Bilim Teknoloji

Güneş Aniden Kaybolursa Ne Olur?

GÜNEŞ ANİDEN ORTADAN KAYBOLURSA NE OLUR?

image

Güneş bizim enerji kaynağımızdır, onsuz Dünya üzerindeki bu gelişkin yaşam oluşamazdı. Güneş’in aniden yok olması hiçbir şart altında mümkün değildir. Fakat hayali bir senaryo ile Güneş’in pat diye ortadan kaybolduğunu düşünelim. Evet, şu an birden bire yok olursa neler olur, biz ne yapabiliriz?

Öncelikle Güneş aniden yok olunca, Dünya’nın çevresinde dönmesini sağlayan çekim etkisi de yok olacağından, dairesel olan yörüngemiz Güneş kaybolduğu andan itibaren hangi doğrultuda ise o yöne doğru hareketimizi düz biçimde sürdüreceğiz. Bir ipe bağlayıp başınızın üstünde çevirdiğiniz bir topu aniden bıraktığınızı düşünün, onun gibi işte. Yani Dünyamız galaksinin içinde düz doğrultuda binlerce km’lik bir hızla yol almaya başlayacak. Endişelenmeyin; yolculuk sırasında, milyarlarca yıl boyunca herhangi bir gökcismine veya başka bir yıldıza çarpma ihtimalimiz çok çok düşük.

Güneş’in yok olduğunu anlamamız, ışığı bize yaklaşık 8 dakika ulaşabildiği için ancak 8 dakika sonra mümkün olacak. Dünya’nın gündüz tarafında olanlar için gökyüzü aniden kararacak. Gece tarafında olanlar ise Ay’ın aniden kaybolduğunu görecekler. Çünkü Ay da bize Güneş ışığını yansıtıyor. Güneş yok olduğunda, bir ışık yansıtamadığı için gözden kaybolacak.

Güneş bir anda gitse ve ortalık kararsa bile şehirlerimizde gökyüzü yıldızlarla dolmayacak. Çünkü elektrik şebekemiz hala çalışıyor ve sokak lambaları şehirlerimizde ışık kirliliğine sebep oluyor. Bu sırada Jüpiter ve Satürn gibi gezegenler gökyüzünde görüş açımızdaysa, onları görmeye devam ediyoruz, çünkü bu gezegenler yansıyıp bize ulaşan Güneş ışığının yolculuk süresi uzaklıkları nedeniyle oldukça fazla. Ancak, yaklaşık 50 dakika sonra Jüpiter, 80 dakika sonra ise Satürn gökyüzünde görünmez hale gelecek.

Dünyamız ışık ve ısı kaynağından yoksun hale düştüğü için yavaş yavaş soğumaya başlayacak. Fakat bu öyle çok ani biçimde olmayacak. Sıcaklığın sürekli düştüğünü gün gün yavaşça hissedeceğiz. Bununla beraber, yaşayabilmek için Güneş ışığına bağımlı olan bitkiler fotosentez yapamayacak hale gelecekleri için, yaklaşık 1 hafta 10 gün içinde yeryüzündeki tüm yeşil bitkiler ölüp yok olacak. Mantarlar ise fotosenteze ihtiyaç duymadıkları ve yeryüzü henüz donacak kadar soğumadığı için bir süre daha hayatlarına devam edecekler.

Tabi bizler de acil tedbirler alacağız. Güneş’in yok olduğunu gören yetkililer çok hızlı biçimde sıcak jeotermal suların bolca bulunduğu yerlere, özellikle İzlanda gibi jeotermal açıdan çok zengin ülkelere korunaklı, atmosferden yalıtılmış şehirler inşa etmeye başlayacaklar. Kendi elektriğini üretebilen ve ısısını sağlayabilen bu jeotermal kentler geçici, ancak uzun yıllar insanların yaşaması için yeterli olacak. Fakat insanlığın büyük kısmı, yer ve kaynak sıkıntısı nedeniyle bu yapılarda yaşama şansı bulamayacak. Çoğumuz, elimizde olanlar tükendikten sonra soğuktan, susuzluktan ve açlıktan birkaç ay içinde öleceğiz.

Bu arada yeryüzü yavaşça soğumasını sürdürüyor olacak. Yaklaşık 1 yıl sonra yüzey sıcaklığı -100 santigrat derece civarına düşmüş olacak. Bu sıcaklıkta atmosferde bulunan tüm karbondioksit donacak ve atmosferimiz saf haliyle bitki yaşamına izin vermez hale gelecek. Yani jeotermal kentlerde yaşayan insanlar, yiyecek bitki yetiştirmek için aynı zamanda karbondioksit de üretmek zorunda kalacaklar. Elektrik var olduğu sürece karbondioksit ve soluyacak oksijen üretmek sorun olmadığı için buna pek fazla üzülmeyecekler.

Güneş ışığına bağımlı olan algler öldüğü için okyanusların besin zinciri kesintiye uğrayacak. Alglerle beslenen canlılar ölecek. Bu canlılarla beslenen diğer küçük canlılar da ölecek. O küçük canlılarla beslenen balıklar da öldüğü için daha büyük balıkların da nesli tükenecek. Özetle okyanusların ilk 1 km’lik derinliğine kadar yaşayan tüm canlılar yok olacak.

Geriye, zor koşullarda yaşayabilen birkaç tek hücreli bakteriden başka bir şey kalmayacak. Zaten birinci yılın sonuna kadar, düşen sıcaklık nedeniyle ekvatorda dahi denizler ve okyanuslar buz tutmaya başlayacak. Gün geçtikçe daha da kalınlaşan, yüzlerce metre kalınlığındaki bir buz tabakası tüm okyanusların üzerini kaplayacak.

Okyanus derinlerindeki jeotermal bacaların çevresinde yaşayan canlılar için ise pek birşey farketmeyecek. Zaten hiçbir biçimde Güneş ışığına bağımlı olmadıkları için buralarda güle oynaya yaşamlarına devam edecekler. Dünya’nın çekirdeği milyarlarca yıl daha sıcak kalmaya devam edeceği için jeotermal bacalar hep varolacaklar ve yaşam alanları zarar görmeyecek. Birkaç yıl sonra buz kalınlığı 1 km’nin üzerine çıkacak. Ancak okyanusların derin bölgeleri her zaman sıvı kalmaya devam edecek. Bir süre sonra da okyanus yaşamı sadece jeotermal sıcak su bacalarının çevresiyle sınırlı olacak.

10 yıl içerisinde Dünya’nın sıcaklığı -250 santigrat dereceye kadar düşecek. Bu sıcaklıkta atmosferin neredeyse tamamını oluşturan azot ve oksijen donarak yeryüzüne kar şeklinde yağacak. Daha önceden tüm yeryüzünü kaplamış olan su buzunun üzeri, bu sefer de onlarca metrelik azot ve oksijen buzuyla kaplanacak. Yani atmosferimiz yok olacak.

Bu sırada tüm karalar da buzla kaplanmış, okyanuslar insanın erişemeyeceği kadar donmuş, göl ve nehirler yok olmuş olacağı için, jeotermal kaynaklar çevresindeki korunaklı yapılarda yaşamlarını sürdürmeye çalışan şanslı insanlar, daha büyük projelere girişmeleri gerektiğini farkedecekler. Bu farkındalık sonucu, yeryüzünün derinliklerine doğru artan sıcaklıktan faydalanabilmek için yüzlerce, binlerce metre derinliklerde, tünel ağlarından oluşan şehirler inşa edecekler.

Enerjilerini yerkabuğunun derinliklerindeki sıcak magmadan sağlayayarak bu tünel şehirlerde, yaşamlarını binlerce, hatta milyonlarca yıl boyunca sürdürebilecekler. Magma’nın ısısı sayesinde elektriklerini üretip, aydınlanabilecek, soluyacak hava üretebilecek, bitki ve hayvan yetiştirebilecekler. Bir süre sonra tünel şehirlerde bu yaşam insanlar için normal hale gelecek. Hatta belki nesiller sonra, Dünya yüzeyinde yaşadığımız bile unutulup gidecek.

Yeraltında geçen binlerce, milyonlarca yıl içinde eğer insanlık uzay teknolojisi alanında ilerleyebilirse, belki bir gün Dünya’nın yakınından geçtiği bir yıldızın çevresindeki uygun şartlara sahip bir gezegene “taşınarak” bugünkü gibi normal hayatlarına dönebilecekler.

Farkettiğiniz gibi Güneş’in yok olması insanlığın ve hayatın yok olması demek değil. Çok zor zamanlar geçirecek olsak da, şanslı olanlarımız hayatta kalabilecek ve insan nesli sürecek. Tabi okyanuslardaki jeotermal bacalarda yaşayan canlılar hala hiçbir şeyin farkında olmadan yaşamlarına devam edecekler. Hayat onlara güzel…

Not: Bu yazı Kozmik Anafor facebook sayfasında yayınlanmıştır.

Dünyalılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu