Güncel

Cemaat Yapısına Bilimsel Yaklaşım

Ekonominin temel sorunlarından biridir; birçok farklı ekonomi teorisi ve model vardır ancak yine de ne krizlerin gelişi doğru tahmin edilebilir ne de kriz patlayınca işin içinden nasıl çıkılacağı.

Bu durum ekonominin pozitif bilimlerden önemli bir farkına işaret eder, aslında bu özelliğiyle bir miktar Tıp bilimine benzer: Ekonominin yarısı bilim, diğer yarısı da tanı ve teşhis sanatıdır.

Herhangi bir ekonomik durumu en doğru şekilde açıklayacak bir model mutlaka mevcuttur ancak sonuçta doğru teşhisi koyacak olan kişiler genellikle politikacılar olduğundan teşhisin nesnelliğinde çoğunlukla sıkıntılar yaşanır.

Politik ajandayla doğru tespit arasında çoğu zaman yaşanan çelişki alınan kararlara yansır ve kriz geliyorum demesine rağmen önlem alınmaz, kriz yaşandığında çabuk atlatılmaz, atlatıldığında da sonrası için önlemler alınmaz.

Princeton Institute for Advanced Study’nin dergisinde tam da bunların anlatıldığı bir Dani Rodrik makalesi okurken tüm bunlar aslında, kişisel ajandaların doğru tespitleri engellediği daha güncel bir konuyu hatırlattı…

Bir “virüs” gibi yayılan “paralel” bir devlet “ağı” diyor Başbakan.

Virüs, paralel ve ağ…

Ve bu yapıyı temizlemek için elinden geleni de ardına koymayacağını açık açık söylemekte. Zaten şimdiye kadar görevinden alınan ve atananların sayısına baktığımızda bunu açıkça görebiliriz.

Peki “paralel yapı” denilen; “virüs gibi vücutta yayılıyor” denilen bir olguyu temizlemek için bu tarz bir yaklaşım amaca hizmete ediyor mu?

Soruyu daha bilimsel olarak ve açıkça soralım:

Gülen cemaati ne tür bir ağ yapısı veya şebekedir ve bu yapıyı bertaraf etmek için en uygun yöntem nedir?

Ağ yapılarını birçok alanda gözlemek mümkün; teknolojiden internet ağını, günlük yaşamdan hem organik hem de sanal ortamdaki sosyal ağları, ekonomiden pazar dinamiklerini belirleyen alıcı ve satıcı ağlarını, biyolojiden sinir ağlarını örnek verebiliriz.

Bu ağ yapılarının her birinin kendisine göre bir işleyiş sistemi mevcut. Her yapının elemanları, belirli kurallara göre birbirine bağlı ve bu kurallar yapının dayanıklılığını da belirlemekte.

Temel olarak bizim sorumuz aslında elimizdeki cemaat yapılanmasını nasıl modelleyebileceğimiz üzerine kurulabilir.

Cemaat yapılanmasında ilk gözlenecek olgu onu oluşturan elemanların birbirine olan bağlanmalarının belirli bir hiyerarşiye uyduğudur. Örneğin cemaatin en tepesindeki elemana sadece hemen bir alt düzeyden belirli sayıdaki elemanın direkt olarak erişimi mevcuttur. Diğer her eleman bir ya da daha fazla aracı kullanmak zorundadır.

İkincil olarak biliyoruz ki cemaatin içinde yukarıda grafiğini oluşturmaya çalıştığımız yapı benzeri birçok ufak yapı mevcut. Yani emniyetin içinde bir ağ yapısı, yargının içerisinde bir ağ yapısı, askerin içerisinde bir başka ağ yapısı şeklinde… Ve bu ufak ağ yapılarının hepsi birbirine bağlı durumda. Bir anlamda ufak ufak ağ adacıklarının birbirine bağlanarak oluşturduğu bir düzen. Bu haliyle sosyal ağların yapısına oldukça benzeyen bir yapı olduğunu görebiliriz.

