Hayat tercihlerinizden ibarettir, sizi siz yapan ise bu tercihlerinizin toplamıdır.
Çaresizlik öğrenildiğinde “yapamıyorum, nasıl yapacağımı bilmiyorum, ben başaramam, yapamayacağımı biliyorum” gibi olumsuz cümleler hemen gelir akla. Yaşanılan olayları, sanki bize dayatılıyormuş gibi ve bizde istemeden bu olaylara maruz kalıyormuşuz gibi yaşamaya, kurban rolü oynamaya başlarız devamında da…
‘Şanssızım’, ‘ istediğim gibi olmuyor’, ‘ben şunu tercih ederdim’ gibi ifadeler kullandığımızda, genellikle kurban konumuna koyarız kendimizi. Bir olay istediğimiz gibi gelişmediğinde, ‘ne kötü!’ ya da ‘yazık!’ deme eğilimindeyizdir ama bunu bir durumu serinkanlılıkla kabul eden birinin bilgelikle değil, üzgün bir tonda ifade ederiz. Boyun eğercesine bir kabul ediş…
Hoşlanırız, yararlanırız bu durumdan. Çünkü kurban rolü, keyifli bir roldür. Hayatımızın, eylemlerimizin ve seçimlerimizin sorumluluğunu üstümüze almak zorunda kalmayız bu rol sayesinde.
Kurban rolüne girmemek için yapabileceğimiz en iyi şey başka şeyler yapmayı yani beynimizi geliştirmeyi öğrenmektir. Doğa boşluktan korkar, korkularımız boşlukta artar. Hayata karşı meraklı kalırsak yaşadığımız anı yüceltmiş oluruz. İçsel olarak geliştikçe ve kendimizi geliştirdikçe, dış dünyamız da olumlu şekilde değişecektir.
İsteklerimizi, düşüncelerimizi çekinmeden rahatça söyleyebilmeliyiz. Başkalarının bizi sevmemesinden, nahoş bulmasından çekinmemeliyiz. Ölüm döşeğindeyken “Ömrümde hiç bir şey yapmadım, istediğim hiç bir şeye sahip olamadım ama herkes beni çok sevdi” demenin hiç bir faydası olmayacaktır. Başkalarının tavırları bizim tutumlarımızla koşullanır. Yaşamımızdaki sonuçları beğenmiyorsak, kendi yaşamımızın sorumluluğunun sadece bizde olduğunu kabul edip, kendimiz için istediğimiz sonuçlara en uygun senaryoyu baştan yazmalıyız.
Hiçbir eylemde bulunmadan sadece yakınmak, kurban rolünün en tipik davranışıdır. Bir şeylerden sürekli şikayet ederek, enerjimizi düşürmek yerine ya var olan mevcut durumumuzu değiştirmek için bir şeyler yapmalıyız ya da hiçbir şey yapamıyorsak durumumuzu olduğu gibi kabullenip, olana direnç göstermemeliyiz.
Özgürlük bizim içimizdedir, içimizden gelmelidir. Dışarıdan verilmesini boşuna beklemeyin.