Normal: İnsanın belli bir denetim alanı içinde eylemesini sağlayan , davranışlarını biçimlendiren kural ya da kurallar bütününe verilen ad; toplum bilimlerinde yerleşik ya da beklenen toplumsal davranış biçimi; ne yapılması gerektiğine ilişkin üstü örtük toplumsal kural ya da örnek biçim (Felsefe Sözlüğü, Bilim ve Sanat Yayınlan, s.1045).
Böyle bir tanımı okuyunca ilk akla gelen soru şu:
Kim belirliyor bu normali? Akla gelen yanıt: Kimler çoksa, onlar…
Bir toplumun içine doğuyoruz; etrafı çepeçevre sarılmış, farklılıkların değil de benzerliklerin arandığı, ortalamanın tutturulduğu grupların oluşturduğu bir topluma. Kurallar yani normlar, bizim aslında görmediğimiz, ama farkında olmadan kabul ettiğimiz ölçüler. Bu ölçülerin biçimlendiremediği bireylere de anormal diyoruz. Yaşama kendi rengimizi katmaya çalıştıkça, normların dışına çıkıyoruz.
Temelinde bütün mesele ‘norm’u kimin koyduğudur. Normu kim koyuyorsa, normali de o belirliyordur. Onun için de normal, toplumlara, dönemlere, hatta kişilere göre değişir.
İnsanlar ve aydınlar günlük yaşamda veya herhangi bir tartışmada normal kavramının fazlasıyla ardına sığınır. İnsanlarda kendileri gibi olanları veya kendilerinin onayladıkları olguları normal kabul etme, bunun dışına çıkanları normal dışılıkla suçlama veya bu yolla onlardan üstünlüklerini kanıtlama yönünde doğal bir eğilim vardır.
Normalin bir yönü sağduyuya uygun olmak demektir. Toplumun kültürüne, bilimsel olarak doğru kabul edilene, yasalara uygun olan ve o toplumun yönetenleri, okumuşları, aydınlarının doğru kabul ettiği değerler, düşünce ve davranış kalıpları normal olarak kabul edilebilir.
Fakat hemen eleştirel bir gözle baktığımızda, tüm bunların görecelilik taşıdığı, normal kabul edilen birçok olgunun yanlış veya çirkin çıkabildiği anlaşılacaktır.
Sözgelimi vergi kaçırmak yasalara aykırıdır ve tek başına ele alındığında anormal bir davranış gibi yargılanır. Ama toplumun yüzde yüze yaklaşan ezici bir çoğunluğunca uygulandığından, aslında normal (olağan) bir davranıştır.
Bugün toplumun büyük çoğunluğu ortalama veya ortalama altı zekadadır. Tüm dünyada böyledir durum. Bu bakımdan normal olan, toplumun çoğunluğunun akılsal yaklaşımlarıdır, çoğunluğun aklına uyan yapılanmalardır.
Keza toplumun çoğunluğu her devirde erdemlere, yüksek ahlaka uzak tavırlar gösterir.
Normal olan bu ortalama tavırdır. Farklı hareket edenler normal dışı, suçlu, ahlaksız kabul edilir ve bir şekilde yargılanır. Erdemli davranan küçük azınlıksa yine toplumca ezilir, hor görülür, engellenir.
Burada normalin normal dışı üstüne gerici baskısı söz konusudur. Elbette bunda yönetenler, hakim sınıflar da suçludur, ama aydınların çoğunun yıllarca görmediği bir gerçek: Asıl suçlu normal olan büyük çoğunluktur.
Binlerce yıldır kişilik gruplarının oluşturduğu bu toplumsal dağılım tablosu değiştirilememiştir. Başka deyişle akıllılar, erdemliler, cesaretliler; bu üç hasleti hep birlikte benliklerinde toplayanlar hiçbir zaman çoğunluğu oluşturamamış , “normal insan” kavramı bu yüzden yücelememiştir.
Böyle düşünüldüğünde normal olan, sıradandır, normali seçmek güvenli bir yaşamı seçmektir ve normal olan ortalama olandır.
Olağan olmayan, olağandışı insanların içinde yer alabiliyorsak ne mutlu bize…
Referans Makale: Dr. Kaan Arslanoğlu, ” Ortalama tavırların toplamı, normaldir”, Bilim ve Gelecek Dergisi, Sayı:2
Dünyalılar