Tabiattaki üç ana ekosistem olan su, hava ve topraktan birinde meydana gelen bir bozulma diğer ekosistemlere de yansımaktadır. Bundan dolayı tabiattaki dengenin korunması ve bunun sürekliliği için her bir ekosistemin korunmasına özen gösterilmelidir.
Üç ekosistem incelendiğinde havanın tek fazdan (gaz), suyun sıvı ve gaz olmak üzere iki fazdan, toprağın ise katı, sıvı ve gaz olmak üzere üç fazdan oluştuğu görülmektedir. En karmaşık ekosistem olan toprakta katı, sıvı ve gaz fazlar bir arada bulunduğu için; koruma ve kontrol işlemleri çok daha zordur. Bunun yanında, toprak ekosistemi dışarıdan verilen atık ve artıkları bünyesinde barındırarak kirleticilerin su ve hava ekosistemlerine geçmesini önleyebil-mektedir. Bu özelliği ile toprak, kirleticiler için adeta bir filtre görevi yapmakta ve diğer ekosistemlerin kirleticilerin zararlı etkilerinden korunmasına yardımcı olmaktadır.
Toprağa verilen atık ve artıklar özelliklerine göre farklı sürelerde ayrışmaya uğrarlar. Bunlar içerisinde en hızlı ayrışanlar organik olanlardır. Organik maddeler mikroorganiz-maların besin kaynağıdır ve toprağa ulaşmasından itibaren onlar tarafından hızla ayrıştırılarak kullanılırlar. Bu ayrışmada gözle görülmeyen mantar, bakteri, aktinomiset gibi mikroorganizmalar yanında solucanlar, kurtçuklar gibi makro canlılar da görev almaktadırlar. Makro organizmaların küçük parçalara ayırdıkları organik bileşikler, mikroorganizmalar tarafından besin olarak kullanılıp inorganik bileşiklere dönüş-türülmektedirler. Böylece atıklar yok olurken, toprak bitkilerin kullanacağı inorganik maddeler bakımından zenginleşmektedir. Bu hadisede mikroorganizmalar önemli bir yer tutmaktadırlar. Mikroorganizma gruplarının ve bu gruplara ait türlerin çeşit ve sayısı ne kadar fazla ise organik atık ve artıkların parçalanma süreleri o kadar kısa olmaktadır. Çünkü her türün besin olarak kullandığı organik bileşikler birbirinden farklıdır. Eğer toprak kalitesinde bozulma, mikroorganizmaların tür çeşidi ve sayısında azalma meydana gelirse, atık ve artıkların ayrışması yavaşlar. Atıklar birikince toprağın özelliklerinin bozulması daha da artar. Bu bozulma; mineralizasyonda azalma ve besin elementlerinin döngüsünde aksama şeklinde kendini gösterir. Ayrıca gaz halindeki bazı kirleticilerin havaya, sıvı halindekilerin de su ekosistemine geçmesi önlenemez. Kısaca toprağın filtre özelliğinin bozulması, su ve hava ekosistemindeki bozulmaları netice vermektedir.
Bir bakıma toprak ekosistemini dünyanın korunması için sigorta olarak görebiliriz. Yani toprak ekosisteminin korunması, dünyanın korunması anlamına gelmektedir. Toprak ekosisteminin korunması için ise mikroorganizmalarının önemi büyüktür. Onların en iyi gelişebileceği şartlara sahip olan toprak, daha kolay korunur. Nasıl ki bir çivi bir nalı, bir nal bir atı, bir at bir komutanı, bir komutan bir orduyu, bir ordu da bir ülkeyi kurtarabilir. Onun gibi gözle göremediğimiz mikroorganizmalara, toprağın, suyun, havanın ve bütün bir ekosistemin korunmasında çok önemli görevler yüklenmiştir. İnsanoğluna düşen görev ise bunu anlamak ve mikroorganizmaların hayat bulduğu toprağı gözü gibi korumaktır.
Kaynak :
Prof. Dr. Emine Erman KARA / Ekoloji Magazin
www.dunyalilar.org