Güncel

Müslümanların kolayca kötülük yapmalarının nedeni

Son zamanlarda insanlarda bir şaşkınlık var: kendini Müslüman diye tanıtan insanlar çok kolay yalan söylüyor, çalıyor, öldürüyor, tecavüz ediyor, sahtekarlık yapıyor. Peki ama bunlar İslam dini gereği günahken nasıl oluyor da gerçekleşiyor?

Tam da bu noktada bir hileden bahsetmek lazım: Isaac Asimov’un bir romanında robotların insan öldürmesi imkansızken 3 robot, kuralı aşmanın yolunu bulurlar: insan tanımını değiştirirler. Robotlara sadece belli bir aksanla konuşanlar “insan”dır derler. Böylece robotun insan öldürmesi imkansızken, insan tanımının değiştirilmesiyle bu mümkün kılınır.

Müslümanlar için şuan böyle bir hile söz konusu: Ortalıkta gördüğümüz çalan, öldüren, yalan söyleyen, tecavüz eden kişiler günah işlediklerini düşünmüyorlar, zira “Müslüman olmayana” her şeyi yapmak serbesttir, günah sayılmaz.

 

Şöyle bir mantıkla hareket ediyorlar: “Karşımdaki kişi Müslüman değil, Müslüman olmayan insan sayılmaz, o halde ona yapacaklarım günah değildir.”

Bu duruma yıllar önce şöyle bir olayda rastlamıştım: dindar olarak tanınan bir iş adamı, iş yaptığı birine benim yanımda yalan söyledi ve sahtekarlık yaptı. Küçük bir konuydu. Müşteri gidince “yalan söylemen ve onu kazıklaman günah değil mi?” diye sordum. Cevap şuydu: “o Müslüman değil, o nedenle günah sayılmaz.”Giden müşterisi de sorsan kendine Müslüman derdi ama o iş adamı için “Müslümanım demek” Müslüman olmaya yetmiyordu. Kendinizin Müslüman olması yetmez, bu sefer araya tarikatlar giriyor. Artık kendi tarikatından olmayanlar bile Müslüman kabul edilmiyor. Kendinize Müslüman diyorsunuz ama başınız açık, kuran okumuyorsunuz, namazı arada sırada kılıyorsunuz. Bu Müslümanlık sayılmıyor onlara göre.Bu açıdan zaten ateistler insan bile değil.

Dikkat ederseniz AKP-Cemaat savaşında bu kavramları görebilirsiniz “Müslüman Müslümana böyle bir şey yapar mı?” diyor adam. İnsan insana böyle bir şey yapar mı demiyor.

Bu mentaliteye ek olarak:

– darü’l harp

– takiye kavramları var.

Darü’l harp sayılan bir ülkeye şeriat getirmek için “her şeyi” yapabilir: Kendisinin Müslüman görmediklerinden çalar, kandırır, öldürür. Siyaseten onu daha güçlendirecekse bunların hepsini yapabilir.

Kişi ülkeyi şeriata götürüyor ama yolsuzluk ve hırsızlık yapıyorsa, bu günah değildir: Müslüman olmayanlardan, onlara göre zaten insan bile olmayanlardan çalıyordur.

Bir tür Robin Hood mantığı yani: ama burada zenginlerden değil, Müslüman olmayanlardan, insan olmayan aşağılık yaratıklardan çalıyordur. Çalıp da zenginleşen Müslüman olduktan sonra sorun yok, dava için, cihat için her şey mübah.

Bu açıdan güçlü bir hiyerarşi vardır kafalarında:

– seyidler (yani peygamber soyundan gelenler), halife, şeyhler, hocalar

– kendi tarikatları içindeki hiyerarşi

– başka tarikatlar

– Müslüman olmayanlar, hayvanlar, ateistler

Bu yazdıklarım elbette bütün Müslümanlar için geçerli değil ama siyasal İslam, Türkiye gibi laik olduğu için darü’l harp görülen bir ülke için “pratikte” de gördüğünüz gibi geçerli uygulamadır.

İşte nasıl oluyor da bu kadar yalan söylüyorlar, kul hakkı, yetimin hakkını nasıl yiyorlar, çalıyorlar diye düşünüyorsanız cevabı bir de bu pencereden bakarak bulmaya çalışın.

Siyasal İslam makyavelizmi budur: mesela İslam’da en büyük günah kendini öldürmektir ama intihar bombacıları nasıl var oluyor öyleyse? Bir Müslümanı intihar bombacısı olmaya nasıl ikna ediyorlar?

Bunu anlamak için AKP’nin de çok yakın olduğu Müslüman kardeşlerin teorisyenlerini incelemek gerekiyor.

Bakınız:Hasan El-Benna –  Seyyid Kutub

Seyyid Kutub’un kardeşinin oğlu Usame Kutub, Bilal Erdoğan ve Yasin El Kadı ile çok anıldı, ortaya çıkan kasetlerin başrol oyuncularından ve bu ikilinin iş ortaklarından biri.

Seyyid Kutub’un yazdıkları okunursa sanırım başbakanın neyin peşinde olduğu ve ruh hali biraz daha anlaşılabilir.

Bu yazı ekşi sözlük web sitesinden alıntılanmıştır

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu