Bilim Teknoloji

BİLİME VE AYDINLIĞA ADANMIŞ BİR YAŞAM İRENE JOLİOT CURİE

Irene Joliot Curie
Irene Joliot Curie

“Bir kara haber de verdi
bu akşam radyo:
Irene Joliot Curie ölmüş.
Daha gençti.
Yıllar var
bir kitap okudumdu
ölenin anası üstüne yazılmış.
Bir yerinde iki kız çocuğundan
bahseder,
-satırlar gözümün önüne geldi-
sarışın iki Yunan heykeli gibi, der.
İşte bu çocuklardan biri öldü.
(…)

Bu ölüm bana çok dokundu.
Irene Joliot Curie için
ağladım bu akşam.
Ne tuhaf.
Irene, deselerdi, Irene,
öldüğün zaman,
deselerdi.
Istanbullu bir kadın,
hem de hiç tanımadığın,
ağlayacak arkandan,
deselerdi,
şaşardı…”

Nazım’ın şiirleştirdiği “Münevver’in Mektubu’nda” böyle tanımlanan büyük bilim insanı ve anti-faşist İrene Joliot Curie’i, 17 Mart 1956’da yitirmiştik.

Nobel ödüllü büyük bilim insanları olan Marie Curie ve Pierre Curie’nin kızı olan İrene, tıpkı annesi ve babası gibi radyoaktivite alanında çalışma yürütmüş ve yine annesi gibi lösemi nedeniyle yaşamını yitirmişti. Curie ailesine damat olma onurunu yaşayan ve aileye olan büyük saygısından dolayı onların soyadını alan Frederic Joliot Curie ile birlikte yaptığı çalışmalar, Curie ailesinin ikinci Nobel’ini getirmişti. 1935’te özellikle yapay radyoaktivite konusundaki çalışmaları nedeniyle Nobel Kimya Ödülü’nü eşiyle almıştı. Daha sonraki yıllarda da ölene kadar çalışmalarını hiç aksatmadan sürdürdü.Irene Joliot Curie

Tutarlı bir yaşam

Ama İrene ile Frederic çiftinin yaşamının en az bilim çalışmaları kadar önemli olan yanı, hayata bakışları ve devrimci duruşlarıydı. Almanya’da Hitler’in iktidara gelişinden sonra Fransa’da da faşist gösteriler başladığında, her ikisi de tereddütsüz bir biçimde ‘Anti-faşist Aydınlar Komitesi’ne katıldı. Daha sonra İrene, 1936’da kurulan Halk Cephesi hükümetindeki üç kadın bakandan biri oldu. Ama görevi sırasında bile kadın olarak kendisini erkeklerin dünyasına kabul ettirmekte zorlandı. Öyle ki, Pierre Curie’yi kabul ederken (Nobel’e rağmen!) Marie Curie’nin üyeliğini reddeden Bilimler Akademisi, aynı şeyi kızına da yaptı ve her seferinde başvurusunu reddetti.Irene Joliot Curie

Nobelli ama sakıncalı!

1940’ta Nazi işgali başladığında, ikisi de Paris’i terk etmeyi kabul etmedi ve işgal şartlarında uzun süre çalışmalarını sürdürürken bir yandan da direnişe katıldılar. Frederic Joliot, Fransız Direniş Örgütü’nün üyesi olarak hem çalışma yürütüyor, hem de gerillalar için patlayıcılar hazırlıyordu. Aynı faaliyetin içinde yer alan İrene, ancak Paris’teki faşist çember çok daraldığında çocuklarıyla İsviçre’ye kaçmayı kabul etti. İşgal bittiğinde de hemen geri döndü ve Sorbonne’daki görevine başladı ama sorunlar bitmedi. Bu kez de Atom Enerjisi Komisyonu yöneticiliğinden ikisi de “Komünist düşünceleri nedeniyle” atıldılar. Fransa, onlara böyle teşekkür ediyordu! Yine de İrene, Nükleer Fizik Merkezi’nin kurulması için çabaladı ama ömrü yetmedi.

Ama öte yandan, İrene ve Frederic, kapitalizmin dünyayı sürüklediği felaketli geleceğin de farkındaydılar ve ömürleri boyunca her zaman barış ve özgürlük için savaştılar, Dünya Barış Konseyi Başkanlığını da yürüten Frederic, 1951’de Lenin Ödülü alırken, İrene hemen yanı başındaydı. Elleri birbirinden hiç ayrılmadı.

Bilim ahlakı için bir ders

İkisinin de sonuçta geriye bıraktığı miras, sadece bir Nobel ödülü ve bilimsel çalışmalar olmadı. Bilim insanının sorumluluğu ve ahlakı üzerine de çok güçlü bir mesaj oldu onların hayatı. Günümüzün postmodern teknoloji çılgınlarının belki de hiç anlayamayacağı bir mesaj…

Kaynak:  http://www.ozgur-gundem.com/

Dünyalılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu