Çevre

Gemi Sökmek, Ölümcül Bir İş…

Geçen hafta İzmir Aliağa’da meydana gelen fırtına sonucu Çandarlı ilçe kıyılarına vuran petrol çamuru yol açtığı çevre felaketinin yanı sıra bir dizi soruyu da gündeme getirdi.  Görünen o ki Aliağa dünyanın dördüncü büyük gemi söküm merkezlerinden biri haline gelmiş.

Başta Avrupa olmak üzere bütün dünyada artık kullanılmayan veya hurdaya çıkmış gemileri parçalara ayıran Hindistan, Çin ve Pakistan’dan sonra gelen dördüncü ülke Türkiye. Akdeniz bölgesinde Türkiye’den başka hiç bir ülkede böyle büyük çaplı gemi sökümü işi artık yapılmıyor.  Hurdaya çıkarılan gemileri parçalama ya da söküm işi hem çevre ve hem de işçi sağlığı açısından dünyanın en riskli iş kollarından birini oluşturuyor. Radikal gazetesinden Serkan Ocak’ın haberine göre 22 Mart’ta yaşanan fırtına, Aliağa tersanelerindeki zaten parçalanmakta olan gemileri birbirine katmış, gemilerde bulunan yağ ve petrol çamurunu etrafa ve epeyce uzakta olan Çandarlı sahillerine kadar bulaştırmış durumda.  Felaketten bir kaç önce ise Öge Gemi Söküm Tersanesi’ndeki çalışan 22 yaşındaki Ersin Şahin, iş makinesinin altında kalarak hayatını kaybetmişti. Dünyada, sökümü yapılan her bir gemi için en az bir kişinin iş kazası sonucu hayatını kaybettiği belirtiliyor.

Gemi söküm işi denildiğinde aklımıza çok karmaşık işler gelmemeli. Yapılan iş sahile çekilerek karaya oturtulan gemilerin, çoğunluğu deneyimsiz işçiler eliyle ve genelde kaynak makineleri kullanılarak parçalanması.  Bu iş esnasında daha önce gemiler inşa edilirken kullanılan tehlikeli ve toksik etkili pek çok kimyasal madde ortaya çıkarak hem işçiler ve hem de çevre sağlığı açısından büyük bir sorun oluşturuyor. Örneğin birkaç yıl önce az daha ülkemizde sökülecek olan Fransız uçak gemisi Clemenceau 500 ton civarında asbest içeriyordu. Eğer sökülse idi bu miktarda asbestin de bertaraf edilmesi gerekecekti. Elbette bizim ülkemizde.

Söküm faaliyetleri sonucu toksik etkili pek çok kimyasal madde çevreye yayılıyor. Yayılıyor ama sonra kaybolmuyor. Orada kalıyor ve besin zincirine karışarak er veya geç sofralarımıza kadar ulaşıyor. Küreselleşme tehlikeli ve toksik etkili kimyasal maddeleri de küreselleştirdi ama sadece tek yönde: gelişmiş ya da zengin batı ülkelerinden yoksul ülkelere doğru.

İŞÇİ SAĞLIĞI ve İŞ GÜVENLİĞİ AÇISINDAN DURUMUMUZ
Uluslararası Çalışma Örgütü verilerine göre dünyada her yıl 270 milyon iş kazası olmakta ve 160 milyon kişi meslek hastalıklarına yakalanmakta. Her 15 saniyede bir işçi, iş kazaları veya meslek hastalıkları nedeniyle hayatını kaybetmekte. Çoğunlukla yoksul ve dünya kapitalist sisteminin en altındaki ülkelerde, zehirli maddelere maruz kalmaktan ötürü her yıl en az 651 bin işçi yaşamını yitiriyor.

Ülkemizde 2000-2009 yılları arasında gerçekleşen 784 bin iş kazasında on binden fazla kişi hayatını kaybetti. İş kazalarında Avrupa’da birinci, dünya ülkeleri içinde ise üçüncü sırada yer alıyoruz. Uluslararası İş Örgütü (ILO) verilerine göre işçi sağlığı ve iş güvenliğini sağlamaya yönelik uygulamaların yeterliliği açısından dünya ülkelerinin değerlendirildiği bir çalışmada Türkiye 80. sırada yer alıyor. Ancak bütün bu değerlendirmeler iş kazası olarak adlandırılan durumları dikkate alıyor daha çok. Yapılan iş esnasında gerekli koruyucu önlemler alınmadığında maruz kalınan tehlikeli kimyasalların zaman içinde işçilerde ne gibi sağlık sorunlarına yol açtığını veya açabileceğini belirlemek çok zor. Zor çünkü, “maruziyet” açısından bir değerlendirme yapmak için işçilerin sağlığının tıbbi gözetim ve testlerle sürekli ve dikkatle izlenmesi gerekiyor. Ama bunun yapıldığını söylemek çok mümkün değil. Bu tip işlerin neredeyse tamamının taşeron eliyle yürütülmesi kimin hangi işte neye maruz kaldığını belirleme açısından zaten başlı başına bir güçlük yaratıyor.

GEMİ SÖKÜMÜ NASIL BİR İŞ
Yıpranmış ve hurdaya çıkarılan gemilerin son durağı gemi söküm tesisleri. Hurda gemilerde bulunan özellikle kanserojen bir madde olan asbest, toksik etkili kurşun, kadmiyum, civa gibi ağır metaller,  PAH’lar, PCB’ler ve organik kalaylı bileşikler gibi çok zehirli ve tehlikeli maddeler söküm işlemleri esnasında ortaya çıkan kimyasallar. Bu kimyasalların çevre ve insan sağlığına olan zararlı etkilerinin çok tartışıldığı ve ne gibi sorunlara yol açtıklarının iyi anlaşıldığı 1980’li yıllardan itibaren, Avrupa ülkeleri ve Amerika’da gemi sökümü işlerinin terk edildiğini görüyoruz. Günümüzde bu işler Hindistan, Pakistan, Çin, Bangladeş ve Türkiye’de yapılıyor. Bu işi terk eden ülkelerde o kadar kıymetli bizim gibi ülkelerde ise o kadar kıymetsiz olan şey nedir dersiniz? Benim vatanım, benim milletim sözcüklerini ağzından düşürmeyenlere sormak gerekli bunu.

Sökülen gemilerden elde edilen metaller tekrar işlenerek ekonomiye kazandırıldığı için önemli bir ekonomik faaliyet olarak görülen ve savunulan bir iş bu. Ama, aslında tehlikeli ve toksik etkili pek çok kimyasal çöpün başka ülkelere ihracı söz konusu olan. Dahası, üste para vererek, ton başına 150-200 dolar gibi paralar ödenerek alınıyor bu hurda gemiler. Söküm faaliyeti esnasında ne tür önlemler alınırsa alınsın zehirli kimyasalların çevreye bulaşmasına ise engel olunamıyor.

Aliağa bölgesinde gemi söküm faaliyetlerinin yol açtığı çevre kirlenmesini araştıran Dokuz Eylül Üniversitesi öğretim üyeleri Gökdeniz Neşer, Aynur Kontaş ve çalışma arkadaşları,  denizden alınan örneklerde ağır metaller ve polisiklik aromatik hidrokarbonların seviyesinin normalden çok daha yüksek olduğunu ve bunun gemi söküm faaliyetlerinin yol açtığı ciddi bir kirlilik olarak değerlendirilebileceğini belirtmişlerdir.

Bülent Şık

www.dunyalilar.org

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu