TEHCİR!…
İki akşamdır elimde Sartre’nin “Akıl Çağı” adlı kitabı var. Bitirmeme epey daha var. Çok heyecanlı olmasa da iyi gidiyor. Şu ana kadar çıkarsadığım, okunası bir kitap olduğu.
Anlatımı çok iyi öncelikle.
Sartre, kalemi güçlü bir yazar gerçekten. Sanırım kendisi de epey bir tarih karıştırmış bu romanı yazarken. İlginç bir anekdotla karşılaştım. 133. Sayfaya gelince:
“… Daniel eski İstanbul köpeklerini düşündü: Hayvanları sokaklarda kovalar, yakalayıp kocaman sepetlere doldurur ve ıssız bir adaya bırakırlarmış. Köpekler orada birbirlerine saldırır, birbirlerini parçalar ve yermiş. Ulumalarını denizin rüzgârı ta gemicilerin kulaklarına kadar götürürmüş. ‘Oraya bırakılması gereken köpekler değildi hâlbuki.’”
Bahsettiği ada gerçekte de varolan bir ada. İstanbul’a yakın adalardan biri. Adı “Hayırsız Ada” tarihte önemli bir yeri var bu adanın. II. Abdülhamit döneminde ve İttihat Terakki döneminde her 10 kişiye bir köpeğin düştüğü İstanbul’da, padişah ve yaverleri çareyi köpekleri bu adaya tehcirde bulmuşlar zaman zaman (1910 yılları). İlginç olan tarafı İngiliz turistlerden birini köpeğin ısırmasıyla başlamış bu tehcir. Halk köpeklerin tehcirini bir süre kabul etmemiş, karşı çıkmışlar, uğursuzluk filan saymışlar ama sonuçta bu tehcir yaşanmış.
2012 yılında Ermeni bir yönetmen bu hikayeden yola çıkarak kısa bir film yapıyor ve film Cannes’de ödül alıyor.
Tam da bugünlerde orta doğuda onlarca yıldır süren savaş yüzünden ülkesini terk etmek zorunda kalan göçmenlerin, tırlarda, teknelerde insanlık dışı bir şekilde taşınarak başka yerlere tehcir edilmesi ve tabii bu topraklarla binlerce yıllık kültürel kimlik bağı bulanan Kürtlerin şu an benzer bir şekilde Şırnak ve Cizre gibi yerleşkelerden zorla göç ettirilip başka yerlere iskâna zorlanması benzerlik kurduruyor ister istemez.
İzleyin bu kısa filmi, bakalım siz ne diyeceksiniz.
Osman Günay
www.dunyalilar.org