Çevre

Nasıl Ekolojik Gezgin Olunur?

Gezmek güzel şey. Yeni yerler görmek, apayrı kültürleri ye­rinde keşfetmek,  maceraya atılmak. Peki, tüm bunları yaparken bir de parçası olduğumuz doğanın  gözünden bakalım olaylara. Acaba bu hareketlilik dünyaya yarıyor mu,  yoksa zarar mı veriyor?

Gezmenin temelinde yer değiştirme var. Öyleyse ilk ele almamız gere­ken konu bu yer değiştirmeyi ne şartlarla yapacağımız. Toplu taşıma kullanımının herkesin bildiği fayda­larına farklı bir açıdan yaklaşalım. Olay sadece egzozlardan çıkan ve küresel ısınmayı daha da artıran zararlı gazlar değil. Aynı zamanda kullandığımız kişisel arabaların üre­tim aşamasında tedarikçilerin ve araba fabrikalarının çevreye verdiği zarardan tutun da, her aracın tek başına tükettiği fosil yakıtların ye­raltından çıkarılmasına; kısıtlı olan bu kaynakların tüketimi sebebiyle dünyada oluşan güç dengesizlikle­rine kadar daha birçok konu var. Toplu taşıma araçları yerine kendi arabamızla seyahat edeceğimiz her seferde bunları düşünerek ve kulla­nımımızı tamamen sıfırlamasak bile azaltabilirsek, bu çok büyük bir ka­zanç olacaktır.

Diğer tarafta çok daha uç seviyeler­de yakıt tüketimi olan uçaklar var. Her ne kadar havayolu firmaları çev­reci olduklarını, uçtukları her bin­lerce kilometreye karşılık çevrenin korunması için bağışlar yaptıklarını ve hatta bazen bu miktarları uçak biletlerine gönüllü veya zorunlu olarak yansıtıklarını belirtmelerine rağmen, havayolu taşımacılığının ne yazık ki çevreci açıdan elle tutulur bir yanı yoktur. İkisinin ortası her zaman var. Mümkün olduğunca uçak yeri­ne tren, gemi ya da en azından oto­büs gibi seçenekleri tercih etmek, hem doğaya biraz daha rahat nefes aldıracak hem de size.

Otostop, araç pay­laşımı gibi uygulamalar ekonomik olduğu kadar çevre dostudur. Böylelikle seyahatlerimiz için gerekli yer değiştirmeyi halihazırda hareket etmekte olan araçları kullanarak yapmak mümkün. Bunun yanında yürümek ve bisiklet kullanımı gibi çok belirgin bir yolculuk seçeneğidir mümkün olabilen durumlarda…

Peki “Nasıl ekolojik gezgin/turist olunur?” .

Ekolojik gezgin kavramıy­la kastettiğimiz, normal yaşamında çevreye duyarlılığı, doğaya saygıyı benimsemiş insanın gezilerinde de bunu uyguluyor olmasından başka bir şey değil. Yoksa günlük yaşa­mında aşırı tüketim alışkanlıkları olan, ‘yeşil’ kavramının sadece bir renkten ibaret olduğunu düşünen bir kişinin, seyahate çıktığında du­yarlı olmasını çok da bekleyemeyiz. Ancak diğer taraftan, çevreci yakla­şımlarını evinde bırakıp, tatile çıktı­ğında bambaşka bir kişiliğe bürün­mekte de bir problem var.

Seyahati bambaşka bir olgu gibi al­gılamamak lazım. Bir anlamda nor­mal yaşamına farklı bir coğrafyada devam etmek var işin içinde. Evin­de mahallenin pazarına giden kişi gittiği yerde yine pazarları bulup yerel halkı da maddi anlamda des­tekleyebilir. Alışverişlerde mümkün olduğunca o yöreye ait yiyecekler seçilerek hem tazeliğin tadını çıka­rıp hem de aksi takdirde yüzlerce kilometre öteden gelecek ürünlerin çevreye vereceği zarar minimum in­dirilmiş olur.

Kitlesel turizm olarak tanımlanabi­lecek çok yıldızlı otellerde her şey dahil konaklamalar, büyük tur fir­maları tarafından çok sayıda insanın dahil edildiği paket turlar gibi uygu­lamalar; bazı istisnalar hariç kesin­likle çevreci yaklaşımdan çok uzak­lar. Açık büfe sistemlerdeki yiyecek israfından tutun da dev işletmelerin harcadığı enerji miktarlarına kadar aşırı ve gereksiz bir tüketim söz konusu. Üstelik büyük firmaların veya kişilerin tekelindeki bu sistem­ler yerel ekonomilere çok az fayda sağladığı gibi, birçok anlamda onla­rı baltalıyor da. Böylelikle rekabet şansı kalmayan küçük esnaf veya işletmeciler birer birer ortadan kay­bolmaya mahkûm ediliyor. Bunların alternatifi olarak konaklama anla­mında bütçenize ve tercihinize göre butik oteller veya pansiyonlar tercih edilebilir. Bu tarz işletmelerde sami­mi bir hava yaşayacağınız gibi aynı zamanda yerel lezzetleri tatma şansı da elde edersiniz. Harcadığınız para da dolaylı yollara girmeden direkt o küçük işletmenin sahibine ulaşacak­tır. Bu da yöresel yatırımların önü­nün açılmasına yardım eder. Yine aynı şekilde her türlü alışverişte zincir büyük alışveriş merkezleri ye­rine mümkün olduğunca köşebaşın­daki bakkalı, köyde kendi ürettiği el işi ürünleri satan teyzeleri, amcaları tercih etmek yine yerel kültürlerin kaybolmaması ve bundan direkt fayda sağlayabildiği sürece orada yaşayan insanların desteklenmesi anlamına gelecektir.

Yerel Rehberler Bulun!

Doğayla iç içe olmayı daha çok se­venler için alternatifler arasında ta­bii ki kampçılık, doğa yürüyüşleri, ağaç ev, bungalovlarda konaklama, eko-köyler gibi türlü seçenekler var. Bu tarz bir yere gittiğinizde hem halihazırda şehir yaşamında yüklen­diğiniz negatif enerjiden arınacak, hem de sevdiklerinizle huzur içinde vakit geçirmiş olacaksınız. Örneğin küçük bir çocuğunuz varsa doğaya alışması, bu ilgi ve farkındalığın er­ken yaşta oluşması için bundan gü­zel seçenek olamaz. Yine konuyla bağlantılı olarak gittiğiniz, özellikle zorlu bölgelerde yerel rehberlerden destek almanız hem bölgeyi daha iyi anlamanızı sağlar, hem de halkı böl­gesini koruma ve tanıtma anlamın­da teşvik eder.

Klasik anlamda alışkın olduğumuz deniz-kum-güneş tatil ekseninden farklılaşan alışkanlıklar dünyada ve ülkemizde yavaş yavaş yaygınlaşı­yor. Ekoturizm genel başlığı altında insanlar ve turizmciler farklı alan­lara yavaş yavaş yöneliyor. Çevreye daha duyarlı, doğal güzellikleri ve yerel halkı tanımayı ön planda tu­tan, gidilen yere olumsuz etkileri en düşük seviyede tutmayı hedefleyen bu girişimler her geçen gün artı­yor. Burada önemli olan çevresel farkındalığı taşımak ve bunu diğer insanlarla da paylaşabilmek.

Sadece İnsanlara Değil, Tüm Canlılara Saygı

Bağımsız, sorumlu ve sırt çantalı seyahat olarak tanımlayabileceği­miz seyahat yapan kişilerin birço­ğu, öyle veya böyle, ekolojik gez­gin olarak tanımlanabilir esasen. Çünkü bu gezginler öncelikle içine sığmak zorunda oldukları bir sırt çantası ile ister istemez gereksiz tüketimden uzak duruyorlar. Daha ekonomik de olduğu için toplu taşıma yöntemlerini tercih ediyor ve böylelikle yerel halkla daha da çok etkileşimde bulunmuş oluyor­lar. İçinde bulunulan ve tanışılan insanlardan etkilenmeyle de bir­likte bu algı her geçen gün daha da gelişiyor.

Coğrafyalar canlılarıyla bir bütün. Bunun içine, insanlar olduğu kadar, nedense sık sık unutulan her türlü hayvan ve bitkiler de dahil. Kitlesel ve bilinçsiz turizmin biyoçeşitliliğin zarar görmesi, toprak kayıpları, do­ğal kaynakların hızla ve aşırı tüke­tilmesi, tükenmekte olan canlıların tehlike yaşaması, yabancı yaşam şeklinin yerel kültürleri etkileme­si ve değiştirmesi gibi çok sayıda olumsuz etkisinden bahsedilebilir. Yeşil/ekolojik bir gezginden bek­lenen davranış ise tam da bunların tersi oluyor. Doğal yaşama sevgili, bulunduğu coğrafyanın koşullarına ve gerekliliklerine duyarlı, yerel hal­kın gelenek ve göreneklerine saygılı ve onların korunmasını destekleyici olmak ilk akla gelenler.

En başta unutulmaması gereken konu şu ki, biz gittiğimiz yerde mi­safiriz ve hiçbir canlının yaşam ala­nına zarar vermeye hakkımız yok. Seyahatlerimizde bu düşünceleri sık sık hatırladığımız sürece hem kendimiz hem de bize ev sahipliği yapan gezegenimiz rahat bir nefes alacak.

Engin Kaban

Nasıl Ekolojik Gezgin Olunur?; https://ekoiq.com/2012/06/14/nasil-ekolojik-gezgin-olunur/

Dünyalılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu