Arka Bahçemiz

Beyaz Gül Hareketi ve Sophie Scholl

1942 yılının sonuna doğru Münih Üniversitesi öğrencilerinden bazıları, yakalarına, çantalarına, “beyaz gül” takmaya başlarlar. Bu masum imgede savaşın acımasızlığında dahi romantizmi yaşayan Sophie Scholl’ün etkisi büyüktür.

white-rose1

‘Beyaz gül’, Almanya’nın Münih Üniversitesi’nde öğrenim gören bir grup öğrencinin Nazi rejimine karşı başlattığı pasif direnişin ismidir. Hans ve Sophie Scholl kardeşlerin önderliğindeki harekete üniversiteden öğrencilerin ve bazı profesörlerin katılımı ile hareket zamanla büyür. Topluluk, hazırladığı Nazi karşıtı bildiriler ve şehrin çeşitli yerlerine yaptıkları graffitiler ile Hitler diktatörlüğüne karşı herkesi uyandırmaya ve harekete geçirmeye çalışmaktadır.

Sophie and hans scholl

Ocak 1943’te Stalingrad kuşatması kaybedilmiştir. Almanya tarafında 230.000 asker ve Rusya’da toplam 1.000.000 insan ölmüştür. Bunun üzerine Beyaz Gül hareketi temsilcilerinden  “Komitanlar! komitanlar!”başlığını taşıyan el ilanı felsefe hocası prof. Kurt Huber tarafından kaleme alınır ve adreslere gönderilir. Çokça basılan ve elde kalan ilanların üniversitede dağıtma işide Sophie’ye verilir. Kendinden üç yaş büyük ağabeyi Hans da, okulda Sophie’ye katılır. Aynı gün içinde  “Beyaz gül” imzalı el ilanları Münih Üniversitesi’nin bahçesini kaplar. Havada uçuşan antifaşist bildirileri okulun yüksek pencerelerinin birinden savuran Sophie Scholl ve kardeşi Hans’ı gören okulun NSDAP üyesi hademesi Jakob Schmied derhal gestapoyu arar. Gestapo gençleri bulmakta gecikmez

İşkenceye alınan Sophie ve Hans’ın odaları aranır. Gestapo, Hans Scholl’un odasında örgüte ait tüm bilgilere ve isimlere ulaşır. ‘Beyaz gül’ün kurucusu diğer gençler ve sempatizanları çok kısa bir süre içerisinde tutuklanırlar. Bu arada felsefe öğretmeni Kurt Huber de gestaponun eline düşer. Sorgu dört gün sürer. Sophie ve diğer çocuklar direnir. Sonunda uydurma bir mahkemede “Hitler’ in Şeytanı” diye ün yapmış yargıç Roland Freisler’ in başkanlığında kurulmuş bir nazi mahkemesinde yargılanmaya başlarlar. Freisler ayağa kalkmadan çocuklara suçlarını sıralamaya başlar: “vatana ihanet, düşmanla işbirliği yapmak, askerin moralini bozmak…” sonra savcı ayağa kalkar ve beyaz gül’le ilgili tarihe geçecek bir tahlil yapar: “Reiche’ın savaş sırasında gördüğü en tehlikeli propagandacı vatan ihaneti bu hainlerin yaptıklarıdır.” 

Sophie Scholl ve topluluğun kurucularından ağabeyi Hans Scholl ile Christoph Probst 18 Şubat 1943 tarihinde üniversite içerisinde bildiri dağıttıklarının ihbar edilmesi üzerine Gestapo tarafından yakalandılar ve 22 Şubat’ta vatana ihanetten suçlu bulundular. Karardan sadece birkaç saat sonra boyunları vurularak idam edildiklerinde henüz 21 yaşında olan Sophie Scholl’un son sözleri şunlar oldu:

“Haklı bir dava uğruna kendinden vazgeçmeyi göze almış neredeyse hiç kimse yokken, doğruluğun galip gelmesini nasıl bekleyebiliriz ki? Böylesi güzel, güneşli bir gün ve maalesef gitmek zorundayım. Ancak bizlerin gidişiyle binlerce insan uyanacak ve harekete geçecekse varsın öleyim, ne önemi var?”

sophiescholl.photo05

Almanya’nın bu unutulmaz kahramanlarından biri olan  Sophie Scholl’un okuldaki son altı gününü, yakalanışını, sorgulanışını ve gösterdiği sağlam iradeyi anlatan 2005 yılı yapımı “Sophie Scholl – Son Günler” adlı filmi izlemek, özgürlüğe tutku ile bağlanmış bu genç kızın çığlığını hatırlamak gerek yaşadığımız bu günlerde…

Dünyalılar

Konuyla ilgili güncel bir anlatım video şurada

 

Siteye eklediğimiz son yazılara ulaşmak isterseniz…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu