Avrupa Birliğinene uyum çerçevesinde 5 yıl önce Tohum Yasasıyla başlayan süreç, bu yıl içeresinde çıkartılan ‘Büyük Şehir Yasası’ ve Başbakanlığın imzalayıp Bakanlar kuruluna sunduğu ve Bakanlar Kurulunun onaylayıp Meclis Başkanına gönderdiği Toprak koruma ve arazi kullanımı hakkındaki yasa değişikliği ile noktalanmak isteniyor. (mevzuatı aşağıdaki ekte okuyabilirsiniz)
Köylü nüfusunu %7 ye çekmeyi ve sanayi tarımının önünü açmayı hedefleyen bu uygulamaların en acımasızı da son yasa taslağı. Bu taslakla köylüye son vuruş yapılıyor ve ‘ya büyü, ya yok ol ‘ deniyor.
Türkiye’deki çok parçalı toprak yapısı ve mevcut miras hukukunun toprağı bölücü özellikleri sürülerek tarımda verimliliği arttırmak adına bütün topraklar sanayi tarımına açılmak isteniyor.
Tarımsal topraklar 3 sınıfa ayrılıyor. Buna göre 3-5 ve 20 dönümden az tarlalar ortadan kaldırılıyor ve bu bütünlük sağlandıktan sonra bu tarlalar bölünmez mülk olarak tarif ediliyor ve birden fazla mirasçının olduğu durumlarda bu tarlalar sadece bir mirasçıya kalıyor. Bu mirasçının kim olacağını ise mahkemeler karar verecek. Toprak bütünlüğü korunarak tarımsal verim ve kazanç arttırılıp tarımsal alanda refahı yükseltmeyi amaçlayan yasa ilk bakıldığında çok masum ve iyi niyetli görünüyor. Ama bu yasa pratik olarak uygulamaya konulduğunda, nüfusun %30 una yakınını oluşturan köylüleri perişan edici özelliktedir.
1957 yılında tapulandırılan toprakların arasında 1-2-3-4 dönümlük müstakil tapular da mevcut. Bu tarlalarda bağ bahçe yetiştirmiş, bir kıyısında da kendi ihtiyaçlarını giderecek ürünler yetiştiren ve geçimini sağlayan yüz binlerce çiftçi var Türkiye’de. Doğayla barışık, çevreyi gözeten, kendini yenileyen, herhangi bir enerji tüketmeden, temiz tarım teknikleriyle ve yerli çeşitlerimizi kullanarak üretim yapan bu kesime ‘sen bu koşullarda verimli tarım yapamıyorsun, al paranı bu toprakları terk et (zorunlu toprak satışı) bu toprakları birleştirip büyük çaplı makinalı tarım yapacağız’ deniyor. Peki bu topraklarını kaybeden köylüler ne yapacak? Satıştan alacakları üç beş kuruş para onları ne kadar idare edecek?
Sistem nasıl işleyecek
Mirasçılara vefatın ardından kendi aralarında anlaşmaya varabilmeleri için 1 yıllık süre tanınıyor. Anlaşmaya varılamaması durumunda işletmenin kullanıcısını mahkeme belirleyecek. Mirasçılardan istekli olmaması halinde işletmenin tamamı satılabilecek. Arazi sahibinin vefatı halinde mirasçılar devir işlemini en geç 2 yıl içinde tamamlayacaklar. Devir işlemlerinden damga vergisi, harç ve diğer masraflar alınmayacak.
Şirket işletmeleri geliyor
Mirasçılar, arazilerin işletmesini bir kişiye verebilecekleri gibi şirket vasıtasıyla da işletebilecekler. Mirası devralanlar istekleri halinde kredi de kullanabilecekler. Düzenlemeyle, tarlalarda 20 dönüm, dikili arazilerde 5 dönüm, örtü altı tarımı yapılan arazilerde 3 dönümün altında bölünme olmayacak. Mirasçılara devri yapılan arazilerin tarım dışı kullanımlarında meydana gelebilecek değer artışları diğer hissedarlara kullanıcı tarafından eşit olarak ödenecek. Mirasçıların anlaşmazlığı halinde satış işleminde öncelik sınırdaş tarım arazisi sahibine verilecek. Kanun yürürlüğe girmeden önce açılan davalarda eski hükümler uygulanacak.
Burada söz konusu olan sadece bir toprak parçası değil bizim yaşamımızdır. Kültürümüz dayanışmaya dayalıdır ve bu topraklar üzerinde unutamayacağımız anılarımız vardır.
Hiç bir güç bizi bu köklerimizden kopartıp kentlere fırlatamaz!…Topraklarımıza yani yaşamımıza sahip çıkmak için ne gerekiyorsa onu yapmalıyız…
Ek:http://www.zmo.org.tr/mevzuat/mevzuat_detay.php?kod=203
Toplumsol
www.dunyalilar.org