Mamak Cezaevi Duruşma salonu. Önde ayrılmış bölümde tutsaklar arkada yakınlarımız… Yakınlarımızla aramızda askerler var, tepemizdeler ve elleri coplu… Her kim emir komuta harici bir hareket yaparsa (duruşma salonu falan dinledikleri yok)arkadan copu yiyor.
Tutsaklar çaktırmadan arkalarına dönüp yakınlarından kimlerin geldiğini göz ucuyla arıyor.
Babamı görüyorum, orada öylece her zamanki sessizliği ve meraklı gözleriyle bizi izliyor.
O celsede polisler tanık olarak ifade veriyorlar. Rahmetli avukatımız sevgili İsmail Aydınlı’nın bir sorusu üzerine polis “ne işkencesi efendim, bilakis çay kahve ikram ettik” diyor ve ekliyor “inanmazsanız Adil’e sorun.” Adil kalkıp polisi yalanlıyor ama polis bize bakarak sırıtan bir tavırla işkence yapmadık çay kahve ısmarladık diye tekrarlıyor.
Av.İsmail Aydınlı söz alıp polislerin yaptığı işkenceleri anlatmaya başlıyor. Mahkeme başkanı sivil hakim hemen Av.ismail Aydınlı’nın sözünü kesip “şov yapma, izleyicilere değil bize konuş” diyerek susturuyor.
Ben artık dayanamıyorum, ayağa kalkıp “bunlar işkenceci, katil bunlar utanmadan sırıtarak dalga geçer gibi çay kahve ikram ettik diyorlar” diye bağrıyorum.
Mahkeme başkanı askere dönüp; “şuna bir sopa verin gelsin kafamıza indirsin bari. Atın bunu ” diye bağırıyor.
Askerler tekme tokat mahkeme salonundan çıkarıp ilerideki bekleme odasına tekmeler, tokatlar, coplar ve küfürler eşliğinde sürükleyerek götürürlerken arkadan babamın sesi koridorda yankılanarak kulaklarıma kadar geliyor:
“OĞLUM… ELLEZİM…”
Başka bir şey duymuyorum, duyacak halde değilim…
Babama da küfür ettiklerini ya da dayak atmış olabileceklerini düşünmem içime zehir zemberek acılar dolduruyor(sonradan sadece uzaklaştırdıklarını öğrendim). Böyle olmasa bile, çocuklarına bırakın tokat atmayı “eşek” bile dememiş bir insanın yanında bu şiddete maruz kalmanın ona ne tür acılar yaşattığını düşünmek bile kahrediyor.
O yıllarda da babalar günü kutlanıyordu.
Eminim ki o akşam evine giden Albay R. T.’nin çocukları babalarının gününü onu öperek, sevgi sözcükleri söyleyerek, onunla gurur duyarak kutladılar.
Aynı kutlamayı duruşma yargıçları da, işkenceci tüm subaylar da, Kenan Evren de, Mamakta işkence olmadığını yazan gazeteciler de, emniyette komünistlere işkence yapmadık çay kahve ikram ettik diyen polisler de aldılar.
Sanırım o sabah kalktığında evinin kapısına oğlunun idam tutanağının yapıştırıldığını gören baba, gününü kutlamadı…
Ve sanırım yıllarca babasının asıldığı darağacını ormanda arayan çocuk, şimdi babalar gününü kutlamıyordur!
Kim kutluyorsa onun “Babalar Günü Kutlu Olsun”
İlyas Danyeli