Maalesef günümüzde bir çoğumuz uykuya gerektiği kadar önem vermemekteyiz. Hatta uyku ile geçen zamanı bir lüks, bir zaman kaybı olarak görme eğilimindeyiz. Oysa yapılan deneyler, uykunun yabancı bir dil öğrenmekten, motosiklet kullanmayı öğrenmeye kadar her alanda uykunun etkisi olduğunu ortaya koyuyor. Bu da, kendinizi geliştirmek istediğiniz alana göre stratejik bir “şekerleme” yapma çizelgesi oluşturmanız gerektiği anlamına geliyor…
Rekabetin en üst seviyede yaşandığı günümüzde çocukluktan itibaren diğerlerinden daha başarılı, daha akıllı, daha girişimci ve daha bilgili olmamız bekleniyor. Okullara giriş sınavları, iş mülakatları, ofis, kurum ya da işyerindeki performansımız hep bir diğerinden daha önde olmayı hedefliyor. Performans arttırmak için ilaçlar kullanan mı dersiniz, “daha başarılı” olmayı vaad eden kişisel gelişim seminerleri mi dersiniz…
Daha önde” olabilmek başlı başına bir pazar yaratmış ve ekonomik değer kazanmış durumda. Daha önde olabilmenin en önemli şartlarından biri elbette diğerlerinden daha çok bilmek ve sürekli yeni bir şeylere maruz bırakıldığımız modern dünyada yeniyi herkesten önce öğrenebilmek, kullanabilmek. Bir öğrenci için de, bir mühendis için de, yazılımcı, doktor, girişimci, işadamı veya fiziksel çalışan bir işçi için de aynı kural geçerli.
Uykuyla hafızanın birbiriyle olan bağlantısı ilk kez 1924 yılında iki Amerikalı psikoloğun deneyiyle ortaya konmuştu. Cornell Üniversitesi’nden John Jenkins ve Karl Dallenbach, bir grup öğrenci üzerinde “anlamsız kelimeler öğrenmek”le ilgili bir araştırma yapmışlardı. Sonuçlar öğrencilerin anlamsız kelimeleri uyku öncesi ezberlemeye çalıştıklarında daha kolayca öğrendiklerini gösteriyordu.
Bu yıl da California Üniversitesi’nde 21 yaş ortalamasında ve 75 yaş ortalamasında olan iki ayrı grup denek üzerinde 100 yıl öncekine benzer bir deney gerçekleştirildi. Deney sonucunda her iki gurubunda SWS denen derin uyku modunda öğrendiklerini pekiştirdikleri ispatlandı.
Uykunun bisiklet kullanmak ve hızlı yazı yazmak gibi motor beceriler üzerindeki etkisi de Harward Tıp Fakültesi’nden Dr. Matthew Walken tarafından araştırılmış. Klavyede hızlı yazı yazmanın öğretildiği deneklerin bir bölümüne sonraki 12 saat içerisinde uyumaları, diğer bölümüne de uyumamaları söylenmiş. 12 saat sonra yetenekleri test edilen deneklerden uyumayanlar yüzde 2 başarı gösterirken, uyuyanların başarı oranının yüzde 20 civarı olduğu tespit edilmiş. Bir başka deneyde de İspanyolca kelime öğrenmeye çalışan öğrencilerden, çalışmalarını geç öğlen saatlerinde yapıp hemen üstüne de kısa bir şekerleme yapanların daha başarılı oldukları ortaya konmuş. Geç öğlen saatlerinde çalışıp hemen üstüne de kısa bir uyku çekmek, Türklerin de dil öğrenmek problemine bir çözüm sunabilir gibi görünüyor…
Bir de Almanya Lübeck Üniversitesi’nden uyku araştırmacısı Björn Pasch’ın yaptığı bir deney var. Pasch, bir grup deneğe bilgisayar üzerinde kart hatırlama oyunu oynatıyor. Bu sırada odaya bir gül kokusu salınıyor. Sonra denekler gece uyurken kiminin REM (hafif uyku), kiminin de SWS (derin uyku) sırasında odasına gül kokusu salınıyor. Ertesi gün olunca, derin uyku aşamasında odasına gül kokusu verilen deneklerin kartların sıralanışını daha iyi hatırladığı tespit ediliyor. Bu, derin uykunun görsel hafıza üzerindeki etkisini göstermesi açısından önemli bir deney. Aynı üniversitede, beyinde derin uyku halinin taklit edilmesini sağlayacak bir elektrikli frekans uyarı sistemi de kullanılmış. Sonucunda derin uyku frekansının yapay olarak da ortaya çıkarılabildiği görülmüş. Bu, gelecekte yaşlılığa bağlı hafıza kayıplarının bu yöntemle engellenebileceğini ve beynin gençlikteki modunda çalışabileceğini gösteriyor.
New York Üniversitesinden Matthew Tucker’ın yaptığı bir araştırma ise gündüz rüyasız uyku şeklindeki kestirmenin hafızayı nasıl güçlendirdiğini gösteriyor. Araştırmaya katılan gönüllülerden, verilen çeşitli ikili kelime kombinasyonlarını ezberlemeleri istenmiş. Yine aynı gönüllülerden bazı şekillerin aynadaki yansımalarını kağıda resmetmeleri talep edilmiş. Gönüllülerden bir kısmına öğlen uykusu uyutulmuş, diğer kısmına ise uyutulmamış. Sonuç tahmin edeceğiniz gibi, öğlen uykusu uyuyanların kelime kombinasyonlarını diğerlerine kıyasla yüzde 15 daha fazla hatırlamış ancak ayna yansımaları çizme konusunda herhangi bir ilerleme göstermemişler. Bu deney de bilgiye dayalı öğrenmelerde öğlen uykusunun etkin olduğu ancak el becerilerinin ve motor becerilerinin sadece iyi bir gece uykusu ile desteklenebildiğini gösteriyor. Bilimsel Uyku Dergisi’nde (Journal Sleep) yayınlanan bir makaleye göre de, gündüz 45 dakikalık bir uyku, kişinin bilgi bağlantılı öğrenmeyle ilgili hafıza fonksiyonlarını geliştiriyor.
Günlük yaşamın koşturmacasında gün ortasında kısa da olsa kestirmek çoğumuz için ancak bir hayal olabilir. Ancak anlaşılıyorki ister masa başında bir rapor yazalım, ister bir uçağı uçuralım, kısa bir uyku o işi daha iyi yapmamızı sağlıyor. NASA’nın pilotlar üzerinde yaptığı bir araştırmaya göre uzun uçuşlarda uçuş sırasında pilotların yaptığı ortalama 26 dakikalık bir kestirme (elbette uyanık bir yardımcı pilot eşliğinde) performanslarını % 34, dikkat düzeylerini % 54 artırıyor. Yine işyerinde yapılan 10-15 dakikalık bir kestirme çalışanların performansını ve yaratıcılığını önemli ölçüde artırıyor. Bunun bilincinde olan şirketler, örneğin Apple ve Google çalışanlarının işyerinde kestirmesine izin vermek bir yana, bunu teşvik edecek düzenlemeler yapıyor.
Darısı tüm çalışanların başına…