Hangimiz masal okumadı ki, “Pamuk Prenses”, “Kırmızı Başlıklı Kız”, “Hansel ve Gratel”, “Kül Kedisi” ve daha nicesi… Eskiden her pazar sinema kuşağında dünyaca ünlü masalların filmleri gösterilirdi. Üzerinde hiç düşünmeden hayranlıkla izlediğimi anımsıyorum. Sonrasında da kendi gerçek hayatımın onlar gibi olmasını dilediğimi. Bize öğretilen tüm bu roller daha küçük yaşta masallarla zihnimize işleniyor.
Anlatıldığı yere göre bölgesel farklılıklar gösterse de masallar iktidarı sorgulamaz. Hatta iktidara yardım eder. Bu özelliğinden olsa gerek masallar toplumlar tarafından kabul görmüş ve yaygınlaşmıştır. Gerçeküstü öğelerle süslenen masallar, özünde aile ilişkilerini toplumun istediği kalıplar dahilinde okuyucuya iletir. İçeriğinde ki yer, zaman ve kişi belirsizliği nedeniyle kimseyi hedef almaz ve eleştiriden muaftır. Masallarda hayatın kötü koşulları birdenbire değişir, masal kahramanının talihi açılır, kötüler cezalandırılır, iyiler ödüllendirilir.
Sonunda ödüllendirilecek olan zor durumda ki kadın toplum tarafından yüceltilir, kurallara karşı duran kızlar ise eninde sonunda evcilleştirilir. Masalların hemen hepsinde kadınlar edilgen, erkekler etken gösterilmiştir. Kız çocuk davranışlarının karşı taraf üzerindeki etkisini düşünerek hareket ederken, erkek çocuk karşısındakini kırmaktan kaçınmaz. İtaat eden, sorgulamayan kadın tipi, ideal kadın olarak betimlenir.
Mesela “pamuk prenses”, başına gelen belalardan ders çıkarmayan, aklını hemen hiç kullanmayan, ev işleri dışında sorumluluk almayan, herkese safça inanan kadın tipidir. “Masum güzel” sembolü pamuk prenses masalının geri planında “sen sesini çıkarma, evini ve kalbini temiz tur. Biri gelir seni kurtarır” öğretisi vardır. Aynı zamanda öz olanın “iyi” üvey olanın “kötü” olduğu ön yargısı masalın başından sonuna dek vurgulanır. Masalda üvey anne karakterinde de ilk aşk, ilk evlilik kutsallaştırılır.
“Kurbağa prens”, “güzel ve çirkin” masallarında olduğu gibi erkeğin güzeli çirkini olmaz savı son derece yaygındır. Bu durumda da kadın kahramandan koşulsuz sevgi beklenir. Ama söz konusu kadın ise hep “en güzel” olmak zorundadır. Bu nesneleştirilmiş güzelliğinin karşılığında da “evlilik” ile ödüllendirilir. Masalda evlilik her derdin devasıdır. Çirkin güzelleşir, yoksul zenginleşir, kötü huylar düzelir, düşmanlar cezalandırılır. Evlilik statü kazanmanın en hızlı ve en kesin yöntemidir.
Masalların en önemli özelliklerinden biride tutkusunun peşinden koşan kadınların gözdağı için cezalandırılmasıdır. Cezanın yanı sıra arzunun rengi kırmızı da “Kırmızı Başlıklı Kız” “Danseden Kırmızı Pabuçlar” masallarında olduğu gibi sıklıkla kullanılır. Kadını bağımlı kılmak üzere anlatılan masallarda, sindirme işleminin kaynağı “kadın korkusu”dur. Doğaya ve kadere hükmeden kadın cazibesini, erkeği mahvedecek bir strateji olarak kullanır. İktidar sahibi kadının masallardaki karşılığı üvey anne ve cadılardır.
Çağdaş masallar ise kapitalist mantık çerçevesinde toplumsal cinsiyet rolleri korunarak kurgulanır. Shrek”te kahramanlık satın alınabilen bir araçken, Barbie bebeklerin hayatı sadece alışverişten, süslenmekten ibarettir. Günümüz masallarında da kadının önceden belirlenen rolü değişmiyor.
Kadını eve bağımlı hale getiren toplumsal cinsiyet rolleri masallarla başlıyor. Konuyla ilgili toplumsal farkındalık yaratacak eserlerin artması ve kadının bilinçlenmesi son derece önemli.
Kaynak: http://www.kadinmuhendisler.org
Selma Eroğlu
Referans: “Masallar ve Toplumsal Cinsiyet” / Melek Özlem Sezer, Evrensel Basım Yayın, 2010.
www.dunyalilar.org