Güncel

Soma: Hakikat ve Maslahat

Kapitalist İslamcı zihniyet aslında şöyle işliyor: Milletimizin başı sağ olsun, Soma’da hayatını kaybeden işçilerimize Allah’tan rahmet dileriz, kalan sağları da sömürmeye devam ederiz! Merak etmeyin, Allah onlara rahmet edecek zaten…

kömür -soma

Peşinen söyleyeyim, Batı medyasında yazılıp çizilenleri aynen tekrarlayan, Başbakan’ın bu dünyadan göçüp gitmiş annesine galiz küfürler eden, asparagas haberlere teveccüh gösteren, manipülasyona kalkışan, başka olaylara, başka coğrafyalara ait fotoğrafları Soma’ya aitmiş gibi gösteren muhalefete hiçbir şekilde itibar etmem.

Ayrıca tefeci reklamlarında boy gösterip dolarları cebe indiren Yılmaz Erdoğan ve Cem Yılmaz başta olmak üzere para ve lüks içinde yüzen bilumum zenginlerin, ünlülerin, sosyete mensuplarının gözyaşı dökmelerini, “kömür karası”, “pahalı çizmeler” vs. edebiyatı yapmalarını da son derece riyakârca bir yaklaşım olarak görürüm. Muhalefetin tutarlı hareket ederek doğru dürüst adamların eleştirilerine yer vermesi gerekiyor, muhalefet edeceğiz diye böyle gırtlağına kadar boka batmış kimseleri önümüze getirmemeliler.

İfrat ve tefrit içeren yaklaşımlar da doğru değil. Başbakan giderse -ki söz konusu değil- ülke kurtulmayacağı gibi batmayacak da. Eğer birilerinin karşılıklı propaganda ettikleri gibi kurtulmak ya da batmak tek bir kişiye bağlı ise ülke zaten hapı yutmuş demektir.

Şimdi, birileri “Para ne derse, makam-mevki ne derse o!” modunda. Elbette Hakikat bu değil, sorun Hakikat bu imiş gibi davranmak. Soma’da can veren emekçiler, sermayenin, kârın, kalkınmanın, büyümenin, serbest piyasanın, özelleştirmenin kurbanları. Türkiye’nin, dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girebilmesi için fabrikalarda, tersanelerde, kot taşlama atölyelerinde, madenlerde vs. daha çok insan ölecek, başka yolu yok!

Mevcut “yaşam odalarının” resimlerini basına dağıtan şirket sahibinin özrü kabahatinden büyük. Birincisi, son derece yetersiz, üstelik derme çatma yapılmış şeyler. İkincisi, 2 tane derme çatma “yaşam odası” -ki oraya 10 katı kadar lazım- çalışma alanına uzak diye sökülmüş ama şirket sahibine ve yetkililere göre kesinlikle ihmal yok! Şirket sahibine ve yetkililere bakılırsa kömür madeni çok süper bir tesis, utanmasalar “Halkımız bu tesisle gurur duymalı” diyecekler de ortam müsait değil işte.

Hakiki yaşam odalarının tanesi 250 bin dolar, Soma’daki maden işletmesine 20 tane lazım, o da 5 milyon dolar ediyor, “köleleri” için o parayı verir mi kodaman?! Bu olaydan sonra siga siga verecek o da ayrı bir konu.

Hazır yeri gelmişken, Devlet Baba, madenci yakınlarına değil de madeni işletenlere psikolojik destek sağlasa daha doğru olacak. Psikologlar, “Gel bakayım evladım, 124 dolarlık maliyeti 24 dolara indirmek için ne haltlar yedin sen, anlat hele” deyip öyle başlamalılar terapiye.

Gelelim devletlûların söylem ve pratiklerine, market girişinde protestocuya “Niye kaçıyorsun ulan İsrail dölü, gel buraya!” diye bağıran Başbakan’ın psikolojisi hepten bozulmuş, gözü kararmış, her türlü yanlışı yapabilecek bir hale gelmiş; kısacası Başbakan, devlet yönetme ehliyetini kaybetmiş durumda.

Padişahları protesto edenler dahi bu şekilde muamele görmediler, bir sürü örneği var. Devlet adamı dediğin yüzlerce insanın öldüğü yerde -ki o ortamda Başbakan’a küfür de edilmiş olabilir- başını öne eğmesini, bazı şeyleri duymazlıktan gelmesini bilecek, bilmiyorsa o koltukta oturmayacak, oturmamalı. Hemen her şeyi kişisel mesele haline getiren Başbakan, ortaya koyduğu görüntü itibariyle devlet adamından başka her şeye benziyor.

Aslında ‘Komediden Sorumlu Devlet Bakanı’ olması gereken Hüseyin Çelik’e göre Soma’daki protestocuların tamamına yakını madenci yakını falan değil “profesyonel protestocu” imiş, vatandaşa meydan dayağı atan Başbakanlık Müşaviri hakkında da tek bir fotoğrafa bakıp değerlendirme yapmamamız gerekiyormuş, market girişindeki görüntülerde yumruk falan da yokmuş, Başbakan halka külhanbeyi edasıyla diklenmemiş, aksine onlarla konuşmak istemiş, mış, miş, muş, müş. Bir çıkıp sormalı: Seni yere yatırıp iyice bir tekmelesinler, bir-iki kare de fotoğraf çeksinler, o fotoğraflara bakıp değerlendirme yapmayalım, ister misin?

Yerin yüzlerce metre altında can veren madencilere Allah’tan rahmet, ailelerine de başsağlığı dileyen Kapitalist İslamcı zihniyet aslında şöyle işliyor: Milletimizin başı sağ olsun, Soma’da hayatını kaybeden işçilerimize Allah’tan rahmet dileriz, kalan sağları da sömürmeye devam ederiz! Merak etmeyin, Allah onlara rahmet edecek zaten. Peygamber, çoluk çocuğunu geçindirmek için kazma-kürekle çalışan ve bu yüzden elleri nasır bağlamış olan adamın ellerini tutup havaya kaldırdıktan sonra şöyle diyordu: Bu eller hiçbir zaman ateş görmeyecek! Şimdi siz gidip hatim indirin, size yüklediği sorumlulukları yerine getirmediğiniz O Kitab’ı ölenlerin arkalarından bir güzel okuyun!

Bize kızan AKP destekçisi arkadaşlara da iki çift lafım var. Madalyonun iki yüzü var arkadaşlar, biri Hakikat, diğeri maslahat, bugün maslahat gereği susanlar yarın Hakikat’i ağızlarına alamayacak duruma gelecekler, kim ki Hakikat’i maslahata kurban etti, pişman oldu! Şahsen hiçbir yere göbekten bağlı değilim, bugüne kadar da bağlı olmadım, yeri geldiğinde muhalefet ederim, yeri geldiğinde oy veririm, yeri geldiğinde de eleştirip istifaya davet ederim, benim için olayların mahiyeti, tarafların bakış açıları, tutum ve davranışları önemli.

Her meselenin en az iki yönü var, herhangi bir meseleye bir yönden bakmadan önce diğerinden de bakmış olmak gerekir, aksi halde hata yaparsınız ve maksat hâsıl olmaz. Güzel soru sormuş Voltaire, “Başkalarının deneyimlerinden ders alacak kadar bilge biri var mıdır?”

Ömer Yılmaz     

Dünyalılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu