Arka Bahçemiz

Aşağıdan Küreselleşmeciler

80’li yılların başlarından itibaren tıptan, sinemaya kadar hemen hemen her  alanda karşımıza küreselleşme kavramı çıkmakta ve kavram üzerine binlerle ifade edilebilecek açıklamalara rastlanmaktadır. Gerçekten küreselleşme nedir? Neyi ifade etmektedir? kuresellesme

Genel Olarak Küreselleşme
Kavram olarak küreselleşme hem dünyanın küçülmesine hem de bir bütün olarak dünya bilincinin güçlenmesine gönderme yapmaktadır. Üzerinde herkesin mutabık olduğu bir tarifi yoktur. Bu durum kavramın hem mevcut durumu hem de belli bir süreci ifade etme iddiasında olmasından kaynaklanmaktadır. Durum böyle olunca bazen devam eden gelişmeler, bazen mevcut durum bazen de gelecekle ilgili tahminler tanımlamanın unsurları olarak ortaya çıkmaktadır (Koçdemir 1999:6). Küreselleşmenin binlerce tanımı yapılmaktadır. Tanımlamalarda küreselleşme, genellikle zaman ve uzam etkileşimi şeklinde değerlendirilmektedir.

Böylece küreselleşme, uzak yerleşimleri birbirlerine yerel oluşumların millerce öteki oluşumlarla biçimlendiği yada bunun tam tersinin söz konusu olduğu yollarla bağlayan dünya çapındaki toplumsal ilişkilerin yoğunlaşması süreci olarak görülmektedir (Giddens 1998:66).Bu anlamda küreselleşme hem dünyanın küçülmesine  hem de bütün olarak dünya bilincinin güçlenmesine gönderme yapmaktadır.

Sosyalist yaklaşımda ise küreselleşme yeni bir terim olmakla beraber köklerinin sömürgecilik tarihine kadar uzanan bir süreçte yer aldığı belirtilmektedir. Bu yaklaşımda çağdaş küreselleşme daha önceki küreselleşme dönemlerinin bir çok özelliğini içinde barındırmaktadır. itici güçler, emperyal devlet ve uluslar arası finans kurumları tarafından desteklenen çok uluslu şirket ve bankalarda yoğunlaşmaktadır.

Küreselleşmenin boyutları genel olarak; kapitalist dünya ekonomisi, ulusdevlet sistemi, askeri dünya düzeni olarak belirmektedir. Ticari kuruluşlar özellikle ulus aşırı şirketlerin kendi ülkelerindeki ve bir başka ülkedeki siyasal otoriteleri etkileme gücü, ulus-devletin sınırları, askeri ittifaklar ve savaşın kendisi bu kapsamda önemli faktörler olarak değerlendirilmektedir. Küreselleşmeye karşı gerek olumlu gerekse olumsuz yaklaşımlar bu çerçevede belirmektedir.küreselleşme

Küreselleşmeye bakışlar çok çeşitli olmakla beraber, üç temel grup içinde özetlenebilmektedir. Bir grup tartışmacı, küreselleşmeyi yalnızca öne çıkan verilerle ortaya koymak, bunu büyük ölçüde teknolojik gelişmelere bağlamak gibi bir yaklaşımı benimsemektedir. “Teknolojik gerçekçi” diyebileceğimiz bu grup, teknoloji gibi küreselleşmeyi de adeta kendiliğinden ortaya çıkan yansız bir gelişme olarak takdim etmektedir. Onlara göre bilgisayar ağırlıklı teknolojiler, kolaylaşan bilgi aktarımı ve iletişim, ucuzlayan ulaşım hep birlikte sermaye dolaşımını kolaylaştırmakta, şirketlerin küresel düzeyde bir üretim ağı kurmasına yol açmaktadır ve de artan iletişim sayesinde “küresel köyde” benzer yaşam ve tüketim alışkanlıkları kazanılmaktadır.

Başka bir tartışmacı grubu küreselleşmeyi “piyasanın mantığına” bağlamaktadır. Piyasacı neo-liberal görüşe göre, hızlanan teknoloji ve artan üretim piyasaların dışa açılmasını gerektirdi ve 1970 ortalarından bu yana ülkeler bu pazar mantığına uyarak ticareti serbestleştirmenin gerekleri doğrultusunda davranmaya başlamışlardır. Bu nedenle 1945 sonrasında ve Bretten Woods Anlaşması’nın (1944) ulusal devletlere belirli bir otonomi bırakan sistemi içinde ulusal paranın korunması ve ithal ikameci politikalarla ulusal kalkınmanın sağlanması gibi önceliklerden, dış pazara açık büyüme eksenli bir ekonomi anlayışına geçilmiştir. Bunun için korumacı politikalar kalktı, dış ticaret teşvik edildi, para piyasaları serbestleştirilmiş ve kısaca iç pazar ve talep yönlü politikalardan dış pazar ve arz yönlü politikalara geçmek elzem olmuştur. Onlar için dış pazarları daha yakına getirmek ve daha kullanılır yapmak gerekmiş; bunu da neo-liberal bir anlayışla ve küreselleşme yoluyla yapmak mümkün olmuştur.

Üçüncü grup tartışmacı küreselleşmeyi hem yeni bulmamakta, hem de bu süreci kapitalizmin mantığı ve işleyişine bağlamaktadır. Neo-marksist yaklaşımın tezi bu noktadadır. Bu yaklaşım içinde, küreselleşmenin en az 500 yıl önce keşif gezileriyle başladığı ve arkasındaki emperyal gücün desteğiyle daha o zamandan kapitalizme dayalı bir ekonomik-sistem kurduğu ileri sürülmektedir. Bugün de küreselleşme, kapitalizmin gelişmesi, yayılması ve derinleşmesi anlamını taşımaktadır. Örneğin 19. Yüzyılda İngiltere’nin bir dünya imparatorluğu olmasıyla 20. Yüzyılda ABD’nin dünyada kazandığı ekonomik ve siyasal güç aynı mantığı taşımakta, geçmişteki sömürge imparatorluğu ile bugün ABD ‘nin siyasal ve ekonomik imparatorluğu arasında sermayenin belirleyici gücü açısından önemli bir fark bulunmamaktadır. Bu nedenle 20. yüzyılın sonlarında hız kazanan küreselleşme sürecinin gerisindeki temel dürtü de, sınırlı bir dünya ticareti içinde sermaye birikimi sorunu yaşayan kapitalizmin pazarı ve tekelci yapıyı genişletme ihtiyacıdır. Örneğin İngiltere’nin dünya ticareti içindeki payı 1870’de % 24 iken 1938’de % 14 olmuştur; bunun gibi ABD’nin de 1950’deki payı % 18.3 iken 1980’de % 13.4’e düşmüştür. 1950 sonrasında ABD gerçekten hem ulusal gelir, hem askeri harcamalar, hem de endüstriyel üretim açısından dünyada en büyük ve güçlü ülke konumundadır. Öte yandan bugün de artan dünya ticaretine ve gelişen ekonomik ilişkilere karşın, iki kutuplu dünya gerçeği kendini korumakta, hatta dünyadaki gelir eşitsizliği daha da artmış görünmektedir. Örneğin bugün de dünyanın % 20’lik nüfusu üretimin % 85’ine sahiptir ve 1870 ile 1985 arasındaki dönemde en zengin ile en fakir ülkeler arasında kişi başına düşen gelir açısından fark en az altı kat daha artmış bulunmaktadır. Kısacası kapitalizmin gelişmesiyle yeryüzünde hep ekonomik açıdan bir eşitsizlik ve üstünlük, hatta bir hegemonya söz konusu olmuştur, merkez- çevre ayrımı yaratılmış ve büyümektedir; üstelik bu katmanlaşma kapitalizmin gelişmesi için de şarttır.

Yeni Bir Kavram: Aşağıdan Küreselleşme
Küreselleşme ile ilgili çalışmalar incelendiğinde karşımıza sık kullanılan, önemli bir kavram olarak “aşağıdan küreselleşme kavramı” çıkmaktadır. Aşağıdan küreselleşme kavramı küreselleşmeye alternatif bir yaklaşım olarak ileri sürülmekte ve bu hareketin mensupları kendilerini “aktivist” olarak ifade etmektedirler.

Bu kavramın neyi ifade ettiğini kısaca açıklamak faydalı olacaktır. “Yukarıdan küreselleşme” ve “aşağıdan küreselleşme” kavramları Folk tarafından icat edilmiştir. Tanımlamalarda “yukarıdan küreselleşme” olarak ifade edilen mevcut küreselleşme durumu şirketlerin, pazarların ve seçkinlerin küreselleşmesi olarak kabul edilmektedir. Bu küreselleşme ekonomistler, şirket yöneticileri ve dünyanın zengin uluslarının liderleri tarafından işçilerin, cemaatlerin ve ülkelerin tamamının, hareket halindeki sermayeyi çekmek için iş gücü maliyetin, sosyal ve çevre ile ilgili harcamaları düşürmeye zorladığı yıkıcı bir rekabeti destekleyen “sıfır noktasına doğru bir yarış” olarak ifade edilmektedir. Bu sıfır noktasına doğru yarış beraberinde fakirleşme, büyüyen eşitsizlik, istikrarsız ekonomik dalgalanma, demokrasinin kapsamının daralmasının ve çevrenin zarar görmesini getirmektedir. Aşağıdan küreselleşme yukarıdan küreselleşmeye karşı doğan kitlesel bir hareket olarak tanımlanmaktadır (Brecher 2002:9-31)

Aktivistler aşağıdan küreselleşme hareketini kitlesel bir hareket olarak ifade etmekte, kitlesel harekete katılanların birbirinden farklı amaçlara sahip olduklarını ileri sürmektedirler. Aşağıdan küreselleşme hareketi katılımcılarını bir araya getiren ortak amaç karşı-olma temelinde şekillenmektedir. Aşağıdan küreselleşme çelişkili bir hareket olarak görülmekte karşı-olma temelinde birleşmenin bazen de birbirlerine de karşı olmayı beraberinde getirdiği ifade edilmekte birbirlerine karşı olumsuz referansları olan bir çok grubun bir arada bulunduğu ifade edilmektedir.

Dr. Hayati Beşirli

Kaynakça:

BAUMAN, ZygmunLI999. Küreseııeşme,Toplumsal SOfluçları.Çev.Abduııah Yılmaz. Ayrıntı Yayınları.İstanbul
BRECHER, Jeremy. COSTELLO, Tim.SMITH, Brenda. 2002. Aşağıdan Küreselleşme.
çev: Berna Kurt, Zeynep Kutluata. Aram Toplum YayınlarLİstanbul
ELLWOOD,Wayne.2002.Küreselleşmeyi Anlama Klavuzu. (Çev:Betül Dilan Genç)
İstanbuLMetis Yayınları.
EROGLU, Feyzullah. Küreselleşmenin Üç Temel Boyutu ve Direnme Stratejileri, Türk
Yurdu, cilt 23, sayı 189, Ankara 2003.35-42.
GREFE, Christina,M., GREFFRATH, H.SCHUMANN, 2003 ATTAC, Küreseııeşmeyi
Eleştirenler Ne İstiyorlar.(Çev:Ülkü Hastürk). İstanbuL. Çitlembik yayınları
GIDDENS, Anthony.1998.Modernliğin Sonuçları. (Çev:Ersin Kuşdil) İstanbuL. Ayrıntı
Yayınları
KOÇDEMİR, Kadir. ı999. Küreselleşme ve Türk Kültürü, KÖK Araştırmalar. Cilt i,sayı ı.
Ankara 1999.5-21.
HARDT, Michael, A. NEGRİ. 2002. İmparatorluk. (Çev:Abdullah Yılmaz).İstanbuL Ayrıntı Yayınları
Dünyalılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu