Arka Bahçemiz

İktidar Savaşları ve Entelektüel Tavır

Noam Chomsky, ülkesinin Vietnam işgali ve savaşına karşı 21 Ekim 1967 yılında Washington D.C’de yapılan yürüyüşte en ön sırada idi. The New York Times.

Böyle dönemlerde hükümetler, sokaktaki “kendisine karşı” insanların çoğunu bile milliyetçilik, din, vatan, devlet ve başka kavramlarla etkiler, yanına çeker. Hükümetler genelde bu dönemlerde, kendi çıkarlarını, ülkenin çıkarıymış gibi göstererek, onunla bütünleştirerek muhalefetin sesini keserler.

Tarihte her zaman savaş, işgal günleri iktidarların kendi iktidarlarını daha da sağlamlaştırmalarına, aykırı, eleştirel sesleri susturmaya çalışmalarına yaramıştır. O nedenle her iktidar böyle olağanüstü, milliyetçilikle, dinle, vatan edebiyatı ile hemen herkesi güdümü altına aldığı savaş, işgal havasını sever. Var olan buçuk “muhalefet” de hemen hizaya ve sıraya girer. “Milli çıkarlar” söz konusudur manipülasyonu yapılır sık sık.

Böyle dönemlerde hükümetler, sokaktaki “kendisine karşı” insanların çoğunu bile milliyetçilik, din, vatan, devlet ve başka kavramlarla etkiler, yanına çeker. Hükümetler genelde bu dönemlerde, kendi çıkarlarını, ülkenin çıkarıymış gibi göstererek, onunla bütünleştirerek muhalefetin sesini keserler.

Savaş zamanları gerçek entelektüeller için zor dönemdir. Çünkü seslerini çıkarmak, vicdanlarını ortaya koymak durumunda kalırlar. Baskı görürler, bazen hapse atılırlar.

Birinci Dünya Savaşı sırasında Bertrand Russell, savaş karşıtlığını aktif olarak yürüttüğü için, ülkesi İngiltere’de yargılandı hüküm giydi ve bir süre hapiste yattı.

Jean-Paul Sartre, ülkesi Fransa’nın Cezayir işgaline karşı çıktığı için baskı gördü, evi bombalandı. Hatta gözaltına alınmasını isteyenler oldu. Ama o kadar büyüktü ki ismi, Fransa Devlet Başkanı De Gaulle, “Sartre, Fransa’dır. Fransa’yı gözaltına alamazsınız.” demek durumunda kaldı. Üstelik Fransız Komünist Partisi, hükümete destek verip, Cezayir’in Fransa’ya bağlı kalmasını savunmaktadır. Aynı dönemde Cezayir kökenli bir entelektüel olan Albert Camus, çelişkili ve bağımsızlığı desteklemeyen, sonunda da Fransız hükümetini savunan bir tutum içindeydi ve eleştirildi bu dönemde.

Savaşa karşı çıkmak, en temel insan haklarından birisi olan düşünceyi ifade özgürlüğünün alanına girer. Savaşlar halkın büyük kesimine, ölümden, enflasyondan, kıtlıktan başka bir şey getirmez.

Noam Chomsky, ülkesinin Vietnam işgali ve savaşına karşı 21 Ekim 1967 yılında “Pentagon’a Yürüyüş” başlığıyla Washington D.C’de yapılan yürüyüşte en ön sırada idi. Norman Mailer, Robert Lowell, Sidney Lens, Dagmar Wilson ve Dr. Benjamin Spock ile birlikte savaşa karşı haykırıyordu. Chomsky, 50 yıl sonra şimdi de, emperyalistlerin kendi iç çelişki ve boşluklarından faydalanılarak Türkiye’nin (gerçekte AKP’nin) yaptığı Afrin operasyonuna karşı çıkıyor. Chomsky, ABD’nin Irak işgaline de karşı çıkmıştı.

2010 yılında hayata gözlerini yuman ABD’nin saygın muhalif entelektüellerinden birisi olan Howard Zinn, o dönemde “Yalnızca Irak, değil, Amerika da işgal edilmiştir” yazarak savaşa karşı açık tavır alıyordu. Zinn, “11 Eylül saldırılarının faillerini yakalayamayan Bush yönetimi, Afganistan’ı istila ederek binlerce kişiyi öldürdü ve yüzlerce binini evlerinden sürdü.” diyerek açık muhalefet yapıyordu.”Masum insanları öldürmenin utancını kapatacak büyüklükte bir bayrak yoktur.” der Howard Zinn.

İngiliz yazar Harold Pinter, dönemin Birleşik Devletler Başkanı George W. Bush’u “kitle katili”, dönemin İngiltere Başbakanı Tony Blair’ı ise “idiot” olarak olarak nitelemişti, Irak işgali döneminde birçok konuşmasında.
Savaşa karşı çıkmak barış hakkını, ve en temel insan hakkı olan yaşam hakkını savunmaktır. Savaşa karşı çıkmak insanı ve onun hümaniter değerlerini savunmaktır.

Savaşa karşı çıkmak, en temel insan haklarından birisi olan düşünceyi ifade özgürlüğünün alanına girer. Savaşlar halkın büyük kesimine, ölümden, enflasyondan, kıtlıktan başka bir şey getirmez. Ancak iktidarlara ve egemen sınıfların işine yarar. Bu nedenle düşüncesini ifade edenleri tutuklamak, tehdit etmek, “ezmek”, totaliter rejimlerin tavrıdır.

Gerçek anlamda entelektüel olmak, zor zamanlarda da sesini yükseltmek, bizzat yükselen milliyetçiliğe, “vatanperverlik” manipülasyonuna karşı sağlam bir duruş gerçekleştirmekten geçer. Tarih manipülasyona, egemenlerin kendi iktidar savaşlarını yürütmek amacıyla yaptıkları işgal ve savaşlara karşı direnişin de tarihidir aynı zamanda.

#SavaşaHayır

Erol Anar
21 Ocak 2018
Santa Catarina

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu