Günümüz dayatmalarının birisi de anne olmak zorunluluğu.Türümüzün devamlılığını sağlamak için toplumda kadınlara düşen görev bu. Peki, her kadın annelik dürtülerine sahip olmak zorunda mı? İşte, çocuk sahibi olmak istemeyen bir kadının duyguları…
Hiçbir zaman çocuk sahibi olmak istemedim. Annem ve babam bir gün şu sahiden beslemeniz gereken ve sahiden altını pisleten oyuncak bebeklerden aldılar. Şaka etmiyorum, hastalandım ona bakacağım derken. Sonra da ne zaman çocuk ister miyim diye sorsalar, hayır teşekkür ederim, diye cevap verdim. Lakin kimseyi buna ikna edemedim.
Yıllar boyunca, çocuk istememe yolundaki kararım daha da sağlamlaştı. Bir kez bile çocuk istediğimi hatırlamıyorum mesela. Çocuksuz olma tercihim, diğer bütün tercihlerimi de belirledi.
Hayatımın bütün dönüm noktalarında en yakınlarım tarafından tekrar tekrar çocuk sahibi olmak isteyip istemediğim soruldu. Her seferinde hayır dedim. Bazen bunun bencilliğim yüzünden olduğu söylendi. Büyüdükçe bu bencillikten kurtulacak ve çocuk isteyecektim. Bir kez bir arkadaşım, çocukluğumda taciz edildiğim için mi çocuk istemediğimi bile sordu. Cevabım hep hayırdı.
Bu tür durumlarda kadınlara genellikle bencillik gömleği giydirilir. Böyle kadınlar sevilmez, zarar görmüşlerdir, kimseye bir yararları yoktur. Bunun doğru olduğunu zannetmiyorum. Kimi örneklerde doğruluk payı olabileceğini de kabul ediyorum öte yandan. Fakat benim bencil ve yaralı olduğumu düşünen onca insanın, çocuk yapmam için bu kadar ısrar etmelerini de anlamıyorum. Böyle bir annenin bir çocuğa ne hayrı dokunabilir ki?
20′lerimin ortalarında çocuk istemiyor oluşumu sorgulayan insanlara, doğrudan, çocuklardan nefret ediyorum diyerek cevap veriyordum. Bunu bir tür savunma mekanizması olarak geliştirmiştim. Böylece çocuk muhabbetini kısa kesebiliyordum. Fakat bu durum gerçek duygularımı yansıtmıyordu.
Yaşlandıkça daha tahammüllü bir insan oldum. Artık uzun uzun insanlara neden çocuk sahibi olmak istemediğimi anlatabiliyordum. 38 yaşımda histeroktomi oldum. Bu durumun, yani artık fiziksel olarak çocuk yapmama imkan olmayışının, beni yukarıda saydığım muhabbetten kurtaracağını zannetmiştim. Ama öyle olmadı. Bu defa da insanlar evlat edinmek isteyip istemediğimi sormaya başladılar.
Annelik öylesine fetişleştiriliyor ki, çocuk sahibi olmayan kadınlar da potansiyel anneler olarak yerlerini alıyorlar bu fantazi oyununda. Galiba insanlar anne olmayan kadınlardan yalnızca pişmanlık cümleleri duymak istiyorlar. Çünkü ancak bu şekilde ortak kadınlık ve annelik fantazisi kırılmamış oluyor. Oysa toplumda anne olduğuna pişman olmuş bir sürü kadın olabileceğini tahmin edebiliyorum. Bu pişmanlık onların çocuklarını sevmelerine engel olmak zorunda da değil üstelik.
Ve nihayet, anneme ve babama bana o oyuncak bebeği aldıkları için teşekkür ediyorum. Böylece, anne olmak istemediğimi daha çocuk yaşta anlamış oldum. Üstelik hiç de pişman değilim.
Kaynak: April Herndon, Psychology Today