Serdar Ortaç’ın elinde bir zaman makinesi olsaydı, şüphesiz yapacağı tek şey Ahmet Kaya’nın ödül aldığı 1999 senesine gitmek olurdu. O gün yaptıklarını asla yapmaz ve yıllardır çektiği bu ıstıraptan kurtulurdu.
Serdar Ortaç, 1999 yılında yapılan Magazin Gazetecileri Derneği’nin ödül gecesinde, o an orada bulunan kişi ya da kişilerin milliyetçilik duygularının kurbanı seçilmiş ve Ahmet Kaya’nın ödül alırken söylediği sözler üzerine sahnede, ona nispet yaparcasına, salondakilere “10.yıl marşı”nı söyletmişti. Serdar Ortaç hareketinin karşılığını alkışlarla ve ulusalcı kesimin kendini kahraman olarak görmesiyle aldı. Fakat zaman geçtikçe o kahramanlık da unutuldu, iyi günde onu sahneye atanlar da.
Herkes ortadan kaybolunca, malum gecenin tek suçlusu ve günah keçisi de Serdar Ortaç oluverdi. Ahmet Kaya’yı görünce “Ne Mutlu Türküm” diyene, diyenlerden Serdar Ortaç’ı görünce, “Ahmet Kaya sloganları atan” bir topluma dönüşmüştük. Bu kadarla da sınırlı değil tabii. Serdar Ortaç, konser verdiği birçok yerde sözlü hakarete uğradı, Ahmet Kaya posterlerine maruz kaldı ve hatta çatal bıçak da fırlatıldı kendisine. Fiziki şiddet için yanıp tutuşanları saymıyorum bile. Kısacası Serdar Ortaç, toplumun büyük kesiminin lincine uğradı.
Benim ise halen anlamadığım bir durum var. Serdar Ortaç yıllardır, Ahmet Kaya meselesi ne zaman açılsa özür diliyor, kendine kızıyor, kendine hakaretler ediyor. Hatta geçen sene popstar yarışmasında jüri üyesi iken,” Kürtleri yıllarca yok saydık, umarım burada bir yarışmacı Kürtçe şarkı söyler ve başta ben olmak üzere yaptıklarımızdan pişman oluruz” dedi. Geçen aylarda bu konu yine açıldığında, bir programa çıkıp hata yaptığını, utandığını dile getirerek, Ahmet Kaya’dan bir şarkı söyledi bildiği kadarıyla.
Bunları Serdar Ortaç’ı savunmak için yazmıyorum kesinlikle. Ortada büyük bir haksızlık ve acımasızlık olduğunu düşündüğüm için yazıyorum. Neden mi? O gün orada Serdar’ı ayakta alkışlayan Mahsun Kırmızıgül Kürtler üzerinden o kadar prim yapıp filmler, diziler çekerken onu izlemediniz mi? Kaldı ki Mahsun, Serdar Ortaç gibi bir kere bile özür dilemedi.
Dilediyse de ben görmedim. Reha Muhtar’ı hiç eleştirdiniz mi? Ertuğrul Özkük’ü o gece için yazdığı köşe yazısı için hiç eleştirdiniz mi? Ebru Gündeş’i bile Reza Zarrab olayı patlak verince Ahmet Kaya’nın ahı tuttu dediniz ama öncesi yok. Tabii bu eleştiri anlayışı hakaret veya fiziki saldırı değil, boykot olabilir mesela.
Meseleye gelirsek; Serdar Ortaç, geçenlerde evlendi ve MS hastalığına yakalandığını öğrendi. Artık yıllardır edilen beddualar mı tuttu o bilinmez ama Serdar’ın hasta olduğunu öğrenenler,”tez zamanda ölürsün umarım. Acı çeke çeke geber. Ahmet Kaya’nın ahı tuttu” diyerek, yine nefret kustu. Yahu adam ölünce elinize ne geçecek?
Gülten Kaya meseleyi kapattı ve eminim Ahmet Kaya da olsa bu denli uzamasını istemezdi. Hatta CB adayı Selehattin Demirtaş da Serdar Ortaç için,” en samimi ve en masum” diyerek görüşünü söylemişti. Az vicdanlı olun. Ahmet Kaya’yı kötüleyen gazeteleri eleştirin, diğer kişileri eleştirin.
Hatanın büyüğü-küçüğü yoktur. Hata hatadır. Önemli olan bundan ders çıkarabilmek. Sizler de artık kininizden arının, lütfen!
Azad Zengin, @ZenginAzad
Not: Bu yazı yazarın Radikal Blog web sayfasında da yayınlanmıştır.