Arka Bahçemiz

Savaşın Çocukları

Onlar savaşın çocukları…Filistinli, Iraklı, Kürt, Arap, Afrikalı, siyah, beyaz…Hangi dinden, ırktan, milletten oldukları hiç önemli değil; onların tek bir dini ve ırkı var: Çocuk! Hepsi aynı gökyüzünü paylaşıyorlar, bir avuç toprağı paylaşamayanların dünyasında…Barışa, umuda, güneşe hasret…

Yangın yerine dönüşmüş şu yeryüzünde savaşların en ağır bedelini çocuklar ödüyor. Çocuklar savaşın en zayıf halkalarıdır, dolayısıyla her savaş çocuklara karşı yapılan bir savaştır. Çocukların düşleri aslında hep aynıdır; dondurma yemek, bisiklete binmek, balon uçurtmak, oyuncaklarla oynamak. Ama kimileri tek bir şeyi düşünürler; hayatta kalmayı!

Evleri, okulları, parkları ve en önemlisi hayatları yıkık çocuklar onlar…Ülkelerinde belki nükleer, biyolojik veya kimyasal silah yok, ama petrol var; başlarına bela. Kalpleri paramparça ve gece baskını uykuları bölük pörçük çocuklar onlar…

Onların içindeki nefreti nasıl eritirsin?

Roberto Benigni’nin Oscar Ödüllü “La vita e bella”, yani “Hayat Güzeldir” filmini hatırlıyorsunuzdur. 2. Dünya Savaşında Naziler İtalya’yı işgal ediyor ve tüm Yahudileri öldürmek üzere toplama kampına götürüyor. Baba rolüne üstlenen Roberto Benigni bu durumu çocuğununa yansıtmamak için, her şeyin oyun olduğunu ve oyunu kazanırsa bir tankın ona ödül olarak verileceğini inandırıyor. Filmin sonunda dolapta saklanan çocuk, tank ile kampa giren Amerikan askerleri tarafından kurtarılıyor ve ödülüne kavuştuğunu zannediyor. Babası ise Alman askerleri tarafından vuruluyor. Sonuna kadar çocuğunu bu vahşetten uzak tutmak için bir hikaye uydurup, çocuğunun hayatını kurtaran bu fedakâr babayı bağrına basmamak mümkün değil.

Bugüne kadar dünyada yaklaşık 14 bin 500 savaş oldu ve bu savaşlarda  tahminen toplam 3,5 milyar insan hayatını kaybetti. Bunlardan 4’te biri çocuk olduğu tahmin ediliyor. Yani Türkiye’nin şu anki resmi nüfusunun neredeyse 12 katı!

Savaşlar çocuklardan çocukluğunu götürüyor, geleceğe dair umutlarını götürüyor, oyuncaklarını götürüyor, hayallerini götürüyor, sıcacık bir yatağı ve anne kucağını götürüyor, doğacak güneşi götüyor, uyurken okunacak masalları götürüyor, yüreklerine dolması gereken sevgi tohumlarını götürüyor…

Tüm bunlara rağmen dünyada silah satışları düşeceği yere artıyor ve bu da apaçık dünyada barışın değil, savaşların tetiklendiğini gösteriyor! Savaşa savaşla cevap vermek ne derece mantıklı siz düşününün…Ama burada maksat insan hayatı kurtarmak değil, silah ticaretinden para kazanmak ve bunun devamını sağlayabilmek için dünyanın dört bir yanında savaş senaryoları üretip, insanları birbirine düşürüp, ardından savaş çıkartarak o ülkelerin maden kaynaklarını elde etmek ve silah ticaretini canlandırmak. Anlayacağınız İNSAN denilen varlık olduğu sürece, bu yeryüzünde savaşlar bitmeyeceği kesin.

Alman yazarı Martin Kessel’in bir kitabında yazdığı cümlesi var; “Savaşın kolları uzundur. O kadar uzun ki, savaş bittikten sonra bile kurbanlarını alıyor.” Savaştan kurtulmuş çocuk ve hatta yetişkinlerin yaşadıkları travmalar hiçbir zaman atlatılamaz. Bunu ancak yaşayanlar bilir.

Oysa ki çocuklara ölmek değil, gülmek yakışır….

savaş

Arzu Şen

Dünyalılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu