Eğitim

Michio Kaku’nun Okuduğu Gelecekte Ucube Olmak

“Zeka; IQ ya da babanızın zenginliği ile ilgili değildir. Zeka geleceği görmek, geleceği tasarlamak demektir. Geleceği tahmin ve hayal etmeye çalışıyoruz, uzun vadeli planlar yapıyoruz. İnsanları hayvanlardan ayırt eden budur…”

dünyalılar-Michio Kaku-Bayram Sarı

“… Hayvanlar şu anda yaşar, yarını anlayamaz. Başarılı ve zeki insanlar, 10 yıl, 20 yıl sonrasını düşünür. Başarılı olmayan kısa vadeli düşünür” varsayımında bulunan Japon asıllı fizikçi ve fütürist Prof. Michio Kaku’nun, Nisan ayı başında, Türk Eğitim Derneği’nin Ankara’da düzenlediği “Türkiye’nin Geleceğine İnanıyoruz: Geleceği Okuyoruz’’ konulu Uluslararası Eğitim Forumu’nda dünyanın yarını hakkında verdiği konferans kamuoyunda gerekli ilgiyi neden görmedi? Dünyanın geleceğini belirleyen küresel aktörlerin şimdiden hazırlandığı 4. Sanayi Devrimi gerçeğini, “Mülteci” pazarlıklarının ya da vizesiz Avrupa düşlerinin gürültüsünden dolayı mı fark edemiyoruz?

Prof. Michio Kaku, ucubeye dönüştürülmenin önüne geçebilmek, direnebilmek için bir yol haritası çizen ve bunun rotasını da insanlığa anlatmayı kendine görev edinen küresel bir entelektüel midir? Peki, Prof. Michio Kaku dünyanın hangi rotada ilerleyeceğine dair neler söylemektedir? Yoksa geleceği öngörebilen bilim peygamberi midir Kaku? Ya da emperyalist dünyanın hizmetinde gelecek dizayncısı mı? Tabi ki hayır! Bilimin, eğitimin/ öğretimin karşısında, hangi noktada durduğunuza bağlı olarak söyledikleri olumlanabilir veya karşı çıkılabilir. O zaman sorulması gerek “Hangi noktada duruyoruz?” olmalıdır.

Yeni Türkiye’nin muhafazakar iktidarı, kendine özgü yöntemlerle eğitimde tekliği İmam Hatip Liseleri ve İlahiyat fakülteleri üzerinden gerçekleştirme mücadelesini sürdürmeye devam etmektedir. Düz lise, Anadolu Liseleri ve Fen liselerinde din derslerini ağırlıklı olarak müfredata sokması, laik eğitimi sonlandırmadığını bugün kim iddia edebilir?

Yeni Türkiye’nin öğretim önceliklerini sıralarsak, çocukların yarınlara nasıl hazırlanacağını görürüz: “İnancımız gereği ölüm bir nimettir. Çoğu zaman ağırlaşmış hayat yükünden kurtulmaktır. Uykunun büyük kardeşi ölüm, dünyanın ezici, boğucu ve sıkıntılı hallerinden bir kurtulma vesilesidir; biz de üzerine basıp geçtiğimiz bir ot, karınca, taş parçası olabilecekken insan olmuşuz; zaman ve şartlar müsait olunca çocuklarını dini ölçülere uygun bir şekilde evlendirmek anne ve babaların çok önemli vazifelerinden biridir, dininden ve ahlakından razı olduğumuz bir kimse kızımıza ve oğlumuza talip olursa, “Kolaylaştırınız, güçlük çıkarmayınız” hadisiyle amel etmeliyiz; Avrupa modası yüzünden, yuva kurarken yapılan israflar ve ölçüsüzlükler yüzünden müminlerin dünya ve ahiret hayatları tehlikeye düşmektedir” başlıkları adı altında çocuklara verilen “Değerler Eğitimi” ile mi “4. Sanayi Devrimi”ne geçiş yapacak Türkiye?

Yukarıda sözünü ettiğimiz ucube kavramını Ahmet Cemal, “Okuyan Gençliğe Mektuplar” isimli deneme kitabında “Yeni Türkiye”nin eğitim/öğretim amacını tartışılamayacak şekilde ortaya koyar: “Sizler, sorgulamadan düşünmesi istenen ucubelere dönüştürülmek istenmektesiniz. Böyle ucubelere dönüşün ki, hiçbir kalıbı ve öğretiyi, hiçbir uygulamayı ve size doğru diye belletileni sorgulamayın! Daha da önemlisi, böyle ucubeler olun ki hep sırtınıza başkalarının geçirdikleri kimliklerle idare edip gidin ve kendi kimliğinizi, zaman içerisinde bilginin rehberliğinde gelişip zenginleşen düşünceleriniz doğrultusunda kendiniz oluşturmayın!”

Yaratmanın salt Yaradan’a özgü olduğu bilincimize işlendiğinden bu yana; sanatta, müzikte, bilimde, edebiyatta, teknolojide tüm yeniliklerde ve buluşlarda öncülüğü üstün kabul ettiklerimize bırakmamız istendi/ isteniyor. Bizler yönetemeyen, yaratamayan, farklı olmayı bilmeyen biat eden inançlılarız sistemin gözünde. İktidarın gençliğe yarınlar için verebileceği tek rehber Necip Fazıl Kısakürek değil mi? Onun rehberliğinde çizilmiyor mu Yeni Türkiye’nin yol haritası? “…dininin, dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kininin, öcünün davacısı bir gençlik…” 

Dayatılan dönüşüm yalanlarına, sorgulamamızı istemedikleri yasaklara, bize yakıştırılan kimliklere, ucubeleşmeye izin verecek miyiz?

Bayram Sarı

www.dunyalilar.org

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu