Yerel seçimler, demokratik yöntemleri ilke edinen,
çevreci, korumacı ve katılımcı bir İstanbul yönetimi
beklentilerinin karşılanması için dönüm noktası olabilir.
Bu nedenle aşağıdaki sorulara
“EVET” DEMEYENE “EVET” DEMEYELİM!
İstanbul’u yönetmeye aday olanlara soruyoruz:
1. Adayı olduğunuz kentin yönetiminde gerçek anlamda söz ve sorumluluk sahibi olabilecek misiniz? Bunun için gereken anayasal ve yasal düzenlemeleri hayata geçirmek için çalışacak mısınız?
2. Yerel yönetim sorumlusu olarak, sizin yerinize siyasi otoritenin ve merkezi yönetim organlarının karar vermesini önlemek üzere gereken yönetsel ve hukuki mücadeleyi vermeye hazır mısınız?
3. Ulusal ölçekteki projelerde merkezi yönetimi yerel yönetiminizle işbirliği yapmaya ve birlikte çalışmaya ikna edebilecek misiniz ve bu temel prensibin anayasal teminata kavuşturulmasına katkı sağlayabilecek misiniz?
4. Yaşayanların şehirle ilgili her türlü karara katılımını sağlayacak mısınız ve iletişim, paylaşma, bilgiye erişim, müzakere etme, şeffaflık ve denetim mekanizmalarını çalıştıracak mısınız?
5. İstanbul Çevre Düzeni Planı’nda yer almadığı halde uygulanmakta olan tüm projelerin, yeniden ele alınmasını sağlayacak mısınız?
6. İstanbul Çevre Düzeni Planı’nın beş yılda bir, STK’ların, uzmanların ve üniversitelerin de yer aldığı katılımcı bir süreçle güncellenmesine ve alınacak kararlara uyulmasına özen gösterecek misiniz?
7. Kentsel dönüşüm ve yenileme projelerinin, halkın kararlara katılımıyla gerçekleştirilmesini, tarihi, sosyal, kültürel ve peyzaj dokusu korunarak kimsenin yerinden edilmeden uygulanmasını sağlayacak mısınız? Barınma hakkının gereği olan sosyal politikaları geliştirecek misiniz?
8. İstanbul’un bugününü ve geleceğini yakından ilgilendiren Kuzey Ormanları gibi yaşamsal varlıkların, su havzalarının ve tarım alanlarının tahrip edilmesine engel olacak mısınız?
9. Orman, kıyı, park, meydan gibi kamusal alanların piyasa mantığı ile dönüştürülmesine, özelleştirmesine ve yapılaşmaya açılmasına karşı çözümler üretecek misiniz?
10.Denizlerin doldurularak kıyıların ekolojik yapısının bozulmasını önleyecek misiniz?
11.İşlevini yitirmiş ya da askeri alanlar gibi işlev değişikliğine uğrayacak kamusal alanlara sosyal ve kültürel işlevler kazandırmaya ve bu alanları kentlilerin ortak kullanımına açmaya çalışacak mısınız?
12.Uluslararası anlaşmalarla koruma altına alınan tarihi yarımada ile, tersaneler, garlar, okullar, hastaneler, depolar, kutsal ve endüstriyel yapılar gibi şehre mal olmuş tüm tarihi değerlerin ve ortak alanların korunarak halkın kullanımına sunulmasına öncelik tanıyacak mısınız?
13.Çalışmalarınızın şeffaflık içinde sivil toplum tarafından izlenmesine imkan tanıyacak mısınız?
“EVET” DEMEYENE BİZ DE “EVET” DEMİYORUZ!
İSTANBUL HEPİMİZİN!
ÖNERİLERİMİZ
1. Kentlilerin sosyal yaşam, kültür-sanat ve ortak alanlar konusunda önereceği projeleri destekleyen, yerel ve uluslararası deneyimlerin paylaşımını sağlayacak bir iletişim ortamı oluşturan, çeşitli yöntemlerle yaratıcılığı teşvik eden belediye fonlarıyla desteklenen bağımsız yapılar kurulması.
2. Kentle ilgili karar alma süreçlerinde, katılım mekanizmalarının düzenlenmesi, ‘askıya çıkarma’ işlemlerinin gerçek bilgilendirme ve müzakere süreci olarak işletilmesi, katılım sonuçlarının kararlara yansıtılması, imar planı değişikliklerinin, mahalle düzeyinde temsilcilerle yapılandırılacak kent konseylerinin katılımıyla karara bağlanması.
3. Kültürel ve doğal mirası etkileyen her türlü yatırımın stratejik çevresel ve sosyal etki değerlendirmesinin, bağımsız uzmanlık desteğiyle kamuoyuyla paylaşılması ve sonuçlarının uygulanması.
4. Kamu mülklerinin özelleştirilmeksizin kamusal hizmet alanları haline getirilmesi ve kültür-sanat kaynağı olarak değerlendirilmesi.
5. Afet riskine karşı kentlilerin sürekli olarak eğitilip, bilinçlendirilmesi, afete bağlı risklerin en aza indirilmesine yönelik acil eylem planları oluşturulması, düzenli kontrol ve denetimlerin sağlanması.
TEKRARLIYORUZ…
SORULARIMIZA VE ÖNERİLERİMİZE
“EVET” DEMEYENE “EVET” DEMEYECEĞİZ!
ÇÜNKÜ:
İstanbul, doğası, tarihi, sosyo-kültürel yapısı ve tüm değerleriyle insanlığa adanmış büyük bir armağandır. İstanbul’u hem bugün yaşayanlar hem de gelecek kuşaklar için korumak önceliğimiz olmalıdır. İstanbul ancak kentleşme ve gelişme dinamikleri iyi yönetildiği takdirde sağlıklı ve üretken bir çevreye, korunan doğal, kültürel ve tarihi değerlere, çokkültürlülüğü ve çeşitliliği besleyen zengin bir kent ortamına ve yükselen yaşam standartlarına sahip, örnek bir kent olur.
Taksim Dayanışması