Çevre

Çin’deki tarım arazileri ile ilgili 6 akılalmaz gerçek

Sıkı devlet kontrolündeki ekonomiyi piyasayla uyumlu hale getiren reformlar başladığından 35 yıl sonra, Çin’in “kendi gıdasını kendi üreten ülke” ünvanını koruması giderek zorlaşmış gibi gözüküyor.İşte Çin’deki tarım arazilerinin durumu üzerine yapılan son araştırmalardan bazı bulgular:

1)Çin’in Tarım Arazileri Küçülüyor: Ülkenin büyük yüzölçümüne rağmen, çok da fazla seçeneği yok.  FAO/OECD çalışmasına göre Çin’deki tarım arazileri 1997 ile 2008 yılları arasında, devlet tarafından “planlı ekolojik ekin alanı dönüşümü” olarak tanımlanan bir süreçle %6.2 oranında azaldı.

2) Amerika Birleşik Devletleri’ndeki kişi başına tarıma elverişli arazi alan Çin’dekinin 6 katı: FAO/OECD raporları gösteriyor ki Çin kişi başına 0.09 hektar tarıma elverişli araziye sahip – yani küresel ortalamanın yarısından daha az ve OECD ülkelerinin ortalamasının dörtte birine eşit. Aynı verilere göre Türkiye’deki kişi başına tarıma elverişli arazi 2011 yılında 0.28 hektar olarak ölçüldü. Aynı verinin 1993 yılında 0.43 hektar olması nüfus verisi ile bir araya geldiğinde 20 sene içerisinde 4 milyon hektar tarıma elverişli toprağın kaybedildiğe işaret ediyor.

3)Çin’deki arazilerin beşte biri kirlenmiş durumda: FAO/OECD bu problem ihtiyatlı bir şekilde “toprak kalitesinde düşüş” olarak tanımlıyor. Çin’deki tarıma elverişli arazilerinin %40’ı erozyon, tuzlanma ve asidifikasyon sorunlarından en az biri tarafından bozulmuş durumdayken %20’si ise endüstriyel atıklar, kanalizasyon atıkları, aşırı tarım kimyasalları kullanımı ya da metal ve kömür madenlerinden doğaya karışan gelen zehirli sular nedeniyle kirlenmiş halde.

4) Çin toprak kalitesi sorunlarını devlet sırrı olarak görüyor: 2006 yılında toprak kirliliği konusunda Çin hükümeti bir araştırma yaptırdı ancak sonuçları paylaşmayı reddetti. Ancak toprak kirliliğinin gıda tedariğini tehdit eden bir sorun haline geldiği ile ilgili somut kanıtlar ortaya çıkmaya devam ediyor. Mayıs 2013’te Guangzhou şehrindeki gıda güvenliği memurlarının yerel restoranlardan topladıkları on sekiz pirinç örneğinin sekizinde kanserojen bir madde olan kadmiyum seviyeleri tespit etmesi ülke çapında bir çalkalanmaya neden olmuştu. Pirinçler Hunan bölgesiden yani New York Times tarafından “büyüyen fabrikaların, madenlerin ve demir çelik fırınlarının çeltik tarlaları ile yanyana olduğu bölge” olarak adlandırdığı yerden gelmişti. 2011 yılında Nanjing Tarım Üniversitesi yayınladıkları bir raporda ülke genelindeki pirinçlerin %10’unda kadmiyuma rastlanırken, bu oranın güneyden gelen pirinçlerde %60’a yükseldiğini gösteriyordu.

5) Çin’in gıda sistemi kömürden besleniyor: Çin’in gıda tedariği için bel bağladığı suları ve arazileri kirleten şey sadece endüstri değil. Tarımın kendisi de bunu yapıyor. Çin’in gıda üretiminin artışını sağlayan en önemli faktörlerden birisi sürekli olarak yükselen ve şu anda küresel azot üretiminin üçte birini tüketen azotlu sentetik gübre kullanımı ve gelin görün ki azot endüstrisinin enerjisinin %70’i kömür santrallerinden geliyor. Bir diğer deyişle Çin gıdasını üretebilmek için kısıtlı su kaynakları üzerinde tarımla en sert şekilde rekabete giren bir diğer sektöre yaslanmış durumda.

6) Çin’deki en büyük beş gölde de sentetik gübre atıklarının taşınması nedeniyle oluşmuş ölü bölgeler var: Kaliforniya Üniversitesi’nin Çinli araştırmacılarla ortak yürüttüğü bir çalışma 2008 yılında gölleri incelediğinde bu sonuçla karşılaştılar. Ölü bölgeler sudaki alg popülasyonunun kontrolsüz olarak büyümesi ve sudaki oksijeni tüketmesi nedeniyle oluşan bölgelerdir. Aşırı büyüyen alg popülasyonundan ölen algler bozulmaları sırasında sudaki oksijeni tüketirler ve oksijene ihtiyacı olan tüm su canlılarını ya öldürürler ya da başka bölgelere göç etmeye zorlarlar. Ölü bölgeler doğal sebeplerle oluşabilmesine rağmen sıklıklar insan kaynaklı nedenlerle görülmektedir. En önemli sebepleri arasında sulara aşırı besin akışı yatar. Özellikle sentetik gübreyle yaygın tarım yapılan alanlarda yeraltı sularına karışan ya da yağmur suları ile yıkanan azot ve fosforlu bileşiklerin sulara karışması nedeniyle algler kontrolsüzce büyüyebilecekleri besin kaynaklarına sahip olur ve ölü bölgeler yaratırlar. Yoğun azotlu gübre kullanımı toprak kalitesine de yapacağını yapıyor. Topraktaki pH seviyesinin düşmesine, yani toprağın asitliğini arttırarak verimin düşmesine neden oluyorlar; bu Çin’de yaygın bir problem.

“Eğer gidişat devam ederse…” Sanırım asıl soru burada. Bir üretim merkezi olarak Çin’e bel bağlayan ancak bu süreçte Çin’in kendisini besleme kabiliyetini elinden alan bir küresel ekonomik sistem, çöküşe doğru adım adım giden bir sisteme benziyor.

Yazı: Tom Philpott

Yeşil Gazete için çeviren: Bora Kabatepe

Dünyalılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu