“Eğer bir halkın yüzde beşi, haklı olduğuna inandığı bir dava için gönüllü olarak hapse atılmayı kabullenecek durumdaysa, hiçbir engel onları durduramaz.”
Amerika’da siyahların yurttaşlık haklarını savunan ünlü papaz Martin Luther King bu düşünceleri uğruna atıldığı hapishane hücresinde, Amerikan düşünce tarihindeki en olağanüstü belgelerden birini üretti. O sırada bir çok yerel beyaz rahip King’in uzun vadeli hedeflerine sıcak bakarken, kısa vadeli taktiklerine katılmıyorlardı. King’in önderliğinde yapılan gösterilerin “mantıksız ve zamansız” olduğunu ve “teknik açıdan ne denli barış yanlısı olursa olsun” King’in sivil itaatsizliğine karşı çıktıklarını belirten bir bildiri yayınlamışlardı.
King’in cevabı Birmingham Hapishanesinden Mektup oldu. Yazı yazacak kâğıdı olmayan King bunun üzerine hücresinde kağıt diye ne varsa, tuvalet kağıtları, gazete, paket kağıtlarını bir araya getirerek hareketini anlatan bir bir yazı yazdı ve gizlice dışarıya gönderdi.
“Bir yerde yaşanan adaletsizlik, her yerde adaleti tehdit eder. Kaçınılmaz bir birliktelik ağına yakalanmış, bir tek kaderin bir elbisesi ile bağlanmışız. Birini doğrudan etkileyen şey, dolaylı olarak herkesi etkiler.” King gerilimle ilgili olarak şöyle cevap vermiştir: “Burada büyümesi gerekli olan yapıcı, şiddet içermeyen bir gerilim söz konusudur. Irk ayrımcılığı hastalığının çilesini çekmeyenler için doğrudan yapılan bütün eylemler zamansızdır: “ ‘Bekleyin’ sözü hemen hemen hep ‘Asla’ anlamına gelmiştir. Hiç kimse başka bir insanın özgürlüğünün zamanını ayarlayamaz.”
O hücrede, King Amerika Birleşik Devletleri’nde özgürlüğün eninde sonunda, mutlaka galip geleceğine inanıyordu. “Mücadelemizin sonucu konusunda hiçbir korkum yok. Özgürlük hedefimize ulaşacağız çünkü Amerika’nın hedefi özgürlüktür. Bizim kaderimiz Amerika’nın kaderine bağlanmıştır. Ülkemizin kutsal mirası ile Tanrı’nın sonsuz iradesi yankılanan isteklerimizde vücut bulmuştur. Bir gün gelecek, o gün Güney gerçek kahramanlarının kimler olduğunu anlayacaktır.”
Martin Luther King daha sonra hapishaneden çıkar ve sivil haklar hareketine öncülük eder. Ve Ağustos 1965’te siyahlara oy hakkı veren yasa kabul edilir. Ancak Amerika’nın bir çok eyaletinde iktisadi ayrımcılık devam etmektedir.Irkçı güneyden kaçmış olan siyahlar, kuzeyde işsizlik ve yoksullukla boğuşmaktadır. Siyah genç Amerikalılar nefret içindedir ve King’in şiddetsizlik söylemleri onlara kötü gelmektedir. Onların gözünde King beyaz iktidarın müttefikidir. Chicago’da siyahi kardeşlerinin yuhalamaları karşısında “Geçmişlerinde molotof kokteyli olan, atom bombası olan, siyahları linç etme geleneği olan baskıcılarımıza bizlerinde benzemesini isteyenler var. Ama ben şiddetten bıktım. Vietnam Savaşından bıktım.”der.
Ama King sorumluluklarının bilincindeydi. Yoksulluğa karşı mücadele komisyonunda kişi başına 53 dolar düşerken, Vietnam savaşı için 1967 yılında harcamaları 332 000 dolara yaklaşan Amerika bütçesini sert bir şekilde eleştirmekteydi. Yaptığı “Vicdani Red” çağrısı nedeniyle başta FBI olmak üzere hükümetin bir numaralı düşmanı haline gelmişti. Hükümet onun aleyhine, “Komünist, siyahlar ve ulusal güvenlik konusunda bu ülkenin geleceği için en tehlikeli siyah” propogandası ile bir dizi kampanya başlatmıştı. King’in buna cevabı ise, 1968 baharında deri rengine bakmadan tüm yoksulları çağırdığı Washington Yürüyüşü oldu.
3 Nisan 1968’de Memphis’teki çöpçülerin grevini desteklemeye giderken kimliği asla saptanamayacak olan bir nişancı tarafından vurularak öldürüldü Luther King.
Bugün mezar taşında “Nihayet özgür” yazısı bulunan Luther King’in mücadelesi, daha sonraki yıllarda Amerikalı siyahlara haklarını tanıyan bir sivil itaatsızlık örneği olarak tarihe kazındı.
Derleyen: Sibel Çağlar