Arka BahçemizGüncel

Ey Gezici Arkadaş, İktidara Nasıl Gelirsin? (2)

Gezi Partisi modeli

Çekirge gibi sıçrıyorsun, ele avuca gelmiyorsun… Dünya gençliğinin idolü oldun. Hele, kalkıp “Diren Lice” deyip Nişantaşı kızlarıyla Kürtleri kol kola yürüttün ya. Aşkolsun sana. Ama şimdi Gezi’nin sorumluluğu çok büyüdü, farkında mısın?

* Evet, o yüzden hemen bir parti çalışmalarına başladık. Partimiz çevreci olacak, ha bir de sol bir duruşumuz var.

* Çekirge, önce Kürdü, Alevisi, Müslümanı toplumun tüm ezilen ötekilerine sahip çıktın, onları kucakladın.

* Güzel oldu ama değil mi?

* Harika. Bu arada iyi de kitleselleştin. Toplumun her kesiminin kalbine seslenmeye başladın. Yani başlangıçta protesto ediyordun. Şimdi ötekileri kucaklayarak, demokrasi mesajını güçlendirerek siyasallaşıyorsun.

* Ne güzel işte.

* Eve ama sol, çevreci bir parti ne kadar oy alır Türkiye’de biliyor musun? Söyleyeyim, yüzde 1’i geçemezsin bu isimle. Hedef kitleni marijinalleştiriyorsun çünkü, oysa verdiğin mesajlar kitleleri ilgilendiriyor. Bak, şu an sadece tüm Türkiye’yi, demokrasiyi kucaklayan bir ana mesajla ve de Gezi Partisi adıyla meydanlara çıksan, oyların minumum yüzde 15’ini alırsın. “Gezi Partisi kurulsa ne kadar oy alır?” araştırmama bir bak istersen.

* Hadi ya…

* Yani, çevreci diyerek kendine, marijinalleşme, tam tersine önündeki, kitleselleşme fırsatını iyi oku. Yani senin hareketin, boşlukta yüzen oylara denk geldi.

* Ama bu bayağı ciddi parti demek.

* Hem öyle hem değil. Bak tüm dediklerim ana mesajla başlar. Sen kimlikleri, inançları kucaklayarak sihirli formülü kavradın. İkinci ana mesajın, kadınlar üzerine olacak. Kimlikler yetmez, zihinsel devrim kadını da odağına almalı.

* Kadın mı?

* Türkiye’nin ataerkil zihniyeti eril bir dil üzerine kuruludur. Eril dil, babanın çatık kaşlılığını, zorbalığını, şiddetini, aksiliğini, otoriterliğini temsil eder. Bu otoriter dilde kadın ister laik, ister muhafazakar, ister Kürt olsun, hep ezilen, horlanan taraftadır. Sen zaten ilk defa empati dolu, paylaşımcı bir dil kurdun. İlk defa “dişil bir dil” hakim ortalığa. İşte gücünü bir de bu dilden alıyorsun. Simgen bile kırmızılı kadın oldu dünyada…Şimdi bunun kapsamını yay, tüm Türkiye’nin kadınlarına seslen. Kadınlar üzerindeki erkek, aile, toplum şiddetini ana mesajlarından biri yap. Kuracağın yapıda ona ana rolü biç.  Kadına oynayan kazanır, benden söylemesi…Benim için sen zaten kadınsın. Kadınlar erkek şiddetinden özgürleşemediği sürece demokrasi içselleşmez. Asıl o zaman değişimin devrimci gücü kitlelere yayılır.

* Iyi de kadrolar falan ne olacak?

* Kadron çok sağlam olmalı, ki inandırıcı olasın. Mesajlarını benimseyen, yeni isimler olmalı. Çünkü Gezi ile gördün ki, ister laik, ister muhafazakar olsun, medya, sanatçı, akademisyenlerin, yani kamuoyu aktörlerinin çoğunun ne kadar kof olduğunu anladın. Değişimi anlamadılar, hala kendi eski Türkiye’lerinin şablonlarından analiz ediyorlar seni. Bu eskimiş, sana yamanmaya çalışan arkaikleşmiş aktörlerden uzak dur. Genç, taze beyinleri topla. Gezi etrafında böyle çok arkadaşın var. İnan bana, onların bilgi düzeyi mevcut aktörlere, politikacılara fark atar. Tabii ki, ana mesajlarını benimsemiş, değerli tüm insanları içine al. Yatay örgütlenmene devam et, sözcüler seç kendine.

