Toprağa Değen Genç Eller ‘’Liselerde Permakültür’’
Günümüzde doğayla yakınlaşma dürtüsü ve sağlıklı yaşam biçimlerine olan ilgi her geçen gün artıyor. Her ne kadar siyasilerin gölgesindeki düzen ve dolayısı ile mevcuttaki politikalar tam tersini işaret etse de uzun vadede umut edebilmek için genç nesillere olan ihtiyacımızın nedenli önemli olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Özellikle şehir yaşamında büyüyen ve sağlıksız koşullara maruz bırakılan nesillerin sorgulamadaki başarıları sayesinde insan ve doğa yakınlaşması için daha sağlam adımlar atılabilir. Şimdilerde bilinçli eğitimciler, sürdürülebilir ilkelerle yaşayan, yaşatan aktivistler, bireysel ölçekten birliktelik olgusuna yönelen, sadeleşirken zenginleşen insanlar sayesinde, ancak ve ancak topluluk olarak düşleyip yaşayabileceğimizi fark edebiliyoruz. Peki ya çocuklar ve gençler?
Geçtiğimiz günlerde sosyal medyadan duyarak katıldığım bir etkinlik ile halka açık bir alanda permakültür bahçesi yapmak isteyen öğrenciler ile tanışma fırsatı buldum. Buradan sonrasını Kerem’den dinleyeceğiz. Kerem Nakay Robert Kolej 11. sınıf öğrencisi ve okulundaki permakültür kulüpleri adına merak ettiklerimi yanıtladı.
Kerem ilk olarak cumartesi günü gerçekleşen etkinliğinizden biraz bahsedebilir misin? Beşiktaş Belediyesi ile yürüttüğünüz projede diğer destekçileriniz kimler? Projenin sürdürülebilirliğini nasıl görüyorsun?
Cumartesi günü Ulus Meyve Bahçesinde bir permakültür bahçesi oluşturduk. Bu bahçenin amacı farkındalık yaratmak ve topluluk bahçesi anlayışı oluşturmak. Dünyanın pek çok yerinde uygulanan, insanların kolektif çalışarak şehir bahçelerinde üretim yaptığı bir sistem olan topluluk bahçesi ne yazık ki Türkiye’de yeterli miktarda bilinmiyor. Okulumuzda kurduğumuz permakültür kulübü bünyesinde Beşiktaş Belediyesi ile yaptığımız görüşmeler sonucu bize yer ve malzeme sağladılar. Yazdan beri planladığımız bir projeydi. Cumartesi günü işin pratik kısmına başladık. İşin planlama aşamasını büyük ölçüde biz yaptık. Uygulama kısmında çiftliğinden gönderdiği tohumlarla ve Cumartesi aktif katılımıyla okulumuz mezunu permakültürcü Taner Aksel bize destek oldu. Kış bitkileri ekerek başladığımız bahçe için yapılması gereken çok şey var. Projenin sürdürülebilirliği için bizden sonra kulübe katılacak arkadaşların çalışmaları ve çevre halkının bahçeyi sahiplenmesi önemli.
Permakültüre olan ilgin nasıl başladı ve kulübünüz nasıl kuruldu, kaç kişisiniz, neler yapıyorsunuz?
Küçüklüğümden beri bir şeyler ekmek ilgimi çekiyordu. Şehir ortamında, balkonda ki saksılarla sınırlı kalan bu merak permakültürle tanışmamdan sonra gittikçe büyüdü. İki sene önce okulumuz çalışanları tarafından kampüste oluşturulan permakültür bahçesinden, geçen sene açılmak istenen permakültür kulübünü duyana kadar habersizdim. Yeterli kişi katılmayınca geçen sene kulüp açılmadı ancak coğrafya öğretmenimiz Ferdağ Sezer’in başlattığı permakültür projesi vardı ve ona katıldım. Aldığımız eğitimlerle permakültüre ilgim iyice arttı ve daha çok çalışmaya katıldım. Geçen sene yaptığımız çalışmaları sistematikleştirmek için bu sene permakültür kulübümüzü kurduk. Kulüpte sekiz kişiyiz ancak güçlü bir ekip olduğumuza inanıyorum. Ulus Meyve Bahçesindeki çalışmamız dışında okuldaki bahçe ile ilgilenmeye devam ediyoruz. Liselerde Permakültür adı altında bir gruba dahiliz. Bu bağlamda diğer okulların permakültür kulüpleri veya projeleri ile bağlantı halindeyiz, eğitim çalışmaları düzenliyor ve çalışmalara katılıyoruz.
Başka okullara ve permakültür ilgili yaşıtlarına önerilerin var mı?
Her okul permakültür çalışması yapabilir. Liselerde Permakültür grubunda ekecek toprağı olmayıp betonun üstüne yerleştirdikleri yüksek yataklarda üretim yapan okullar var. Öğrencilerin, öğretmenlerin ve yönetimlerin bu konunun önemini anlaması gerekiyor. Bu konuda yapılabilecek eğitim çalışmaları da permakültür çalışması yapmak isteyen okulların ilk yapması gereken etkinlikler çünkü önce bilinçlenmek ve bilgi sahibi olmak gerekiyor. Yaşıtlarıma naçizane önerim permakültür ve tarım konusunda bilinçlenmeleri ve uygulamaya geçmeleri. Türkiye ve Dünya tarımında yaşanan problemler göz önünde bulundurulduğunda üretim yapabilmek değerli bir bilgi haline geliyor. Yeterli miktarda bilince ulaştıktan sonra uygulama yapma ihtiyacı oluşuyor. Küçük büyük demeden uygulama yapmak gerekiyor çünkü küçükte olsa bir şeyleri değiştirmek çok önemli.
Sevgili Kerem ve arkadaşlarının dediği gibi Türkiye ve Dünya tarımında yaşanan problemler göz önünde bulundurulduğunda üretim yapabilmek, hele de doğal ve sağlıklı üretim tekniklerini uygulayabilmek değerli, çok değerli bir bilgi ve bilinç hali. Hele ki dünya nüfusunun yarısından fazlasının şehirlerde yaşıyor olduğunu düşünürsek, sürekli artan tüketim anlayışının içinde daha iyi bir hayat sürebilmemiz, doğal kaynakların kullanımında adil, sürdürülebilir, eşitlikçi ve kolektif bir kültüre sahip olmamıza bağlı. Ve bu gençler, çocuklar bu kültürün kökleri olacaklar.
Eda Gunel (edagnel@gmail.com)