Piri Reis’in, 1513 yılında çizdiği Dünya Haritası, 16. yüzyıl Avrupalı ve Müslüman denizcilerinin bilgilerini içeren tarihi bir belgedir, lakin bu haritanın yalnızca 3’te 1’lik bir parçası günümüze ulaşmıştır. Haritanın elimizde kalan parçaları; Atlantik okyanusu, Afrika’nın batı kıyıları, ve Güney Amerikanın doğu kıyılarını göstermektedir..
Topkapı Sarayı müzeye dönüştürülürken ortaya çıkan Piri Reis’in Dünya Haritası, zamanla dünya çapında ün kazanıp bir fenomene dönüşürken, akıllarda da birçok soru işareti bıraktı. Öyle ya, Piri Reis o zamanlar kimsenin bilmediği, kendisinin de gidip görme ihtimali olmayan Amerika Kıtası’nı nasıl bu kadar kusursuz çizebilmişti?*
Harita Hakkında Efsaneler
İlk iddia, parapsikoloji meraklısı tarih öğretmeni Charles Hapgood’dan geldi: “Antarktika bir zamanlar ekvatora yakın bir konumda, daha kuzeyde ve daha yaşanabilir bir yerdi. Orada büyük bir medeniyet vardı ve o insanlar yüksek teknolojiyle haritalar çizdiler. Piri Reis, Mısır’a yaptığı ziyaret sırasında bu haritaları bulmuş ve dünya haritasını çizmiş olmalıydı.”
Ne jeolojik ne tarihi hiçbir bilimsel kanıtı olmayan bu tez, hatta ne tezi düpedüz uydurma ve deli saçması olan bu iddiayı anlatan kitap, onlarca dile çevrildi. Ciddi bilim insanları bu iddiaya gülerken, yeni bir şehir efsanesi de yaratılmış oldu.
Bazıları, Amerika’ya hiç gitmediği halde, kıtayı ilk keşfedenin Piri Reis olduğunu söyledi. Mu uygarlığından, Kayıp Kıta Atlantis’e ne kadar magazinsel konu varsa işlendi. O da yetmedi, haritanın, dünyanın uzaydan görünüşü şeklinde çizildiği, çağının çok ötesinde olduğu, olsa olsa uzaylıların yardımıyla bu haritanın çizebileceği dillendirildi.
Bugün ülkemizde “Piri Reis’in Sırları” (şifresi veya esrarı) adıyla yayınlanmakta olan toplama kitaplar, bu tip iddialarla Piri Reis Haritası’na ne yapıp edip bir “olağanüstülük” atfetmeye çalışırken, günü birlik ticarî çıkarlar adına hiç bir bilimsel süzgeçten geçirmeksizin piyasaya sürüldüler.
Peki, bunları bir kenara bırakıp baştaki soruya geri dönelim. Piri Reis o zamanlar kimsenin bilmediği, kendisinin de gidip görme ihtimali olmayan Amerika kıtasını nasıl bu kadar kusursuz çizebilmişti?
Amerikan’ın keşfi
Birincisi, Amerika kıtasını gösteren ilk harita, Piri Reis’in haritası değildi. Colomb Amerika´ya gitmeden önce bile bu kıta hakkında bilgi ve çizimler mevcuttu. Tarihi kaynaklar gösteriyor ki, kıtanın son kaşifi(!) Colomb, Amerika´ya körlemesine gitmemişti, elindeki bu haritalardan yararlanmıştı.
Kolomb Amerika’ya ilki 1492 olmak üzere 4 farklı sefer yapmış ve ulaştığı sahillerin haritalarını çizmişti. Lakin Asya ile Avrupa arasında başka bir kıta olduğunu bilmiyor, Küba ve San Salvador adalarını Hint adaları zannediyordu. Bugün Amerikalıların Kızılderililere hala “Indian” yani Hintli denmesinin sebebi buydu.
Birçok denizci, Kolomb’un açtığı yoldan ilerleyip yeni toprakları keşfe koyuldu. Özellikle İspanyol, Portekizli ve İtalyan denizciler başı çektiler. Bu Yeni Dünya’ya ismini verecek İtalyan kaşif Amerigo Vespucci’de bu denizcilerden birisiydi. Amerigo, Güney Amerika kıyısı açıklarına vardıktan sonra İtalya’ya yazdığı mektuplarda, keşif yaptığı kara parçalarının beklenenden çok daha geniş olduğunu, bu yüzden de bir Yeni Dünya, yani Avrupa, Asya ve Afrika’dan sonra 4. kıta olarak kabul edilmesi gerektiğini yazdı.
Amerika Kıtasını Gösteren İlk Haritalar
Kolomb’un çizdiği haritaların ne aslı ne de kopyası günümüze ulaşabildi ama 1500 yılından itibaren keşfedilen toprakları gösteren birçok harita çizildi. Juan de la Cosa (1500), Cantino (1502), Caverio (1505), Waldseemüller(1507), Rosselli (1508) günümüze ulaşmayı başarmış bilinen haritalardan bazıları…
Alman kaşif Martin Waldseemüller, 1507 tarihinde çizdiği dünya haritasında, yeni kıtayı Vespucci’nin mektuplarına istinaden Amerika olarak adlandırdı ve artık yeni kıtanın adı Amerika olarak kabul edilir oldu.
Piri Reis, haritayı nasıl çizdiğini, haritanın kenarına aldığı notlarda anlatıyor. Bu notlardan öğreniyoruz ki; Piri Reis´in amcası Kemal Reis, bir çarpışmada Colomb´un ilk üç Amerika seferine katılmış bir İspanyol´u esir almış. Piri Reis, esiri sorguya çekmiş ve Kolomb’un seferleri, sahiller, adalar, yer şekilleri, Amerika’da yaşayan yerliler ve gördükleri hayvanlar hakkında malumat almış.(Madde 6). Dahası, İspanyol esirin elinde gittiği bölgelerin harita varmış. Piri Reis, haritasındaki Amerika kıtası ile ilgili bilgilerin neredeyse tamamını bu şekilde elde etmiş.
Yine harita kenarındaki başka bir notta (Madde 9), Piri Reis haritanın derleme olduğunu kullandığı kaynakları sıralayarak açıklamış;
“20 harita ve Büyük İskender zamanında çizilen haritaların sekizinden -ki dünyanın insan yerleşimli bölgelerini gösterir ve Araplar onlara Caferiye der- Arapların bir Hindistan haritasından ve Portekizlilerin zamanımızda çizdikleri dört Asya haritasından ve Kolonbo’nun batıda çizdiği haritadan faydalandım. Bunları karşılaştırmalı olarak inceleyip çıkarımlarda bulunarak bu haritayı ortaya çıkardım.”
Yani şimdilerde iddia edildiği gibi Astaral seyahatle (ruhun bedenden ayrılıp gezinmesi) çizilmemişti bu harita. Gerçi burada Piri Reis’in de biraz kabahati var. Kitab-ı Bahriye adlı eserinde, haritasını derlerken, Ortadoğu ve Akdeniz kıyılarını gösteren antik bir haritadan faydalandığından söz ediyor. Piri Reis, gemilerin ilkel ve denizciliğin geri olduğu antik çağlarda çizilen bu haritanın insana, cinlere, kuşlara ve rüzgara hükmettiğine inandığı Süleyman Peygamber tarafından çizildiğine inanıyordu.
Yanlışlar-Kusurlar
Piri Reis’in ilk dünya haritası kusursuz ve zamanının ilerisinde değildi. Aksine Batılı denizcilere göre istihbarat ve harita edinmesi daha zor olan Piri Reis, bu dezavantajı yüzünden bazı büyük hatalar da yapmıştı. Brezilya sahilleri kusursuz bir şekilde çizilmişken diğer kısımlarda ciddi hatalar vardı. Mesela Virgin adaları Piri Reis haritasında 2 kere çizilmişti.
Piri Reis’in II. Dünya Haritası
Piri Reis’in, 1528’de hazırladığı ikinci Dünya haritasının kuzeybatı köşesi günümüze ulaşmıştır.
Bu haritada; Orta Amerika, Kanada’nın kuzeydoğusu, modern Amerika Birleşik Devletleri’nin Atlantik’e bakan Florida eyaleti ve Grönland gösteriliyor. Piri Reis bu haritada doğruluğundan tam olarak emin olmadığı yerleri beyaz bırakmıştı.
Amiral’in Kanuni Sultan Süleyman’a armağan ettiği harita, Piri Reis’in ilk haritasıyla beraber bugün Topkapı Sarayı’ndadır.
İlk haritada bulunan bazı hayali adaların bu haritada yer almaması, ilk haritanın aksine Bahama, Antiller, Haiti ve Küba’nın oldukça doğru çizilmesi, Yengeç Dönencesi’nin çizilmiş olması, Amerika kıyılarının daha da isabetli çizilmesi, Piri Reis’in birincisinden daha doğru bir harita çizmeye çalıştığını ve Kolomb’dan sonra yapılan yeni keşifler hakkında istihbarat alıp bunları haritalarına işlediğini kanıtlıyor.
Piri Reis’in Denizcilik Tarihimiz için Önemi
Bütün bunları Piri Reis’i kötülemek için anlatmadım. Aksine safsatalar, söylentiler ve efsanelerle Piri Reis’i yüceltmeye çalışırken aslında ismini kirletiyorlar. Gerçekleri söylemek, yaşamış en büyük Türk denizcisi olan Piri Reis’e karşı bir borcumuzdur.
Keşifler çağında, denizcilik tarihi ve coğrafi keşifler açısından tarihin en büyük çekişmesi yaşanırken, kimsenin tam olarak bilmediği toprakların haritaları çok değerliydi. Dünya tarihi yeniden şekillenirken, yeni topraklar hakkındaki bilgiler ve haritalar, bir yandan yüksek paralara alıcı buluyor, aynı zamanda da hırsızlık ve casusluk gibi faaliyetlere de sıkça maruz kalıyordu.
Piri Reis, coğrafi keşiflerin ehemmiyetini anlamış olacak ki; yıllarca istihbarat kovaladı, çok kıymetli haritalar edindi. Kendi denizcilik ve kartografya bilgisiyle en doğru haritayı çizmeye çalıştı.
En az çizdiği dünya haritaları kadar önemli bir eseri daha var Piri Reis’in; Kitab-ı Bahriye.
Bu eser iki açıdan çok önemlidir. Birincisi, denizciler için temel teknik bilgiler verilir. Fırtınalar, pusula, yıldızlarla yön bulma, okyanuslar, ve onları çevreleyen kara parçaları anlatılır, Avrupalı kâşiflerin seyahatleri hakkında bilgiler verilir.
Kitab-ı Bahriye’deki Dünya Haritası |
Kitab-ı Bahriye; hem denizciler için önemli bir harita-kılavuz kitabı, hem de benzersiz bir Akdeniz Seyahatnamesidir.
Kitab-ı Bahriye’deki Avrupa Haritası |
Piri Reis’in İstanbul Haritası |
Piri Reis’in Hayatı
Gerçek adı Muhyiddin Piri Bey olan Piri Reis, korsanlıkla başlayan macerasına Osmanlı Donanmasına katılarak devam etmiş, Osmanlı bayrağı altında İspanya, Venedik ve Cenevizlilere karşı birçok deniz muharebesine katılmıştı. Sapienza (1499) ve Modon’da (1500) Venediklilerle savaşmış, (1517)’de Mısır’ın fethinde, (1523)’teki Rodos kuşatmasında görev almıştı.
Piri Reis, 1552’de Hint Okyanusunda görevlendirilen Piri Reis, Portekiz hakimiyetindeki limanlara akınlar yaptı ve ganimetler kazandı. Lakin kazandığı yüklü ganimetleri çok güçlü bir donanmayla üzerine gelen Portekizlilere kaptırmamak ve hakkında çıkartılan “Padişahın emrine itaat etmedi” ve “Portekizlilerden rüşvet aldı” iftiralarını yalanlamak için, donanmasını Basra körfezinde bırakıp üç kadırgasıyla Kızıldeniz’e geldi.
Bu iftiraların yayılmasında büyük payı olan Basra Beylerbeyi Kubad Paşa’nın Divân-ı Hümâyûn’a gönderdiği raporlar yüzünden, 86 yaşındaki Piri Reis, ihanet ve emre itaatsizlik suçuyla, Kahire’de, boynu vurularak idam edildi.
Derleyen : Buğra Derci
Kaynak:http://bugraderci.blogspot.com.tr/