* Peki, ekonomi, dış politika… Kafam karıştı..

* Bak sana bir öneri.. Global iletişim gücünü kulllan. Bugün Amerika’da, Avrupa’da dünyanın en iyi beyinleri arasında sayılan pek çok parlak Türk var. Ekonomi, dış politika, yerel yönetim, çevre, kent mimarisi, enerji, eğitim, dijital teknoloji, üretim, güvenlik, sağlık, turizm, vs. Bu küresel beyinlere yönelik bir metin kaleme al. “Demokrasi zamanı geldi, şimdi beyinlerinizi istiyorum yeni Türkiye için de”… Bak koşa koşa, gelir birçoğu.  Yanına da uzmanlık alanlarına göre diğer yerel yeni isimleri koy. Bir de yurtdışından gelemeyenlerin de katılacağı online çalışan bir düşünce kuruluşu kur: “Gezi Düşünce Merkezi”… Bu kuruluş, her alanda stratejik analizler, araştırmalar yapsın, gelecek vizyonları ve programlar oluştursun. Sonra da  kadronun önüne politika seçeneklerini koysun. İşte kadron ve onu besleyen dev düşünce kuruluşu da hazır. Zaten Türkiye’deki sayısız uluslararası çaptaki beyin de bu Gezi Think Tank’ine hemen destek verecektir. Hiçbir partide böyle bir vizyon yok.

* Global beyinlerle çalışacağız demek. Hoşuma gitti bu.

* Evet, bu kuruluş önce mevcut fotoğrafı çekecek, Türkiye’nin zayıf ve güçlü yanlarını tespit edecek, sonra da Türkiye’yi ateşleyecek yenilikçi, yaratıcı politikalarını açıklayacak. Sözcüler de her yenilikçi politikayı online kampanyalara dönüştürecek.

Bir de bir yerel araştırma şirketi ile sponsorluk anlaşması yaparsın. Reklamını yapar o da web sitende, TV’nde: “Gezi Araştırma”. Bu da sürekli, her alanda halkın sorunları, eğilimleri vs. hakkında bilgi toplar. Topladığı bilgileri raporlaştırır, Gezi Düşünce Kuruluş’una iletir. O da bu araştırmalara göre politikalarını sürekli güncelleştirir.

Ekonominin nabzını tutmak da önemli. “Gezi İşdünyası” kurarsın. O da işdünyası ve mevcut sektörlerle bilgi toplar, araştırma yapar. Bütün bu bilgiler Gezi Düşünce Merkezi’ne, ilgili birimlere akar. Ekonomik politikalar sağlam bir temelde oluşturulur böylece. Dış politikayı da unutma: “Gezi World” diye bir birim oluşturursun. Tüm dünyayla, demokrasi güçleriyle, gençlerle ilişki kurar, AB’nin yarı resmi kuruluşlarıyla teması geliştirir. Dış politikada yaratıcı tavırlar üreten, yabancı ülkelerin kamuoylarıyla organik ilişkiler kuran bir ağ kurarsın. Politikalar da bu dinamik ortamda şekillenir. Yüzün de Batı’ya dönük zaten, sihirli sözcük herkese demokrasi…

* Ya iyi de kim finanse decek bizi. Paramız yok ki…

* Dert etme, yaratıcı ol. Partini online platformda kur önce.

* Nasıl?

* Sen online olarak doğmadın mı zaten. Dünyanın ilk online partisi. Gezi Partisi. Facebook’ta 32 milyon kullanıcı var. toplam seçmen sayısı da 52 milyon. Neredeyse üçte iksine erişiyorsun seçmenin zaten. Mesajlarını, bu platformlardan ilet. Bunun için hiç paraya ihtiyacın yok.