Hemen dikkati çeken bir diğer önemli nokta da yapının homojen elemanlardan oluşmadığıdır; yani kimi eleman lider pozisyonda, kimi eleman birçok bağlantının üzerinden geçtiği noktada kimi eleman da belirli görevleri ifa etmek amacıyla aracı pozisyonunda olabilmektedir. Tüm bu farklı görevlerdeki elemanların oluşturduğu ağ yapıları da genel olarak sinir ağları ve genetik düzenleme ağlarından örnekle biyolojik ağ yapılarında gözlemlenir.

Yayılmacı özelliği de hesaba katarsak, cemaat aslında bir çeşit yaşayan kanlı canlı bir biyolojik ağ yapısı.

Ve işin özeti cemaat yapısını modellemek için “sinir hücrelerinin oluşturduğu ağ yapısını” model olarak kullanmak oldukça mümkün. Aradaki önemli bir fark, sinir hücreleri tahrip olduğunda kendilerini yenilemeleri imkânsızken cemaat yayılmacı yapısını korumak için sürekli yeni eleman ürettiğinden, tahrip olan bir elemanın yerine yenisinin gelme olasılığı göz ardı edilemez.

Bu noktada kendimize şu soruyu soralım; muhtemelen devlet yapısı içerisinde yüz binlerce üyesi olduğunu bildiğimiz ve sinir ağlarına benzeyen bir yapıyı etkisiz hale getirmenin gerçekçi yolu, bu yapıyı oluşturan elemanlarla tek tek mi uğraşmaktır?

Matematikten anlayanlar bilir ki, birbirine bağlı yüz binlerce elemanı olan bir ağ içerisinden bir kaç bin tanesini çıkarsak bile bu hareketin ağın yapısına olan etkisi oldukça küçüktür.

Her şeyden önce istatistiksel olarak, çıkardığımız elemanların yerine koyduklarımızın da yine cemaat üyesi olabileceğini hesaba katmamız gerektiği gibi bu bir kaç bin kişinin nasıl seçildiği de oldukça önemlidir.

Bazen üzerinden çok fazla bağlantı geçen yani ağ yapısının bütünlüğü için çok önemli olan eleman, en kritik görevdeki eleman olmayabilir. Daha önce de gözlemlediğimiz gibi, bu tip yapılarda, bir elemanın cemaat içindeki etkinliğini yani cemaat için önemini ölçen çeşitli parametreler mevcuttur. Bu etki her zaman kuvvetli bir pozisyona sahip olmaktan geçmeyip, diğer elemanlar arasındaki etkileşimi sağlayan köprü olmaktan da geçebilir.

Örneğin günümüzde, sosyal ağlardaki kişilerin çevrelerine olan etkisini ölçen Klout Index adı verilen bir yapı mevcut. Bir kişinin Klout puanı bu kişinin Facebook, Twitter gibi ortamlardaki etkisini ölçen bir skaladır. Bu puan sadece, kişinin ne kadar arkadaşı olduğuna bakmaz… Düzenli aktiviteye, bu aktivitelerle ağınızdaki kaç kişinin etkileştiğine kadar birçok parametreyi inceler.

Bu bağlamda aslında bir cemaat yapısı ile uğraşmadan önce o cemaate ait elemanların “Klout Puanlarını” bilmek belki de ilk öncelik olacaktır.

Demem o ki “Klout puanı yüksek elemanlarla” değil de diğerleriyle uğraşmak en başta belirttiğimiz gibi ekonomide yapılan yanlış teşhisler ve bunun sonucunda uygulanan yanlış çözümlere benzemektedir.

Biliyoruz ki tıpta yanlış teşhis sonucu yapılan tedavi, tedavi olmaktan çıkıp bir ölüm sebebi haline gelebilmektedir.

Benzer şekilde şu anda ülkenin en hayati kurumları üzerinde yapılan ameliyat aslında tedavi etmekten çok, birçok seri ameliyatı beraberinde getirecek gibi görünüyor…

Ve seri ameliyat olan her hastanın başına geldiği gibi, hasta sadece direncini ve çözüme olan inancını kaybetmiyor…

Ekonomik olarak da çöküyor!

Can Gürses

http://cangurses.wordpress.com

Dünyalılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu