Sıcakların gelmesi ile beraber özellikle denize kıyısı olan illerde yaşayanlar bu avantajı kullanmak için en azından kendilerini deniz kıyısına atarlar tatil günlerinde. Ancak orada da onlara bekleyen bir sürpriz çıkar karşılarına çoğu zaman. Çünkü sahiller işgal halindedir, bırak denize girmeyi bir çoğunun kumuna bile ayak basmanız mümkün değildir.
Oysa ki sözde kanunda sahiller halka açılmıştır. Tesis kuracak olanlara yasa 50 metre sınırı vermiştir. Demiştir ki kuracağınız tesis denizden 50 metre uzakta olacaktır. Kalan bu 50 metre kamu malıdır. Bu alanı halk ücretsiz olarak kullanabilecek
Sahillerimize baktığımızda birçok kuruluş, oteller, tatil köyleri vs. tarafından işgali yaşayarak öğreniriz. Yasanın belirtiği 50 metre bandında denize girmek için gittiğinizde karşınıza kendini görevli sanan insanlar çıkar. Size “yasak” derler. Neyin yasak olduğunu belki anlamazsınız. Uyarı gelir bu kumsal bizim otelin, sitenin önüdür, burası bize aittir. Burada denize giremezsiniz. Eğer 50 metre yasasını bilmiyorsanız dediğini dinleyerek başka bir yer aramaya başlarsınız. Yok sahilin 50 metresinin kamunun yani halkın olduğunu biliyorsanız doğal olarak itiraz edersiniz. Oradaki yetkili sizin yapınıza göre tavır alır. Sizi güçsüz görürse “yasak kardeşim “der baskı uygular. Sizin güçlü olduğunuzu düşündüğünde bu sahilin otelleri veya siteleri tarafından kiralandığını söyler.
Biz yasayı araştırdığımız
Bu işgaller karşısında vatandaş ne yapmalıdır? Diye baktığımızda vatandaş hakkını aramalıdır yanıtı vardır. Bizler yasanın bize verdiği kullanım hakkını sonuna kadar kullanabilmeli
Kamu malı öncelikle kamu için kullandırılmal
Kumsalları kullanma durumunu diğer ülkelerle kıyasladığımız
Sahillerimizin halka açılması için her bireyin vatandaşlık hakkını kullanması dileğiyle.
İ.Hakkı Zırh
www.dunyalilar.org