Güncel

Sevişmek politik bir eylemdir

Sevişmek politik bir eylemdir. O nedenle zamana ve mekâna hapsedilip yasaklanmıştır. Nasıl ve nerede yapılabileceğine dair açık ve zımni sıkı kurallar vardır.sevişmek politik bir eylemdir

En makbul sevişme, devlet izniyle ve onun belirlediği bir odada, yatak odasında yapılandır. Hayata kök salan hiçbir sevişme devlet katında makbul değildir. Zaten devletin arzulanabilir kıldığının dışındaki hiçbir şey makbul değildir. Arzuların kontrolü devletin elindedir. Devlet koskoca ordusu ve polisiyle tam da bunun için vardır. Nerede sevişeceğinizden ne konuşabileceğinize dair her şey kontrol altındadır. Arzularla oynamak ve onları belirlemek iktidarın varlık nedenidir. İktidar yasaklarken bile arzu’yu kışkırtır ve onu örgütleyerek yayar.

Colebrook’a kulak verelim: “Arzu sahip olmadığımız şeyin arzulanmasından başlamaz. Arzunun çıkış noktası bağlantıdır; hayat kendisini devam ettirmeye çalışır ve bunu da diğer arzularla bağlantı kurarak yapar. Bu bağlantılar ve üretimler sonunda toplumsal bütünleri biçimlendirir; bedenler güçlerini artırmak için başka bedenlerle bağlantı kurduğunda nihayetinde toplumları biçimlendirir. Bu nedenle iktidar arzunun bastırılması değil, arzunun yayılmasıdır”.

Bu arzu nasıl şekillendirilmekte ve nasıl ortaya çıkmaktadır? Örneğin bugün en büyük meselemiz hırsızlığa, yolsuzluğa ve katliamlara rağmen halkın nasıl AKP’ye oy verebildiğidir. Bunun için söylenen, kabaca, bu meselelerin halka yeterince anlatılamamış oluşudur. Kısacası halk yeterince “aydınlanmadığı” için AKP’ye oy vermektedir. Aslında bu bakış açısı yeni değil. Sol’un faşizm teorisyenleri de ilk dönemlerinde bu bakış açısıyla yaklaşmışlardı meseleye. Faşizm halktan gerçekleri saklıyor, yalan söylüyor ve halkın geniş kesiminin desteğini alıyordu. Bu kuşkusuz doğru ama tek gerçeklik değil. Geçen yüzyılın faşizmle kavrulan yıllarında başta Reich olmak üzere birçok düşünürün faşizm ve onun kitlelerle olan bütünleşmesi üzerine yazdıkları başka bir yaklaşımı gün yüzüne çıkarıyordu. Onlara göre faşizm çırılçıplak haliyle, ne yapıyorsa halkın gözlerinin önünde yapıyor ve halk böyle yapıldığı halde faşizmi sahipleniyordu. Günümüze gelecek olursak, halkın önemli bir kesimi, hırsızlığı da, yolsuzluğu da, katliamları da görüyor ve AKP’ye desteği bunlara rağmen değil tam da bunları onaylayarak veriyor. Peki neden?

Bu noktada sol’un o büyüsü bozulmaya başlayan “her şeye kadir halk” kavramından uzaklaşmak gerekiyor. “Aydınlatılması gereken” bir halk ve buna dayanan siyasetin sonu çoktan geldi bana göre. Ben bu çabaları değerli bulmakla birlikte yetersiz görüyorum. Halk yalnızca arzu ettiğine destek veriyor. Birileri için “kandırılıyor” sayılsa bile, onlar, “arzu” politikalarının elindedir. Onları kazanmak istiyorsanız sadece gerçekleri anlatmaya değil, arzuladıklarını değiştirmeye ya da yönlendirmeye çalışmak zorundasınızdır. Faşizmin ayak seslerinin kesilmesinin tek yolu bu. Bunun adı “arzu politikası”. Kavramı ben bulmadım. Adını da ben koymadım. Bu terimin ardında yüklü bir külliyat var. Büyük ve önemli tartışmaların sonunda varılmış bir kavram. Ancak solla buluşması şimdilik biraz zayıf.

Peki ne yapmak gerekiyor? Sanırım alternatif bir arzu politikası oluşturmak başarının ilk şartı. AKP bu yolla güçlü lider kültü ve savaş yanlısı politikaları bile “arzulanan” hale getirebildi. Konu derin biliyorum. Ancak buradan bir tartışma açmak “iktidarı” anlayabilmek için elzem. Kürt hareketi bu sınırda dolaşıyor. CHP’deyse bazı isimlerle bu sınıra doğru adım atılabilir. Faşizan partiler zaten ürettikleri arzu politikalarıyla ayaktalar. Buna solun da özgürlükçü bir anlayışla ihtiyacı var. Çünkü devrim “bize dayatılan senaryoyu yırtıp atmaktır”. “Bir tüfek yerine bir paket iskambil kağıdı sallayan asker” devrimcidir. Sokakta sevişen çift devrimcidir. Bir gün namaz vakti minareye çıkıp “Cahildim dünyanın rengine kandım” diye bağıracak o müezzin hem romantik hem devrimcidir. Ama bu sıkıcı dünyada tarihi yazanlar da onlardır. Onlar “farklı bir öykünün senaryosu için” bedenini ölümle tanıştırmaya ve ölümle sevişmeye karar kılmıştır.

Sevişmek yalnızca iki bedenin kavuşması değildir. Bir ekmek kuyruğuyla, bir kelimeyle, bir aşkla, bir telefon konuşmasıyla, bir ağaçla hayatı bir kılmaktır. Hayatla sevişebilmektir. Sevişmek politik bir eylemdir. Ve hayatı anlamlandırırken artık en çok ihtiyacımız olan şeydir.

Ali Murat İrat

Dünyalılar

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu