Uruguay Cumhurbaşkanı Jose Mujica’nın yaşamı oldukça zorlu geçmiş.
77 yıllık hayatının büyük bölümünü gerilla olarak dağlarda geçiren, altı kez vurulan ve 14 yıl ağır işkence ve tecrit altında hapis yatan solcu politikacı 2010’da Cumhurbaşkanı oldu ama günlük yaşamı hemen hiç değişmedi. Cumhurbaşkanlığı konutunu reddeden Mujica hâlâ şehir dışında köhne bir çiftlikte yaşıyor, karısıyla toprağını çekip çeviriyor, şehre 1987 model Volkswagen Beetle ile gidip geliyor. Hayatı 12 bin dolarlık cumhurbaşkanlığı maaşıyla biraz değişebilirdi ama onun da yüzde 90’ını hayır kurumlarına bağışlıyor. Hayatındaki tek değişiklik, yasalar zorladığı için “işe” iki yıl korumayla gidip gelmesi oldu. Ama asla kendisine eskort oluşturulmasına ve yolların kapatılmasına izin vermiyor.
Mujica’nın politikaları da dünyanın büyük bölümüne ters gelebilir. Eşcinsel evlilikler önündeki engelleri 2013 Nisan ayında kaldırdı mesela. Kürtajı 12 haftaya kadar serbest bırakan bir yasayı düşünmeden onayladı. Marihuana üretimi ve satışına geniş serbesti tanınması da onun döneminde gerçekleşti. Yolsuzluk onun döneminde de oldu. Milli havayolu Pluna’nın özelleştirmesinde başarılı Ekonomi Bakanı Fernando Lorenzo’nun adı yolsuzluğa karıştı. Örtbas etmeye çalışmak yerine soruşturmanın sağlıklı yürümesi için bakanın istifa etmesini istedi.
Dünyanın en “fakir” devlet adamı olarak adlandırılan Uruguay Cumhurbaşkanı Jose Mujıca’nın yaşam felsefesi dünyanın geri kalan ve özellikle Türkiye’deki politikacılarınkinden çok farklı.
”Ben insanların geceleri yatacak bir saçak altı bile bulamadıkları bir dünyada, başkalarının 500 metrekarelik malikanelerde yaşamasını anlamıyorum. Evsizler için ev, suyu olmayanlar için su lazım, ekmek lazım. Sen böyle bir dünyada özel uçağım olsun, oraya buraya gideyim diyorsun. Eğer herkes daha fazlasını isterse, birgün kimseye birşey kalmayacak. Küresel ısınmadan bahsediyoruz ama doğaya saldırmaya ve çöp üretmeye devam ediyoruz.”
”Eski ruhani tanrımızı kendi ellerimizle kurban ettik ve artık piyasa tanrısının tapınağındayız.Bu yeni tanrı; ekonomimizi, politikamızı, alışkanlıklarımızı, yaşamlarımızı düzenliyor ve bizlere faiz oranları ve kredi kartları ile mutluluğun yeni adresini veriyor. Öyle anlaşılıyor ki bizler, yalnız tüketme için yaratılıyoruz ve artık tüketemediğimiz zaman derin hayal kırıklığına uğrayarak kendimizi yok ediyoruz.” ”Bana fakir denmesi yanlış, ben tutumlu bir insanım. Asıl fakirler sürekli yaşamdan talepleri olan ve elde ettikleriyle yetinmeyen insanlardır. Ben elimde hafif bir bavulla dolaşıyorum. Bu bana istediğim yaşamı sürdürmek için yeterli zamanı veriyor. Asıl özgürlük yaşamak için kazandığın zamandır.”
Deniz KARTAL