Trafiğinden, kirli havasından ve stresten boğulduğumuz şehirlerimiz için çözüm: değişim. Bisiklet, değişim için çok iyi bir araç. Dünya yeni bir sisteme doğru ilerliyor. Peki ama ekonomik gücü elinde tutanlar bu değişime izin verecek mi?
Bisiklet aktivizmi ve bisikletli ulaşım üzerine çok güzel bir film: Bisikletler Arabalara Karşı. Şehirlerimiz arabalar için tasarlanmaya devam ediyor ancak arabalar yaşam için tasarlanmıyor.
Otomobil bağımlılığı, toplumun en tehlikeli hastalığı.
Eğer her gün otomobil kullanıyorsanız, siz bir bağımlısınız ve artık özgürlüğün tadını unutmuşsunuz demektir.
Otomobil kullanan kişiler yaşadıkları şehirden soğuyorlar, çünkü trafikten bunalıyorlar. Bisikletle binen kişi ise her geçen gün daha kent-dostu oluyor ve yaşadığı yeri seviyor.
Petrol, otomobil ve inşaat sektörü de kentleri yaşanabilir bir hale getirmek için alışkanlıklarımızı değiştirmemiz gerektiğinin farkında, ancak çıkar ilişkileri var.
Bisiklete binen herkes şehrin insan-dostu tasarlanmadığını anlıyor.
Metal kutular tarafından işgal edilen şehirleri kurtarmanın bir yolu olmalı!
İsveçli yönetmen Fredrik Gertten, bir yerden başka bir yere gitmek için bisiklet kullanılan biryerde doğmuş ve dünyayı gezmeye başladığında bisikletin neden başka yerlerde bu kadar az kullanılıyor olmasına anlam verememiş.
Trafiğinden, kirli havasından ve stresten boğulduğumuz şehirlerimiz için çözüm: değişim.
Bisiklet, değişim için çok iyi bir araç. Dünya yeni bir sisteme doğru ilerliyor. Peki ama ekonomik gücü elinde tutanlar bu değişime izin verecek mi?
Bu sorunun cevabını bulmak üzere Fredrik Gertten bir film hazırlamayı kabul ediyor.
Bisikletler Arabalara Karşı – Bikes vs Cars
Filmde daha iyi şehirler için mücadele eden; trafikte öldürülenlerin sayısı giderek artmasına rağmen bisiklete binmekten vazgeçmeyen aktivistler ve düşünürlerle tanışıyoruz.
http://surdurulebiliryasam.tv/film/bisikletler-arabalara-karsi
Filmin yönetmeni Fredrik Gertten, bisikletler ve otomobiller arasında bir savaştan değil, insanlarla otomobiller arasındaki sorundan bahsediyor.
Filmin daha ilk sahnesinde karnımızda hissettiğimiz düğümün nedeni San Paulo’da bir bisikletçinin ölümü üzerine yerleştirilen ghost bike olabilir. Bisikletçilerin ölümünün nedeni, ne bisikletçi, ne otobüs. Aslında bu ölümlerin sorumlusu sistem!
1900’lü yılların başında Los Angelas’da ulaşımın %20’si bisikletle yapılırken bugün şehrin %70’i otomobiller için inşa edilmiş yollar ve park yerlerinden oluşuyor.
Sao Paulo’nun nufüsü 20 milyon ve 7 milyon kayıtlı araç bulunuyor. İstanbul’un nüfusu aynı ve 5 milyon araç kayıtlı. İstanbul, 2014 yılında Avrupa’nın en yoğun trafiği olan şehri olarak açıklandı. 30 dakikalık bir yolculuk için ortalama gecikme süresi 29 dakika.
Araçlar için yollar yapıldıkça, mevcut yollar genişletildikçe tafik yoğunluğu artıyor. Yeni yollar kullanımını arttıyor örneği bisiklet için de geçerli. Bisiklet yolları, bisiklete binen sayısını arttırıyor. ABD’de yapılan bir araçtırma, bisiklet yollarının bisiklet kullanım oranını %21-%100 arasında arttırdığını ortaya koydu.
Yol güvenliği, hava kirliliği, iklim değişkliği gibi konulara değinen film bize aynı zamanda umut veriyor. Dünyayı hala kurtarabiliriz, hem de bisiklet kullanımını yaygınlaştırarak .
Otomobil aldığınızda yolları satın aldığınız hissini veren de yine reklamlar.
Filmin yönetmeninin neden bu ismi seçtiğini işte bu anda anlayabiliyoruz. Otomobil, insanlığın düşmanı (dünyada her yıl 1,2 milyon kişi trafik kazalarında, 7 milyon ise hava kirliliğine bağlı rahatsızlıklar nedeniyle hayatını kaybediyor) ve insanlığın savaşı kazanmak için bisiklet en güzel araç.
San Paolo’lu bisiklet aktivistinin de dediği gibi “ben bisiklete binmezsem, sokaklarda bisikletliler bir kişi olacaklar”.
Bisikletler Arabalara Karşı filmini – Bikes vs Cars – izleyin. Bisiklete binseniz de binmeseniz de.
Pınar Pinzuti
Dünyalılar