Güncel

Dikilitaş ve Terör

BİR TERÖR SALDIRISI VE
DİKİLİTAŞ’IN ANIMSATTIKLARI..

İstanbul’da terör saldırısı, Tarihi Sultanahmet Meydanı’nda..
3500 yıllık Dikilitaş’ın hemen yanında, insanlığın ortak kültürünün yanıbaşında..
10 masum insan öldü ve onlarca yaralı var. Katliamı İŞİD’in yaptığı söyleniyor, Suriye kökenli ve Suudi Arabistan vatandaşı bir canlı bomba.

Büyük olasılıkla saldırgan pimi çekerken şöyle bağırdı..
“Allahu Ekber”
Arkasından da ekledi.
“Amin”
*. *. *
Günümüzde “Alo”dan sonra en çok kullanılan kelimedir..
“Amin” ya da “Amen”
Müslümanlar “Amin” der, museviler ve hristiyanlar “Amen”..
Sonuna da “Rab” koyarlar..
“Amin Ya’Rab” ya da “Amen Rab”
İlginçtir..
Amin kelimesi Kuran’da hiç geçmez..
Hz. Muhammed öldükten sonra halife Osman’ın hazırladığı ilk kuran kitabında da yer almaz.
Peygamberin ölümünden 250-300 yıl sonra türeyen bazı hadisçiler tarafından İslam diline girmiştir..
Bu hadislere göre, Hz. Muhammed Fatiha Suresi’nin sonuna geldiğinde Cebrail kendisini ‘AMİN de’ diye ikaz etmiş… Bunun üzerine peygamber, Müslümanlara ‘imam amin dediğinde cemaatin de sesli olarak amin demesi gerektiğini’ söylemiş.
Ayrıca, cemaatin ‘AMİN’ sesleriyle meleklerin sesleri birbirleriyle uyuştuğu takdirde Tanrının geçmiş günahları da yok sayacağını belirtmiş.

Şimdi gelelim Dikilitaş’a…

dikilitaş antik mısır sultanahmet

Dikilitaş ilk olarak Mısır firavunu III. Tutmosis tarafından MÖ 15. yüzyılda yaptırılmış ve Karnak tapınağının yedinci pilonunun güneyine dikilmişti. Roma imparatoru II. Constantius MS 357 yılında dikilitaşı tahtta bulunuşunun 20. yılı onuruna Nil ırmağı üzerinden İskenderiye şehrine getirtti. Daha sonra, MS 390 yılında imparator I. Theodosius dikilitaşı gemi ile İstanbul’a getirterek Hipodrom’da şimdiki yerine diktirdi.

Dikilitaş kırmızı Asvan granitinden yapılmıştı ve orijinal yüksekliği 30 m idi. Ama ya nakliye sırasında ya da şimdiki yerine yerleştirilirken alt bölümü tahrip olduğu için bugünkü yüksekliği 18,45 m’dir (kaidesi ile birlikte 24,87 m). Ağırlığı yaklaşık olarak 200 ton’dur.

Dikilitaşın üzerinde Hiyeroglif yazılar var.

Merak ettiniz mi acaba ne yazıyor? Birlikte bir gözatalım.

Kuzeybatı cephesi;
“18. sülaleden yukarı ve aşağı Mısır’ın sahibi 3’ncü. Tutmosis, Tanrı Amon’a kurbanını sunduktan sonra Horus’un yardımıyla bütün denizleri ve nehirleri hükmü altına alarak hükümdarlığının otuzuncu yılı bayramında bu sütunu daha nice zamanların getireceği bayramlar için yaptırdı ve dikti.”
Kuzey cephesi:
“Gizli ve kutsal ismin her tecellisine mazhar olan tanrı Amon’a kurbanını büyük bir acz içinde sunduktan sonra, ondan yardımlar dilenerek güneyin dostu, dinin nuru iki tacın sahibi, kudretli hükümdar ülkesinin sınırlarını Mezopotamya’ya kadar götürmeye azmetti.”
Güneydoğu cephesi:
“Güneşin doğduğu sırada sahip olduğu altın renkleri dünyaya yayan Horus’un verdiği kuvveti, serveti, kuvvetli sevgi, saygıyı taşıyan ve aşağı ve yukarı Mısır’ın tacına sahip olan ve bizzat Güneş tarafından seçilmiş olan firavun, bu eseri babası Ra için yaptırdı.”
Güney Cephesi:
“Tanrı Horus’un lütfuna mazhar olan ve Güneş’in oğlu unvanını taşıyan Aşağı ve Yukarı Mısır’ın hükümdarı olan firavun, kudret ve adaletle bütün ufuklara nur saçtı. Ordusunun önüne geçti. Akdeniz’de dolaştı, bütün dünyayı mağlup etti.”

Dikilitaş Tanrı “Amon” için dikilmiş.
Başka bir değişle “Amon Ra” için.
Amon eski Mısır’ın ilk tanrılarından biriydi.
Güneş Tanrısıydı, hatta tanrıların kralıydı.
Mısır yazıtları “Amon Ra”nın insanlarla birlikte yaşadığını anlatır.
Ancak boyu insanlardan uzundur.
Tıpkı tevratta yaradılış bölümünde geçen “O günlerde yeryüzünde Nefilimler (devler) vardı..Onlar eski çağlardan şöhretli adamlardı” cümlesindeki gibi.
İlginçtir.
Tek tanrı dinlerin ilk kitabı Tevrad ayrıca Tanrı çocuklarından söz eder.
“Nefilimler insan kızlarının güzellerini kendilerine kadın olarak aldılar.Bu kadınlar onlara çocuk doğurdu”
Amon Ra’nın da insan kızlarından üç karısı, üç de çocuğu vardı.
Eski Mısırlılar, her duayı O’nun ismini anarak bitiriyordu.
“AMON RA”
Böylece günahlarının silineceğine inanıyordu.
*. *. *
Mısır’da köle ve esir olarak yaşayan İbraniler’in, en büyük gücün simgesi olan “AMON RA” isminden etkilenerek kelimeyi kendi dillerine “AMEN RAB” diye katmış olması olası.
Çünkü, İbranice AMEN; onaylama, doğrulama, kabul veya gerçeğe şahitlik etme anlamında.

Bu kelime Latince, İngilizce, İspanyolca ve diğer dillere değişmeden geçerken Arapça’ya “AMİN” olarak yerleşmiş..
Kısacası “Allahım dualarımı kabul et” anlamında mukaddes bir yemin…
Amon Ra..
Amen Rab..
Amin Ya’ Rab..
Bunlar inananların ortak ve kutsal dilidir

Patlayan o bomba insanlığın ortak diline ve kültürüne bir saldırıdır..

Sedat Kaya’nın facebook sayfasında yazdığı konuyla ilgili içerik farklı kaynaklardan da beslenerek yayınlanmıştır.

(Sedat Kaya’nın sayfası facebook.com/Sedat-Kaya-747587921985560/timeline)

www.dunyalilar.org

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu