Çevre

Büyümenin yıkıcı-yaratıcı yüzü: İnşaat sektörü

 

Büyümenin yıkıcı-yaratıcı yüzü: İnşaat sektörü

inşaat2013 yılında büyüme yüzde 4, inşaat sektörünün büyümesi ise yüzde 7’dir. inşaat sektörünün en az 200 sektörle ileri ve geri bağlantıları düşünüldüğünde, büyümeye etkisi oldukça fazladır. Sabit sermaye oluşumu içinde kamu harcamalarının inşaat payı yüzde 29,1 olurken özel yatırımların payı ise yüzde 0,7’dir.

Kamunun yeniden üretimi ve özel sektörün birikimlerinin değerlenmesi için kamu ihale yoluyla yap-işlet-devret modeli devamlılığın en önemli parçasıdır. Özel sektörün en büyük beklentisi ise afet nedeniyle sağlamlaştırma, yenileme; kentsel dönüşüm, köprü, baraj, tünel, yol yapımı ile ilgili çalışmaların devlet tarafından en hızlı biçimde planlanmasıdır (INTES, inşaat Sektörü Raporu, 2014).

Bilinen itiraf

Ali Ağaoğlu 2009 yılında Referans gazetesine verdiği açıklamada sermaye birikiminin yıkıcı unsurdan ve afetten nasıl beslendiğini çarpıcı biçimde ortaya koyar: “1970’li yıllarda istanbul’un Anadolu yakasında yapılan yapıların büyük bir kısmına inşaat malzemesini ben sattım.kentsel_dönüşüm

Kumları Marmara Denizi’nden, demirleri hurdadan çektik. O zamanın şartlarında en iyi malzeme buydu. Sadece biz değil tüm firmalar aynı şeyi yapıyordu… En lüks semtlerdeki o süslü püslü binalar için konuşuyorum; çoğu sadece tuğla üstünde duruyor, içleri gitmiş… Yani kısaca kum kötü, malzeme kötü, işçilik kötü… Binalar resmen iman kuvveti ile ayakta duruyor… Deprem olursa İstanbul’a ordu bile giremez, ölen şanslıdır…”

Bu ürperten itiraf Ağaoğlu’nu Ağaoğlu yapan nedeni açıklar. Ama aynı zamanda bizlerin güvenlik içinde yaşamlarını devam ettirebilme ihtiyacı, binaların sağlamlaştırma, yenileme ve yeni yaşam biçimi sunulan kentsel dönüşüm projelerine bağlılığı güçlendirir. Ancak güvenli yaşam alanının seçiminde gelir ve sınıfsal farklılık ve de kentsel dönüşümle yerinden yurdundan edilenler görünmez kılınır.

Çılgın zorunluluk

Bağlantı yollarının da yapılmasıyla Kuzey Ormanlarının yıkım fermanı anlamına gelecek 3. köprü inşaatı devam ederken
Fotoğraf: Bağlantı yollarının da yapılmasıyla Kuzey Ormanlarının yıkım fermanı anlamına gelecek 3. köprü inşaatı devam ederken

İktidarın, İstanbul için “çılgın projeler” olarak sunduğu Kanal İstanbul, 3. köprü, 3. havaalanı gibi projeler en etkin görsel ve işitsel malzemeler kullanılarak önemli bir etki alanı yaratır. Ancak “çılgın projeler”, iktidarın yeniden üretimi için “çılgın zorunluluk” olarak açığa çıkar. AKP iktidarının belediye seçimlerinde kullandığı “laf değil icraat” sloganı rasgele seçilmez. 3. köprünün yapımında, yap-işlet-devret modeli ile “Kuzey Marmara Otoyolu Projesi’nin OdayeriPaşaköy Kesimfnin ihalesi, 3 yıl yapımı ve 10 yıl işletim süresiyle Içtaş inşaat AŞ-Astaldi Ortak Girişim Grubu’na verilir. Özel sektör birikimi için yeni değerlenme alanı yaratılırken, İstanbul’un ‘Kuzey Ormanları’nın biyolojik ve ekolojik yaşam alanlarrnın yıkımı görmezden gelinir. 3 yıllda bitimi tamamlanacak 3. köprü Başbakan’ınn emriyle 2 yıla indirilir, hızlı çalışma iş cinayetine davetiye çıkartır.

Her 3-4 ayda bir güzergahı değiştirilen "kanal-İstanbul" adı verilen rant ve yıkım projesinin olası güzergahları.
Çizim: Her 3-4 ayda bir güzergahı değiştirilen “Kanal-İstanbul” adı verilen rant ve yıkım projesinin olası güzergahları.

Kısa sürede işi bitirebilme telaşıyla, 5 Nisan günü iskelenin çökmesi ve göçük sonucu üç işçi yaşamını kaybeder.

Son durak

Son durak kimileri için yeni yol arayışı, kimileri için geri dönüşü olmayan yerdir, inşaatı meydana çıkaran eller emek gücünün kendisidir. Sermayenin yeniden üretimini sağlayan en temel kaynak, karşılığı ödenmemiş emek zamanını artırma ve işçi sağlığı ve güvenliğini asgari ölçütlerde tutma becerisidir. ISIG Meclisinin raporlarına göre inşaat sektöründe 2013 yılında 294, 2014 yılı ilk dört ayında 83 ve toplam 377 işçi iş cinayetine kurban gider, inşaat işçileri Sendika Girişimi “Dünyayı Biz inşa Ediyoruz Altında Gene Biz Kalıyoruz Artık Yeter” diyor. Bu sesi kim duyuyor? Büyümenin kanlı yüzüne ortaklık, insan ve doğa katliamına göz yumma, aldırış etmeme, kayıtsızlık Gezi Direnişi ile kırılmıştı. “Bu daha başlangıç, mücadeleye devam” sözü; emek ve doğaya uygun toplumun inşası için demokratik birleşik mücadelenin örülmesiyle gerçekleşebilir.

Berna Güler Müftüoğlu (Bu yazı ilk olarak Karşı Gazete’de yayınlanmıştır)

Dünyalılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu