Arka Bahçemiz

Yapay düşünme örnekleri

Ortalama bir gazete okuruna belli bir siyasal sorun konusunda ne düşündüğünü sorun. Kendi görüşü olarak size az çok okuduğu şeyleri eksiksiz bir şekilde aktaracaktır, ama gene de -işte bu nokta önemlidir – söylediklerinin kendi öz düşünmesi oldukları inancındadır.

Siyasal görüşlerin babadan oğula geçtiği küçük bir toplulukta yaşıyorsa, kendi öz görüşü bir an için inanabileceğin den çok daha büyük bir kuvvetle, katı bir baba ya da annenin kalıcı yetkesinin etkisi altındadır.

Bir başka okurun görüşü, bir anlık utanmanın, bilgisiz sanılma korkusunun sonucu olarak dile gelebilir; burada da düşünce temelde doğal bir deneyim, arzu ve bilgi birleşiminin sonucu değil, bir paravandır.

Estetik yargılarda da aynı görüngüye rastlanır. Bir müzeye giden ortalama bir insan, ünlü bir ressamın, diyelim Rembrandt’ın resmine bakar ve onun güzel ve etkileyici bir resim olduğu yargısına varır. Yargısını çözümlersek, resme karşı herhangi bir içsel tepkisi bulunmadığını, ama ondan güzel olduğunu düşünmesi beklendiği için güzel olduğunu düşündüğünü görürüz.

Aynı görüngü, insanların müzik konusundaki yargılarında ve ayrıca algılama edimi konusunda da açıkça kendini belli eder. Ünlü bir manzaraya bakan birçok kişi, aslında sayısız kez, diyelim kartpostallarda gördükleri manzaranın bir kopyasını gözlerinin önüne getirirler; kendilerinin manzarayı gördüklerini sanırlar, ama aslında gözleri önünde daha önce gördükleri bu kartpostal manzaralarını canlandırmaktadırlar.

Ya da gözleri önünde olan bir kazayı izlerken, olayı hemen oluşturdukları bir gazete haberi şeklinde görür ya da duyarlar. Hatta, birçok kişi için, yaşadıkları bir deneyim, bir sanatsal gösteri ya da katıldıkları bir siyasal toplantı, ancak olayı gazetede okumalarından sonra gerçek görünür.

Eleştirel düşüncenin bastırılması genellikle erken başlar. Örneğin beş yaşındaki bir kız çocuğu, annesinin sürekli olarak dostluktan ve sevgiden söz etmesine karşın aslında soğuk ve bencil olduğunu somut olarak anlayarak ya da daha kaba bir şekilde, annesinin durmadan değerli ahlâk ölçütlerinden söz etmesine karşın, bir başka erkekle serüven yaşadığını fark ederek içtenliksiz davrandığını görür.

Çocuk bu tutarsızlığı hisseder. Adalet ve hakikat duygusu incinmiştir, ama gene de herhangi bir eleştiriye izin vermeyen anneye bağımlı olduğundan ve diyelim güvenemeyeceği zayıf bir babası bulunduğundan, eleştirel sağduyusunu bastırmak zorunda kalır. Kısa bir süre sonra annesinin iki yüzlülüğünü ya da sadakatsizliğini fark etmez hale gelir.

Eleştirel düşünceyi canlı tutmak hem yararsız hem de tehlikeli göründüğünden, çocuk bu yetisini yitirecektir. Öte yandan, kendisini annesinin içten ve saygın olduğuna ve ana babasının mutlu bir evliliği bulunduğuna inanmak zorunda bırakan kültür kalıbının etkisi altında, bu fikri, kendi fikriymiş gibi kabullenmeye hazır olacaktır.

Bütün bu yapay düşünme örneklerinde sorun, düşünce içeriğinin doğru olup olmadığı değil, düşüncenin kişinin kendi öz düşüncesinin, yani kendi öz etkinliğinin ürünü olup olmadığıdır.

(Erich Fromm, Özgürlükten Kaçış, Çeviri: Şemsa Yeğin, Payel Yayınevi, 4.Baskı, 1996, shf. 157-158)

Ömer Yılmaz

Dünyalılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu