Yoğun bir günün ardından, öğle sonu kahvesi içip biraz dinlenmek için Japon arkadaşımla bir café’ye oturmuştuk. Kahvelerden sonra yorgunluğumuz azalmıştı.
Fırsat buldukça ülkesinin kültürü ve tarihiyle ilgili meraklı sorular sorduğumu bilen arkadaşım gözlerime o soruları soracak mıyım der gibi bakıyordu. Bıyık altından gülümseyip,
“ Az sonra gene sorular soracağım” dedim.
Güldü ve “ Bu sefer ben bir soru sorayım “ dedi.
Soru soracak olmasına sevinmiştim. Çünkü, her zaman soruları ben sorduğum, o cevapladığı için bazen bıktırdığımı düşünüyordum.
“ Tamam “ dedim.
İçimden “Umarim çalıştığım yerden çıkar çıkar soru “deyip gülümsedim.
“ Ülkenin en çok neyi ile övünüyorsun? “ dedi.
Bu kadar basit geleceğini beklemiyordum sorunun. Daha önce birçok kişiye söylediğim şekilde ülkenin “kültürüyle, insanıyla,coğrafyasıyla, yemekleriyle, geçmişteki Osmanlı dönemindeki kahramanlıklarla ve fetihlerle ve Kurtuluş Savaşıyla
Övündüğümü belirttim.
Sözümün üzerine birkaç şey daha ekleyip arkadaşıma “ Peki senin ülken adına övünç kaynağın nedir? “ dedim.
Biraz durdu. Bir camdan dışarıya baktı, bir bana baktı.
“ Şu önümüzdeki caddeden geçen arabaları görüyor musun? “ dedi.
Dışarıya baktım.
“ Trafik ışıklarının olduğu yeren geriye doğru bak şimdi ve geçen Japon arabalarını saymaya başla. “ dedi.
İlk başta biraz Japon arabası sayabildim. Ancak trafik biraz hızlanınca kaçırmaya başladım. Sayamadım.
“ Başta biraz saydım ama sonra kaçırdım gerisini. “ dedim gülerek.
“ Dünyanın hangi sokağına bakarsan bak, birkaç saniye ya da birkaç dakika içerisinde muhakkak bir Japon arabası geçer. İşte o az önce başta sayıp sonra sayamadığın Japon arabaları bizim Ulusal gururumuzdur. “ dedi.
Şaşırmıştım söylediklerine.
Biraz duraksadıktan sonra,
“ O az önce bahsettiğin yemekler,coğrafi mekanlar, insanların davranışları bunların birçoğu tesadüfi elde ettiğiniz şeyler. Her ülkenin kendine has güzel yemekleri, coğrafi yerleri ve sıcak davranan insanları vardır.
Bahsettiğin öteki kahramanlık ve fetih hikayelerine gelince. Bunların çoğu Ortaçağ’da yaşanmış olaylar. Bizim Japonlar da tarihte asil ve savaşçı idiler. Eski dönemlere ait birçok kahraman savaş hikayeleri bizde de bolca mevcut. Bunları sadece tarih bilgisi olarak öğrenebilir, ders de alabilirsin. Ancak ülke adına ulusal övünç kaynağı yapamazsın. Bu çağda övüneceğin şeyler, bu çağın gerçeklerini yansıtmalı. “ dedi.
“ Haklısın” anlamında başımı eğip söylediklerini onayladım.
Ayrıldıktan sonra yolda yürürken hem arkadaşımın söylediklerini tekrar düşünüyordum, hem de gözlerim arada bir yoldan geçen Japon arabalarına takılıyordu.
Bu yazı daha önce DÜŞLERE ,SUYA VE GÖLGEYE DÜŞEN HERŞEYE DAIR..KILIÇSIZ GÜNDEM başlıklı blogda yayınlanmıştır.Dünyalılar
Dünyalılar Editör Notu: Dünyanın yaşanmaz bir hale gelmesinde sembol aygıtlardan brii olan arabayı yapıp daha fazla insana satmak da övünülecek bir şey olmasa gerek. Bizce Japonlar onurlu olmalarıyla, vicdan sahibi bireylere sahip olmakla övünmeye devam etmeliler ancak gücü ele geçirdiklerinde toplum olarak etrafa nasıl saldırdıklarını ve işgalci olduklarını da unutmamak gerekiyor. Bugün yaptıkları da cellatlarına (Amerikan Emperyalizmi ve Kapitalizm) kölelik yapmaktan başka bir şey değil.
Her toplum gerekli koşullar oluştuğunda çok farklı noktalara sürüklenebiliyor diyebilir miyiz?