Şubelerin dışındaki ATM’lerden para çekip kalabalığın içinde saya saya yürümek, bankaya tek başına gidip yüksek miktarda para çekip sorunsuzca işlerimizi halletmek, gece karanlık sokaklardan, parklardan geçebilmek veya akıllı telefonlar, fotoğraf makineleri elimizde dolaşabilmek. Çok yakında bunların hepsi imkansız hale gelecek…
Ekonomik dengesizlikler, döviz kurları, faiz oranları, maaşlar, artan işsizlik, enflasyon verileri şu sıralar sadece seçim konuşmalarının konu başlıkları olarak gündemde. Bu sebeple içinde bulunduğumuz gidişatın yaratacağı sonuçları akıllarda henüz net değil. Biraz netleştirmekte fayda var.
İstanbul’da yaşayanlar son 15 yıla kıyasla gün içinde eskisinden çok daha fazla evsiz insan görmeye başladı bile. Konu artan evsizler de değil sadece. Evsizlerin dışında sayıları giderek artan dilenen çocuklar ve bunlardan çok daha fazlası yokluk içinde hayatta kalmaya çalışan Suriyelileri de görmediğimiz bir gün kalmadı. Bunlar şimdilik gördüğümüzde içimizi burkan, üzüldüğümüz şeyler…
Fakat bu artış devam ettiğinde işin rengi bir hayli değişecek gibi görünüyor. Üzüntü yerini risklere, tehditlere bırakacak. Pek alışık olmadığımız suçlarla karşı karşıya kalmaya, bunları duymaya, yaşamaya başlayacağız.
Peki bu nasıl bir manzara yaratacak?
Gıda için hırsızlık yapanların sayısının artması mesela. Bunu geçmişte de tecrübe etti bu ülke. İnsanların yolunu kesip, onlara silah doğrultup ayakkabısını, saatini, montunu, ceketini isteyenler gibi. Üstelik bunu hem gün ortasında hem de gece yapmaya cüret edebiliyor olacaklar.
Muhtemelen akıllı telefonlarla, tabletlerle dışarıda fotoğraf çekmek için önce etrafımıza iyice bakacak, yakınlarımızda birilerinin olmadığına emin olup hızlıca fotoğrafı çekip telefonu cebimize, çantamıza atmaya alışacağız.
Arabalarda camı açıp dolaşmak bile cesaret gerektiren bir şey haline gelecek. Yazın sıcağında açsak bile her kırmızı ışıkta kesinlikle kapatmak durumunda kalacağız. Tabi kapatsak dahi arabayı kırmızı ışıkta durdurmak başlı başına bir risk yönetimi konusu haline gelecektir. Zira durduğumuzda elinde silahla cüzdanımızı, çantamızı isteyen birileriyle karşılaşmak çok olası olacaktır. Muhtemelen bunlar gaza basıp kaçmaya çalışırsak ateş etmekten, insan öldürmekten çekinmeyen insanlar olacaktır. Bu tür olayları haberlerde izledikçe biz de zaten kaçmaya falan çalışmıyor olacağız.
Bu ve benzeri durumların sürekli yaşandığı yerler başlangıçta büyük ve büyüyen şehirlerin problemi olabilir.
Bu manzaraya artan depresyon vakaları ve süratle artan uyuşturucu kullanımı, kadına şiddet ve arızalı cinsellik anlayışı da eklendiğinde benzeri manzaralar giderek küçük şehirlere de sıçrayacaktır…
Ayhan Yalçınkaya
Dünyalılar