Arka Bahçemiz

Sadako Sasaki ve Barış İçin Uçan Turnalar…

Hiroşimalı binlerce küçük kızdan biridir Sadako Sasaki. 1945’te ABD’nin atom bombası Hiroşima’daki evlerinin bir mil uzağında patladığında iki yaşındaymış henüz. Yaralanmamış, hastalanmamış.  Ancak 12 yaşına geldiğinde durum değişmiş  birdenbire.

Doktorlar, Sadako’ya ‘atom bombası hastalığı’ adı verilen kan kanseri teşhisi koyduğunda; uzun yaşamı, umudu, şansı ve mutluluğu simgeleyen turnaların efsanesi canlanmış yeniden.

‘Kâğıttan Bin Turna Kuşu’ efsanesine göre, hasta birisi eğer kâğıttan 1000 adet turna kuşu yaparsa, tanrılar bu kişinin dileğini yerine getirecek ve onu sağlığına kavuşturacaktır.

Bunun üzerine Sadako, hastalığını cesaretle karşılayıp, kâğıt turnaları katlamaya koyulmuş. Katlarken de konuşmuş turnalarıyla:

“Kanatlarınıza ‘huzur’ yazacağım. Böylece tüm dünyada uçabileceksiniz.”

Ancak küçük Japon kızın kısacık yaşamı 1000 turnayı katlamaya yetmez. 25 Ekim 1955 günü 644 kâğıttan turnayı, 645’e tamamlayamadan ölür. Arkadaşları, eksik kalan 356 turnayı katlayıp onunla birlikte gömerler.

O günden bu yana turna kuşu barışın ve nükleer silahsızlanmanın simgesi olur.

Arkadaşları Sadako’nun ve atom bombasından ölen bütün çocukların anısına bir anıt hayal etmeye başlarlar. Gençler ülkenin her yanında bu proje için para toplar. Sonunda hayalleri gerçek olur ve 1958’de Hiroşima’da Barış Parkı’nda Sadako’nun anıtı törenle açılır.

O günden bu yana her yıl Barış Günü olan 6 Ağustos’ta dünyanın dört bir yanından çocuklar yaptıkları kâğıttan bin turna kuşunu Sadako’nun Hiroşima’daki anıtına gönderirler. Çünkü Sadako’nun anıtındaki yalvarış, aynı zamanda tüm çocukların ortak duygusudur:

 SADAKONUN TURNALARI

Kapıları çalan benim, kapıları birer birer.

Gözünüze görünemem, göze görünmez ölüler.

Hiroşima’da öleli oluyor bir on yıl kadar.

Yedi yaşında bir kızım, büyümez ölü çocuklar.

Saçlarım tutuştu önce, gözlerim yandı kavruldu.

Bir avuç kül oluverdim, külüm havaya savruldu.

Benim sizden kendim için hiçbir şey istediğim yok.

Şeker bile yiyemez ki kâat gibi yanan çocuk.

Çalıyorum kapınızı, teyze, amca, bir imza ver.

Çocuklar öldürülmesin, şeker de yiyebilsinler

N.HİKMET

Dünyalılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu