Küresel ekonominin en büyük derdi büyüme. Tüm ekonomi politikaları büyüme üzerine kurulu. Büyüme sağlanamadığı sürece dünyanın batacağı algısı yaratılıyor. Herkesin aç, işsiz ve evsiz kalacağı düşüncesi aşılanıyor. Hal böyle olunca büyüme ile yatıp büyüme ile kalkıyoruz.
Son yıllardaki en büyük gururumuz kişi başına düşen milli gelirimizi on bin doların üzerine çıkarmamız. Refahımızın arttığının en basit göstergesi bu rakam. Ne kadar artarsa o kadar mutlu olur, huzurlu yaşar ve gelecek için tasalanmadan yaşlanırız diye düşünüyoruz. Ne dersiniz, öyle mi?
Gelin bu sorunun yanıtını Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) verileri ile bulmaya çalışalım. Kurumun son on beş yıllık istatistiklerine göz atarak büyümenin bizi ne kadar mutlu, huzurlu ve refah dolu yaptığını görelim. Kişi başına düşen milli gelirdeki artışın kişileri nasıl etkilediğini yakından öğrenelim.
Kişi başına gelir arttıkça mutsuzluğumuzun da arttığını gösteren 10 neden:
1- İntihar eden kişi sayısı
2002 yılında intihar eden kişi sayısı 2.301 iken 2014 yılında bu rakam 3.065 kişiye yükselmiş. Bu yıllar arasında kişi başına milli gelir yaklaşık dört kat artmasına rağmen intihar eden sayısı düşmemiş, tam tersine %33 artmış. Demek ki artan gelir, ruh sağlığımızı kritik eşiklerde hayatımız lehine döndürememiş. Ya kardeşim, onu da mı devletten bekliyorsunuz?
2- Boşanma sayısı
Gelirimiz arttığına göre “şiddetli geçimsizliğin” azalması gerekir; ne de olsa her sorunun başı para. 2001 yılında, evlilik süresi bir yıldan az olan 4.358 kişi boşanmışken bu sayı 2014’te 4.727 olmuş. Bu yılar arasında kişisel gelir yaklaşık beş katına çıkmasına rağmen maalesef boşanma sayısı da %8 artış göstermiş. Ama bunlar yeni evlidir, aşk evliliği yapıp mantık evliliğini gözden kaçırmışlardır diyebilirsiniz. Öyleyse 20 yıldan uzun süre evli olanların boşanma sayısına bakalım. 2001 yılında bu sayı 12.902 iken 2014’te 20.575 olarak gerçekleşmiş. Yani 20 yıldan uzun zamandır evli olan çiftlerdeki boşanma oranı %60 artmış. Demek ki artan milli gelir evlilik kurumunu da olumsuz etkilemiş. Almanlar doğru söylemiş galiba; sen parayı bulunca ya arabayı ya da kadını değiştiriyorsun.
3- Evlilikten memnuniyet
Boşanmalardan sonra bir de evli olanların durumuna bakalım. 2003 yılında evliliğinden çok memnun olanlar %30 oranındaydı. 2012’ye gelindiğinde bu oran %21’e geriledi. Artan milli gelir evlilikten duyulan hoşnutsuzluğu da arttırmış görünüyor. Demek ki asıl mesele para değil!
4- İşten memnuniyet
2003 yılında çalıştığı işten çok memnun olanların oranı %9,15 iken 2012 yılında bu oran %7,75’e düşmüştür. Yani yaklaşık beş yüz bin kişi azalmıştır. Oysa milli gelir 3.383 dolardan 10.673 dolara yükselmişti, ne oldu? Artan milli gelir bizi işimizde hoşnutsuz kıldı. Senin elin işte gözün oynaşta valla!
5- Maaştan memnuniyet
2003 yılında çalıştığı işten aldığı ücretten çok memnun olanlar toplam işgücünün %2,35’ini oluşturuyordu. 2012’ye gelindiğinde bu oran %1,80’e geriledi. Hani kişi başına düşen gelir 4 katına çıkmıştı, bu memnuniyetsizlik de ne öyleyse? Toprak doyursun sizi!
6- Arkadaş ilişkilerinden memnuniyet
2003 yılında arkadaş ilişkilerinden çok memnun olanların oranı %15 iken 2012’de bu sayı %10’a gerilemiştir. Yani yaklaşık 4 milyon kişi, geliri dört katına çıkmasına rağmen arkadaşlarından nefret etmeye başlamıştır. Size de yaranılmıyor, haram olsun size o milli gelir!
7- Ev halkından memnuniyet
2003 yılında ailesiyle ilişkilerinden memnun olanların oranı %27 iken, 2011 yılında bu oran %15’e gerilemiştir. Yani on milyondan fazla insan artan geliriyle birlikte ailesiyle arasını bozmuştur. Kesin bunların sütü bozuk, yoksa kişi başına milli gelir on bin dolar olmuş, mutluluktan havaya uçmaları lazım.
8- Çocuk ölümleri
Büyüyen ve gelişen ülkelerde çocuk ölümlerinin azalması beklenir. 2002 yılında doğumda ölenler 13.125 iken 2014’te bu sayı 14.821’e çıkmıştır. Gerçekten üzücü. Aynı trajedi 1-4 yaş arasındaki çocuklarda da görülüyor. 2012 yılında ölenlerin sayısı 2.365 iken 2014’te bu rakam 2.938’e yükselmiş görülüyor. Yani artan milli gelir çocuk ve doğumdaki ölümleri maalesef azaltmamış.
9- İstanbul’a göç
2008 yılında İstanbul’a göç eden 374 bin kişi varken, bu sayı 2014 yılında 439 bine yükselmiş görünüyor. Yani kişi başına milli gelir arttıkça İstanbul’a göç hızlanıyor. Kişi başına gelir 50 bin dolar olursa hepimiz İstanbul’dayız demektir.
10- Genel mutluluk seviyesi
Genel olarak çok mutlu olduğunu söyleyenlerin oranı 2003’te %12 iken 2012’de %8,5’e gerilemiş. Yani yaklaşık 3 milyon kişi daha mutsuzlar kervanına atılmış. Yazıklar olsun, parayı cebinize koyduk, daha ne yapalım?
Küresel ekonomiyi yönetenler büyüme ile beyinlerimizi yıkasalar da zenginleştikçe mutluluk değil mutsuzluğumuzun arttığını bu istatistikler fazlasıyla gösteriyor. Bunlar sadece ülkemizdeki veriler ama dünyadaki durum da bundan pek farklı değil. Merak edenler ekonomist R.Wilkinson’un “Su Terazisi” adlı kitabını okuyabilirler.
Artık büyümeyi bir kenara bırakıp insan yaşamının kalitesini gerçek anlamda daha ileriye nasıl götüreceğimizi düşünmeye başlamamız gerekiyor. Yoksa kişi başına milli gelir gibi kağıttan inşa ettiğimiz kuleler yıkıldığında altında ezilen bizler olacağız.
iRRasyonel
Dünyalılar