Arka Bahçemiz

Oje

Törelerde, savaşlarda, iş cinayetlerinde, ötekileştirmelerde yitirdiğimiz kadınlara…tumblr_n22ydxanQD1sjdua3o1_1280

O çok sevdiği mor elbisesini giyiverdi bir kadın. Taciz edilmiş, şiddetlerden, işkencelerden geçmiş tüm kadınlar aynaya karşı durdular onunla bir. Bir iken bin oldu mor elbise. Öyle bir yakıştı ki kendisini giyinenlere. Gülümsedi kadınlar kendilerine, birbirlerine. Aynada mutluluklar koskocaman; kadınlar mutluydular…

Bir anda, senelerdir kutusunda unuttuğu küpelerini takıverdi bir kadın. Sevdiğine varamamış, hiç kişilik yalnızlık tipi odalarda mahpus bırakılmış, ev hanımlığı adı altında hizmetçileştirilmiş tüm kadınlar can’a kavuştular onunla bir. Bir çiftken bin çift rengarenk küpe dizildi önlerine. Düşlere daldı kadınlar, hayallerini anlattılar kendilerine, birbirlerine. Odalar bahçelere, bahçeler yollara dönüştü. Yollar umutlara bağlandı; kadınlar umutluydular…

Tedirginlikler, korkular içinde aldığı şalı boynuna dolayıverdi bir kadın. Özlemlerinden sürülmüş, ideallerinden, emeklerinden ayrı düşürülmüş tüm kadınlar cesarete geldiler onca acıların üstüne. Şalın içinden şallar döküldü; ona, yüze, bine varan şallar… Şalını boynuna dolayan daha bir güzelleşti, daha bir kutsallaştı. Neyi bastırdılarsa içlerinde, neyi sakladılarsa bir bir çıkarttılar usulca. “Saklambaç oyunu bitti” dediler kendilerine, birbirlerine. Bir daha ebe olmadı hiçbir kadın. Ne sobe, ne de körebe oynanmadı artık. Dilleri, yürekleri oyunların çok ötesine gitti kadınların; kadınlar dirençliydiler…

Ömrü hayatında ilk kez hiçbir fikri olmadan, en ucuzundan ve hevesle ve tutkuyla ve pür telaş borç parayla edindiği kokusunu sürünüverdi bir kadın. Metalaştırılmış, kıymetsizleştirilmiş, hiçleştirilmiş tüm kadınlar onunla bir koktular. Etiket fiyatından öte bir kıymete vardı o koku, bine çoğaldı birdenbire. Kaybolduğu yerden buluverdi tılsımlarını kadınlar. Sırlarına, bilgeliklerine dokunuverdiler özlerinin. Özleriyle dokundular kendilerine, birbirlerine. Kokular günlere, gecelere, mevsim mevsim ömürlere ulaştı. Gözleri, bedenleri mevsimler içinde diriliverdi kadınların; kadınlar bilinçliydiler…

Kınanmayı, hakarete uğramayı, dayak üstüne dayak yemeyi göze alarak bezler içinde sakladığı ojesini parmak uçlarına sürüverdi bir kadın. Tarlalarda, fabrikalarda, atölyelerde çalışan tüm kadınlar kendi parmak uçlarına baktılar onunla bir. O kırık dökük, o yıpranmış, o yorgun parmak uçları binlerce ojeyi gösterir oldu. Ayrı bir hoşluğun, ayrı bir narinliğin, ayrı bir asilliğin içindeydi artık kadınlar. Dışlanmalardan, yok sayılmalardan ayrıydılar artık. Özgürlüğü duyumsadılar kendilerine, birbirlerine. Emekleri yüce, yürekleri yüce, varlıkları yüceydiler; kadınlar özgürdüler…

 

Ergür Altan

erguraltan@gmail.com

Dünyalılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu