3 yıldır şaçlarımı şampuanla yıkamıyorum. Ve yaklaşık iki aydır saçlarımı karbonat ve sirke ile temizliyorum. Sonuç mu? Harika. Nasıl olduğunu anlatacağım.
Bundan dört sene kadar önce; katıldığım bir seminer dersinde, hayatımızda bir şekilde yeri olan her ürünün “içindekiler” kısmında küçük puntolarla yazılmış boyar maddeler, sentetik kimyasallar, tatlandırıcılar ve koruyucu maddeler (E Kodlu maddeler) üzerine bir sunum dinlemiştim. O sunumun üzerine pek çok şey koyarak şampuan ve diğer kozmetik ürünlerinden vazgeçme kararı aldım. Bu süreçteki en büyük etki saçlarımızdan süzülen ve atık sulara karışan deterjanların sonradan ne olduğu sorunsalı, buna kadın pedlerinin ve çocuk bezlerinin ne olduğu sorunsalı (https://yasamakhayatadegdirir.wordpress.com/2015/02/08/kadinlar-ve-lanet-olasi-sentetik-ve-hijyenik-petler/) , derimin üzerine ne sürdüğümü tam olarak anlayamadığım ve dolayısıyla vücuduma giren tüm o insan ürünü kimyasalların gizemi ve tüm bu süreçlerin kanattığı, öldürdüğü, iltihaplandırdığı tavşan gözleri, fare gözleri, derilerinden irin akan denek hayvanları idi. Hayvanlar üzerinde deney yapmayan markalar parmakla sayılırken, yapılan deneyler gizleniyor, insan menfaati ve konforu göz önüne sürülerek o deneyler aklanmaya çalışıyor, tüm o ürünler ile en ufak bir ilgisi olmadığı halde kafeslerde her türlü muameleye maruz kalan hayvanların hakları çiğneniyor ve en önemlisi şu ki o kozmetik ürünlerine yaşamak için birinci dereceden gerçekten ihtiyacımız yok. İnsan en üstün tür, öyle mi? Her şeyi yapmaya hakkı var, öyle mi?
Aynı sene hiç unutmadan sıklıkla aktaracağım bir not da edindim kendime. Birgün hocalarımdan birine gidip hayvan deneyleri hakkında ne düşündüğünü sordum. Aldığım cevap ürkücü olsa da kendimi tanımlama fırsatı verdi bana.
– Hocam, hayvan deneyleri hakkında ne düşünüyorsunuz? Bütün bunları yapmaya hakkımız var mı?
+ İnsan türü dünyaya egemen olan tür, eğer dünyaya maymunlar egemen olsaydı, o zaman maymunlar insanlar üzerinde deney yapacaktı.
Bu bana insanlar üzerinde deney yapan egemen maymunlar gezegeninde insan deneylerine karşı çıkacağım bir maymun olacağım bakışını edindirdi. O cevaptan sonra tam olarak kendimi bu cümledeki gibi tanımlıyorum.
Oldum olası yapay kokulu, abartılı derecede renkli tüm o şeylerden hoşlanmadım. Sistemin tüketimi sürekli hızlandırmak için geliştirdiği “her şey için en az bir şey mantığı” bu sunumdan çok daha uzun süreden beri kafamı kurcalıyordu ve içerikleri aynı olmasına rağmen nasıl bir şampuan kıvırcık saçlar için ve bir diğeri düz saçlar için olabileceğini düşünüyordum. Bu sistemin ta kendisi idi. Satış ve reklam stratejisi. Sistem, “sizi de” düşündüğünü ifade ederek size kendinizi özel hissettirmeyi amaçlıyor ama siz onun için bir müşterisiniz, hepsi bu. Saçlarınızın güzel görünmesi de zerre umurlarında değil hani, güzel olmasa bile nasıl olsa bir seneye kalmadan “yeni güçlendirilmiş formül”ü, yeni ambalaj tasarımı ve “kökten uca” ya da “kırık onarıcı sistem” ile size kendini en az bir kere daha satın aldıracak.
Paraben olayı patlak verdi. Yıllardır parabenli şampuanla yıkamamış mıydık saçlarımızı? Eldeki tüm parabenli stoklar bitene kadar bilgiler saklanıyor. Paraben östrojen türevi olduğu için meme kanserini tetiklediği yönünde açıklamalar yapıldı ve dahası ürünlerin raf ömrünü uzatarak antimikrobiyal olarak kullanılıyormuş. Fakat olay patlak verdikten hemen sonra nasıl parabensiz şampuanların çıktığına dikkat ettiniz mi? Yağmur yağınca çıkan şemsiyler gibi. Dahası parabenin kullanımı şampuanlarla sınırlı değil, birçok kozmetik ürünü bu maddeyi içeriyor. Bir kez daha söylüyorum ki o aptal aromalı duş jelleri kocaman bir yanılsamadan ibaret ve siz onsuz banyo yapamıyorsunuz, öyle mi?
Velhasıl bugün gördüğüm bir haberde yalnız olmadığımı anladım. Dünyada No-poo olarak bilinen Türkçe’ye “şampuansız” olarak çevrilebilecek bir hareket varmış.
Kozmetik ürünler kadını olduğu şekilden uzaklaştırarak kendine yabancı, doğasına yabancı, bedenine düşman ve tek tip bir süs bebeği olarak tasarlayıp, parlatılarak vitrine yerleştirilmiş bir meta olarak göstermeyi hedefliyor ve genç kadınlarımızın kendilerini bu kıyafete uydurma çabaları ile erkeklerin kadınları bu kalıplar içerisinde değerlendirmeleri yine aynı sistemin ürünü olarak ortaya çıkıyor.
Dahası tüm o sistem saçması kozmetik ürünlerin piyasa sürülmesi için kaç tane kedinin, farenin, köpeğin, balinanın, köpek balığının, tavşanın katledildiği bilemezsiniz. Tüm o dermatolojik olarak test edilmiş ürünler, ölüm demek, tutsaklık demek.
Saçlarımı şampuandan vazgeçtikten sonra sabun ile yıkamaya başladım. Denemeye başlayacaklar şikayet etmeden ben belirteyim istedim. Alışık olduğunuz standartların dışında bir deneyime başlayacaksınız. Saçlarınız şampuanla yıkanmış denli güzel kokmayacak. Alışma süresine ihtiyaç duyacaksınız. Sabırlı ve inatçı olmanız gerekecek. Vazgeçmek kolay, “olmuyor” diyeceksiniz. Saçları normal saç uzunluğunun üzerinde uzun olan bir kadın olan ben bunu deneyip başardı. Aklınıza aşağıdaki fotoğrafa bakıp, ben gerçekten buna değer miyim? diye sorun. Bunu her zaman tekrarlayın.
Sabundan karbonat ve sirke kullanmaya geçişim çok daha rahat ve kolay oldu. Tarifi ise şöyle:
Önce banyoda kullanmak üzere bir adet kapaklı cam kavanoz edinin. Banyo sırasında edindiğiniz cam kavanozun içine bir tatlı kaşığı karbonat koyun. Üzerine banyo yaptığınız sıcaklıkta suyu ilave edin ve kavanozun kapağını kapatıp çalkalayın. Karbonatlı suyu yavaş yavaş kafanızdan aşağı doğru dökün ve dökerken saç derinize parmaklarınızla masaj yapın. Orta boy bir kavanoz işinizi görecektir. Daha sonra durulayın. Eğer halis mulis zeytinyağı sabunu varsa karbonatlı su öncesi bir kez sabun ile saçlarınızı yıkayabilirsiniz. En son nemlendirici ya da yumuşatıcı yerine sirke kullanıyoruz. Sirke kadar saçları parlatıp yumuşatan sağlıklı bir ürün daha yok sanırım. Aynı kavanozun dibine bir miktar sirke koyun ve üzerine yine su ilave edip saçlarınızın üstünden yavaşça dökün. Bu kadar. Saçlarınızın eskiye nazaran çok daha geç kirlendiğini göreceksiniz. Normalde gün aşırı kirlenen ve kaşıntı yapan saçlar, karbonat ve sirke kullanımı sonrası böyle bir sorunla 3-4 gün karşılaştırmıyor sizi. Bu durum aynı zamanda banyo için kullanılan su mikatarının da azalması demek oluyor.
İlk birkaç hafta biraz memnuniyetsiz gibi davranacaksınız. Yukarıdaki soruyu ve görüntüyü hatırlayıp devam edeceksiniz. Sonrası çok güzel olacak, her canlı için, yeryüzünü ve canlıları zehirleyen büyük şirket sahipleri, büyük kimya devleri, sermaye sahipleri, denek hayvan üreticileri, hayvanlar üzerinde deney yapan sözde bilim insanları hariç.
Hayvanların üzerinde niçin deney yaptıklarını sorduğunuzda cevap olarak “Çünkü onlar da bizim gibidir” derler. Ahlaki olarak niçin doğru olduğunu sorduğunuzda ise “Çünkü onlar bizim gibi değildir” derler. Charles Magel
Dicle Ürünay (yasamakhayatadegdirir.wordpress.com)
Dünyalılar