Ha, kendine özel bir online platfom kurmak istiyorsun, Git Apple’a, gençliğe yatırım yapan teknoloji devlerine, sana özel bir ortam kursun, sponsorluk al… Olmadı mı, sorun değil, kendi içindeki bilgisayar dahileriyle çözersin. Bu ortam sürekli tartışmaya, fikir alışverişine, online mitingler yapabilmene imkan verecek. Dijital teknolojinin imkanlarını kullanmaya gelince sen ne yaratıcı çözümler üretirsin. Dünyanın da tescilli ilk online partisi olursun.

* Online siyasi parti, tam bana göre. Yine de bir para lazım değil mi.

* Bak, Amerika’da bir donation (bağış) sistemi var. İnsanlar bir konu etrafında toplanıp bağış yapıyorlar. Sen bir demokrasi çağrısı çak. Kimlikler, inançlar, kadınlar, ezilenler ve Yeni Türkiye… Bir de hesap aç ve demokrasi adına katkı iste. Etrafında o kadar reklamcı var; al sana nefis bir global kampanya. Hadi bakalım. Basit bir hesap yapayım sana. Toplumun araştırmalara göre yarısı senin mesajlarına katılıyor. Zaten çekirdek bir 7.5 milyon kitlen var. Yurtdışındaki 3-4 milyonu da hesaba kat. Depremden bile fazla para toplarsın. Ki çok büyük para verenler de çıkacaktır, merak etme. 5 milyon kişi katılsa, ortalama 50 liradan, eder sana 250 Milyon TL. Hadi 100 Milyon olsun. Ki, eğer senin metin yazarların, senin grafikerlerin iyi çalışırsa sadece Türklerden değil, dünya vatandaşlarından da para toplarsın. Türünün ilk örneği müthiş bir global kampanya yapabilirsin. Hedef kitlen:  “Tüm global mutsuzların demokrasiye aç kitleleri”. Al sana para. Git her ilde küçük bir ofis tut. Senin mimarın, senin bilgisayarcın, senin mühendislerin var. Çok minumum paralara, gönüllü çalışma sistemiyle onları işin içine kat bu ofislerin oluşumunda. Bak üç paraya tam donanımlı bir parti örgütü kuruverirsin. Zaten Chapulcu TV’n de var… Şu anda Gezi neredeyse global marka oldu. İlk online partiye teknoloji şirketlerinden sponsorluk bile toplarsın. Microsoft, Apple sana özel yazılımlar yazarlar. Google da bayılır bu işlere.

* Bayıldım, hayali bile güzel.

* Önce hayal kurmakla başlar her şey. Demokrasi rüzgarı arkanda. Şu an tüm dünyada bundan daha büyük bir hayal yok. Demokrasi, herkese demokrasi… Zaten mesele senin ille de iktidara gelmen de değil. İçeriğiyle, simgeleriyle, mecralarıyla yepyeni bir zihniyet, yepyeni bir sivil oluşum yaratman. Sen onu yarat, bak neler oluyor.

 

Ahmet Buğdaycı (ahmetbug@gmail.com)

New York’ta yayınlanan Posta212 adlı gazetede köşe yazarı olan Ahmet Buğdaycı, sosyal, ekonomik araştırmalar ve trend analizleri üzerinde uzmanlaşmıştır.

Yazarın diğer yazıları

https://dunyalilar.org/ey-gezici-arkadas-iktidara-nasil-gelirsin.html

https://dunyalilar.org/gezi-partilesirse-ne-kadar-oy-alir.html

https://dunyalilar.org/islam-demokrasi-misir-turkiye-abd.html

https://dunyalilar.org/gezi-kamuoyu-aktorlerini-nasil-teshir-ediyor.html

https://dunyalilar.org/gezi-direnisini-laik-chp-analiziyle-aciklamanin-tarihsel-yanlisligi.html

https://dunyalilar.org/amerikan-dusunce-kuruluslari-gelismeler-icin-ne-diyor.html

https://dunyalilar.org/dunyadan-turkiye-nasil-gorunuyor.html

https://dunyalilar.org/big-brother-degil-big-data-internet-kayit-altinda.html

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu