İstenmeyen acı anıları değiştirmek, hatta hafızadan tamamen silmek mümkün mü? Unutma bilimi üzerine çalışanlar bu sorunun cevabını arıyor.
Nasıl ve neden unuturuz? Şu anda bilim insanları yürüttükleri inanılması güç çalışmalarla, bu alanda yapılabileceklerin sınırlarını zorluyor. Hafızaya ilişkin bazı gerçekler gayet net: Kayıp ve korkularla dolu uzun süreli anılar, siz onları hatırlamak üzere geri çağırana dek uykuda bekler. İşte beynin muhteşemliği de bu noktada ortaya çıkıyor. Beyindeki bu işleyişi keşfeden James McGaugh “Bu anıların hafızada tutulmasını sağlayan bir mekanizma var” diyor. “Bu anılar duyguların oluşturduğu bir tutkalla sıkı sıkı sarılmıştır ve hafızamızdan hiç kaybolmaz.”
Nörobilimci Karim Nadir’in 2001’de duyurduğu tezine göre hafızadaki bir anı, değiştirilip yeniden depolanabiliyor. Anının orijinal şekliyse hafızadan siliniyor. Anıların yeniden birleştirilmesi teorisine göre, bazı anılar, hatırlandıktan sonra yeni bilgiler tarafından değişikliğe uğratılabilir. New York Üniversitesi’nden Joseph LeDoux “Bir suça tanık olan insanlar ifade verirken belki tam da bu nedenle gördüklerini değil de, haber bültenlerinde duyduklarını anlatır” diyor. Harvard’dan Psikiyatr Dr. Roger Pitman’a göreyse “Bu gelişmeler bize altın değerinde ikinci bir şans sunuyor. Travma sonrası stres bozukluğu açısından yaratacağı sonuçlar çok büyük”.
‘Niyetimiz o anıyı söküp atmak’
Pitman, nörobilimci Nadir ve psikolog Alain Brunet ile ekip olarak çalışmaya başladı. Travma sonrası stres bozukluğu olan hastalar üzerinde anksiyeteyi azaltan bir ilaç olan propranololü tek doz test ettiler. Katılımcıların durumlarında iyileşme görülse de hâlâ yaşadıkları travmadan dolayı mutsuz olduklarını söylüyorlardı. Şimdi araştırmacılar daha çok dozda daha güçlü sonuçlar elde edip edemeyeceklerini test ediyor. “Niyetimiz zaman içinde bu anıyı söküp atmak” diyor Pitman.
Bu alanda çalışmalara devam eden psikolog Brunet’in yürüttüğü denemelerden birine katılan Joël Coutu, yıllar önce iki adam tarafında soyulmuştu. Coutu’nun başına bir silah dayayıp onu öldürmekle tehdit ettiler. Adamlardan biri silahla kafasına vurduktan sonra, Coutu ölü rolü yaptı. Genellikle neşeli, mutlu bir adamdı. Ancak olaydan sonra depresyona girdi. Brunet’le ilk görüşmesinde, Coutu yaşadığı travmanın detaylarını yazdı. Devamında altı hafta boyunca her hafta bir kez, daha yüksek dozda propranolol aldı ve içini acıtan o hikâyeyi okudu. Başlarda can yakıcıydı. Ancak beşinci seferde Coutu belirgin bir değişim hissetti. Psikolog Brunet’in deneylerinin ilk verileri insanı şaşırtıyor: Katılımcıların semptomları yüzde 50 oranında azaldı ve yüzde 70-80’i travma sonrası stres bozukluğu belirtilerinin çoğunu göstermiyor. Araştırmacıların vardığı sonuç şu: Hatıraların sadece korku kısmı hedef alınarak geri kalanı olduğu gibi bırakılabiliyor. Yani, anılar tamamen silinemiyor ama korkulu, hatta trajik bir geçmişi daha az acı hissederek hatırlamak mümkün. Brunet, “Zaten insanlar, anılarının -kötü olsalar bile- silinmesini istemiyor, sadece hatırladıklarında daha azacı duymak istiyorlar” diyor.
Travma sonrası stres bozukluğu ve başka rahatsızlıklar için tedavi geliştirmek övgüye değer bir hedef. Ancak, her hafızada anıları yeniden düzenlemek mümkün olmuyor ve propranololün en iyi tedavi yöntemi olduğundan da kimse emin değil. Travma sonrası yaşanan stres üzerine çalışmalarıyla Nobel kazanan Dr. Eric Kandel, bilimin daima ileri gitmesi gerektiğini söylüyor ve ekliyor: “Anıyı yok etmek tehlikeli bir alana giriyor. Bu konuda etraflıca düşünmeliyiz.”
Claudia Kalb