Arka Bahçemiz

Nefret geçer, diktatörler ölürler…

“Üzgünüm ama ben bir imparator olmak istemiyorum. Bu benim işim değil. Kimseyi yönetmek ya da fethetmek de istemiyorum.”

Chaplin’, 20. yy’la damgasını vuran faşist diktatörlere verdiği bir yanıttır ‘Büyük Diktatör’. Sessizliğini bozmak için tercih ettiği 1940 yapımı film, ‘Büyük Yönetmen’in ilk sesli filmidir.

Chaplin’i bu filmde iki karaktere can verirken görürüz. Biri dönemin büyük diktatörü Adolf Hitler’in parodisi olan Adenoid Hynkel, diğeri ise Yahudi bir berberdir. I. Dünya Savaşı’nda geçirdiği uçak kazasında hafızasını kaybeden berber, yıllarca hastanede yatmış ve değişen dünya şartlarından habersiz bir şekilde çıkmıştır. Yahudilere karşı savaş başlatan Faşist Adenoid Hynkel yönetimi, Yahudi mallarına el koyma ve Avusturya’yı, Hynkel’e kalırsa tüm dünyayı, işgal etmenin planlarını yapar. Etkileyici konuşmalarıyla kalabalıkları etkilemeye devam eden Hynkel, Bacteria (İtalya) ülkesinin diktatörü Benzino Napoloni’nin (Mussolini) Avusturya’yı kendisinden önce işgal ettiğini duyunca deliye döner. Fakat onu çileden çıkaracak başka bir gelişme daha olacaktır. Sınırdaki bir karşıklık sonucu, Hynkel’le çok benzeyen Berber askerler tarafından ordunun başına geçirilir. Ölüm korkusuyla bir süre için diktatör rolünü oynamak zorunda kalan berberden, Avusturya işgaline dair bir konuşma yapması beklenir.  Büyük bir cesaret örneği gösteren Berber’in o meşhur konuşması diktatörlerin güdümündeki halkların nasıl bir koyuna dönüştüğünü gösterir.

İyilik, güzellik ve kardeşlikten bahseden diktatörü sorgusuz sualsiz alkışlayan bu kitle, aslında büyük diktatörleri Hynkel’i alkışladıklarını zannediyorlardır.

Aşağıdaki bölüm, Chaplin’in filmin sonunda yaptığı dört dakikalık konuşmadan alınmıştır. Esasen bu konuşma insan olma yolunda adım atmak isteyen herkese okutulmalı, üzerinde konuşulmalıdır.

Chaplin bu konuşmasıyla ‘insanın insan olma’ koşullarının altına kalın kırmızı bir çizgi çeker.

“Hayat hür ve güzel olmalı. Biz doğru yoldan çıktık. İktidar hırsı insan ruhunu zehirledi, nefret duvarları ördü. Bizi mutsuzluğa ve insan kıyımına mahkum etti. Bilgimiz bizi saygısız ve yobaz yaptı. Çok düşünüp az hissediyoruz.

Şu anda sesimi milyonlarca insan duyuyor. Umutsuz kadın, erkek ve çocuklar. Masum insanlara işkence yapan, hapse atan bir sistemin kurbanı onlar. Beni duyanlara sesleniyorum, umutsuzluğa kapılmayın. Nefret geçer, diktatörler ölür. Halktan aldıkları iktidar, halka geri döner. İnsanlar ölür, hürriyet ölmez.

Aziz Luke’un dediği gibi cennetin kapıları insana açıktır. Bir kişiye, bir gruba değil herkese açıktır. Güç sizin, halkın elindedir. Birlik olup harika bir dünya yaratalım. Herkese iş sağlayan, gençlere umut, yaşlılara garanti veren bir dünya. Yalancılar bunları vaat ederek iktidarı aldılar. Yalan söylediler. Zaten asla sözlerini tutmazlar.

Diktatörler kendi hırsları için halkı köleleştirir. 

Biz bu vaatleri yerine getirmek için savaşalım. Dünyayı kurtaralım, milli engelleri yok edelim. Hırs, kin ve yobazlığı yürürlükten kaldıralım. Aklın idare ettiği bir dünya için savaşalım. Bilim ve ilerleme herkese mutluluk getirsin.” 

Dünyalılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu