimleri geliştirmeye çalışanlardan biri olmak, insanlık, adalet ve barış mücadelesinde ben de varım diyebilmek bir seçim değil, hayatta kalabilmek için bir zorunluluk artık.
Deniz KARTAL
16 Ağustos 2013
www.dunyalilar.org