İlk bakışta insana garip gelebilir ama tüm Anadolu’nun yağmur duasına çıktığı bir dönemde Hemşin yaylalarında güneş duasına çıkılır. Tabii bunun nedeni Hemşin yaylalarının başından kara bulutların eksik olmaması, yağmurun çok sık yağmasıdır. Yağmur duasının bir diğer adı da “gobradiğin” dir.
Bir çalı süpürgesine kollar takılıp elbise giydirilir (özellikle kırmızı olur) ve başına puşi bağlanır. Hazırlanan bu kuklaya (korkuluğa) “bubirdak, ebe bubrik, bublik, ablik-bublik” gibi isimler verilir. Çocuklar bubirdağı alıp, maniler söyleyerek kapı kapı dolaşır ve un, yağ, tuz, şeker, kaymak gibi yiyecekler toplarlar.
Çocuklar, dualarının kabul olmasını bekler. Çünkü yaylada yağmur demek, eve kapanıp kalmak demektir. Özgürce dolaşmanın tek koşulu güneşin yüzünü göstermesidir. Çocuklar hazırladıkları kuklanın kollarına girer ve evleri dolaşırken şu dörtlüğü söyler:
“Baba bubrik ne ister
Allah’tan güneş ister
Veren cennet hatuni
Vermeyen cehennem kütuği”
“Bubirdağım bur ister
Kaşık kaşık yağ ister
Kadelden kaymak ister
Un torbasından un ister
Kintamandan tuz ister
Allah’tan kırmızı güneş ister.”
“Ablik-bublik ne istersin?
Bir kaşık yağ isterim
Tekneden kaymak isterim
Verene bir koç oğlan
Vermeyene kör, topal kız
O da yansın ateşe.”
O evden de biraz un, diğerinden biraz yağ alırlar. Bu şekilde her evi dolaşarak isteklerini belirten tekerlemeleri söylerler. Bu malzemeler toplandıktan sonra etraftan ateş yakmak için çalı çırpı toplanır ve yaylanın geniş meydanında büyük bir ateş yakılır. Toplanan yağ, un ve şekerle bu ateşte “helva” pişirilir ve ritüele katılanlar tarafından yendikten sonra yayla sakinlerine dağıtılır. Sonra da gözler gökyüzüne çevrilir, güneşin kendini göstermesi beklenir. Güneşin açıp açmadığı bilinmez. Ama Anadolu’nun kaybolan bir geleneği, herhalde o güneşin biraz daha solması demektir…
Dünyalılar