Güncel

Venezuela’ya Dair Birkaç Not

Benim için Venezuela’nın “bolivarist” hükümetini simgeleyen fotoğraf budur. Ve bu elitlerin iktidarıdır. Fotoğrafta Chavez’in kızı Rosines Chavez, Amerikan dolarlarından yelpaze yapıyor ve bu fotoğrafı Instagram’da yayınlıyor. Bu fotoğrafın çekildiği sıralarda, halkın dolar bulundurması yasaktı. Halk açlıktan ölüyor. Elitlere her şey serbest.  Orwell’ın ‘Hayvanlar Çiftliği’ kitabı aklıma geliyor. ‘Bütün hayvanlar eşittir, ama bazıları daha eşittir.”

 

Venezuela ile ilgili son günlerde önemli gelişmeler oluyor. Maduro, muhalefeti tamamen tasfiye etti ve bazı muhalif liderleri de hapse koydu. Ve bir darbe girişimi olduğu iddia edildi.

Şimdi şöyle bir bakınca, gelen olarak Türkiye’deki sol’un büyük kesiminin Venezuela yönetimini desteklediğini görüyorum. Sanki Venezuela’da sosyalizm varmış ve Amerikan emperyalizmine karşı bir kale imiş gibi bir yaklaşım söz konusu. Eğer ben Türkiye’de yaşasaydım ben de öyle düşünürdüm büyük olasılıkla. Tabi herkes istediği gibi düşünmekte de özgürdür.

Ama 13 yıldır Latin Amerika’da yaşıyorum ve gelişmeleri de hem Portekizce hemde İspanyolca olarak günlük olarak takip ediyorum. Son bir kaç yıldır “Latin Amerika’da Siyaset ve Kültür” başlıklı bir kitap yazdım. Yüzlerce kaynaktan yararlandım, İngilizce, Türkçe, Portekizce ve İspanyolca.

Dolayısıyla içeriden bakınca ben gelişmeleri farklı görüyorum. Chavez yalnızca petrol şirketlerini ve diğer bazı şirketleri kamulaştırdı. Maduro kılpayı ile seçilerek geldi. Ve bu yüzden iktidara el koydu ve muhalefeti tasfiye etti. Çünkü biliyor ki ilk adil seçimde oyların en fazla yüzde 30’unu alıp iktidarı kaybedecek.

Venezuela dünyanın en büyük  petrol üreticilerinden birisi ve bu nedenle ABD’li şirketlerin de gözlerini diktikleri bir ülke. Çünkü petrolün özelleştirilmesini ve bu pastadan pay kapmayı bekliyorlar. Bu nedenle ABD neoliberal muhalefete destek veriyor. Ama muhalefetin tümü neoliberal ve ABD yanlısı değil. Çünkü yüzde 70’lre ulaşan bir kesim iktidara karşı. Hatta bizzat Maduro’ya oy vermiş olanların bir kısmı da ona karşı. Özellikle son muhalafetin katılmadığı referandum ile anayasa değişikliği yapılması Maduro’nun partisinin içinde de tartışıldı, buna karşı çıkanlar oldu.

Evrensel gazetesinin sorularını yanıtlayan Venezuela Antiemperyalist Devrimci Halk Birliği Sözcüsü Nadia Mora şöyle diyor: “Hükümetin yaptığı açıklamalara baktığımızda cesur, yurtsever bir tutum görünüyor; sosyal demokrasinin sorunu, bir çok meselede söylemlerin ve eylemlerin birbirine uyumlu olmaması, özellikle de büyük sermayenin ekonomik alana darbe vururken, hükümet reformist beklentilerini ve uzlaşmacılığını sürdürüyor, gelişmekte olan burjuvaziyle ilişkiler kuruyor, hatta iş adamlarının temsilcisini bakan yapmaya kadar vardı bu durum.” [1]

Venezuela Sosyalizm ve Özgürlük Partisi (UIT-Çİ)’nin Caracas’ta, 1 Ağustos 2017 tarihinde yapılan açıklamasından bir bölüm ise şöyle: “Aslında, seçim sandığa giden kişi sayısı 2 buçuk milyonu geçmedi. Katılım oranı %12 oldu. Devlet aygıtının bütün olanaklarını kullanan, kamu emekçilerini tehdit eden, “vatan karneleri” ve “CLAP sandıkları” ile şantaj yapan ve CNE’yi kontrol eden yönetim, 8.089.320 oy, yani kayıtlı seçmenlerin %41,54’ünün oyunu aldığını açıkladı. Bu olağanüstü veri, neredeyse Chavez’in 2012 seçimlerinde elde ettiği oy miktarına, Chavizm’in Aralık 2015 parlamento seçimlerindeki oyundan 2,4 milyon daha fazla oya karşılık geliyor... Bu söylediklerimiz çerçevesinde, mücadelenin 30 Temmuz’da sona ermediğini söylüyoruz. Mücadele daha yeni başladı; seferberliğin ve savaşın sokaklarda “Maduro defol, hileli kurucu meclise hayır, baskılara ve açlığa son” haykırışlarıyla yeniden başlayacağı yeni bir safhaya giriyor. Şimdi kimsenin oy vermediği Ulusal Kurucu Meclis’i tanımamak gerekiyor... Biz, PSL olarak, mücadeleye devam etmek zorunda olduğumuzu vurguluyoruz: Açlığa ve baskılara karşı acil bir ekonomik ve sosyal plan ile mücadele! Sınırlamasız ve şantajsız herkes için yiyecek ve ilaç, her üç ayda bir enflasyona uygun olarak ücret artışı, kamu sektörü ve özel sektörde işten çıkarmalara ve “ücretsiz izinlere” son! Politik tutsaklara özgürlük!” *

Sonuç, Maduro seçimlerden kaçmak için iktidara el koydu. Bundan sonra görünen tek şey bir iç savaş. Maduro, iktidarı hem ekonomik olarak çökmüş, hem de bugün prestijini kaybetmiştir dünyada, özellikle de Latin Amerika’da. Örneğin Mercosul adlı Latin Amerika ülkeleri ticari birliğinden izole edildi Venezuela. Özellikle de Pepe Müjica’nın partisinin iktidar olduğu sol hükümete sahip Uruguay tarafından. Uruguay solu, Maduro’ya karşı tavır aldı. Mujica, Maduro’yu ‘bir keçi kadar deli, çılgın’ olarak niteliyor. Yani, Latin Amerika solunun tümü gözükapalı Maduro’yu desteklemiyor, ona karşı olanlar da var.

Venezuela, sosyalizmin egemen olduğu ve herkesin eşitlik içinde yaşadığı bir ülke değil. Elitlerin iktidarına sahip bir ülke bence. Maduro’nun partisinin elitleri ve onların yakın çevreleri bu iktidardan nemalanıyorlar. Ve yolsuzluğa, rüşvete batmış durumdalar. O yüzden iktidarı yitirmemek için iç savaşı göze alıyorlar. Ve bunu da “anti emperyalist, sosyalist retorikle” yaparak dünya kamuoyunda destek kazanma peşindeler.

Özellikle  Chavez döneminde Kūbalı binlerce doktor, ülkeye getirilmiş ve halka ücretsiz sağlık  hizmeti verilmeye çalışılmıştır. Chavez hükümeti de buna karşılık Küba’ya ücretsiz petrol pompalamıştı. Ancak bugün  gelinen aşamada sağlık  aklanında işlerin çok yolunda gitmediği gözlemlenmektedir.

Venezeual Hekimler Derneği (A Associacão Médica da Venezuela), bu durumu “sağlıkta soykırım” olarak niteliyor.[2] Dernek Başkanı Douglas Leon, hastanelerde çalışmanın korkunç olduğunu, ilaçların yüzde 95’inin bulunmadığını, eczanelerde ise yüzde 85 oranında ilaç sıkıntısı çekildiğini belirtiyor.

“Neden kıtlık çekiliyor?

–        Venezuela ekonomisi büyük ölçüde petrol üretimine bağımlı ve gıda ihtiyacını dış alımla karşılıyor.

–        Petrol fiyatlarının baş aşağı düşmesi hükümetin kasalarının boşalmasına yol açtı.

–         Dolar rezervlerinin kuruması ülkenin ithalat kapasitesini iyice düşürdü.

–        Sosyalist hükümet 2003 yılında yoksul halkın alım gücünü korumak amacıyla temel gıda maddeleri fiyatlarını denetlemeye ve sübvanse etmeye başladı.

–         Fakat ihtiyaca yetmediğinden bu ürünlerin tahminen yüzde 40’i kaçak olarak Kolombiya’dan getirilip karaborsada yüksek fiyatlarla satılmaya başlandı.

–        Muhalefet kıtlıktan hükümetin kötü yönetimini sorumlu tutuyor.

–        Hükümet ise gıda sıkıntısının kendisine karşı yürütülen ekonomik savaşın bir sonucu olduğunu söylüyor.

Venezuela Kolombiya ile sınırının büyük bir kısmını 2015 Ağustos ayında kaçakçılığı önleme gerekçesiyle kapattı.” [3]

2015 yılında Venezuela dünyanın en yüksek enflasyon oranına sahipti: yüzde 180.[4] Bu rakam resmi kayıtlara göre idi, muhtemelen gerçek rakamlar daha yüksek olabilir. Bu arada adlı suç oranının da giderek yükseldiği bildiriyor. Yalnızca 2016’nın ilk üç ayında 170 dükkan yağma edilmiş. Neredeyse günde iki dükkan ortalama olarak yağma ediliyor.

2016 yılı için ise enflasyon rakamı yüzde 700’un üzerinde  olarak tahmin ediliyor.

İVAD Enstitüsü’nün yaptığı bir araştırmaya göre, nüfusun yüzde 69’u, Maduro’nun ‘kötü’ ya da ‘çok kötü’ bir Başkan olduğunu düşünüyor.

Petrol fiyatlarının düşmesi, kurallık gibi kontrol edilemez olguların yanısıra , hükümetin kötü yönetiminin de bunda payı olduğunu görmek için çok fazla çaba sarfetmek gerekmiyor elbette.

Benim açımdan ise durum şu: ben her tür hükümete ve devlete karşı halkın doğrudan demokrasi ve sivil kuruluşlar aracılığıyla kendisini yönetmesini, liderlerin, elitizmin olmadığı bir toplumu savunan bir insan olarak Maduro yönetimine de karşıyım, yarın iktidara gelirse neoliberal yönetime de.

Şimdi her iki taraftan bakıldığında bence nesnel durum bu. Fakat bu durum Maduro’nun diktatörlüğünü ilan etmesini gerektirir mi? Halkın yarısından fazlası sana şiddetle karşıyken, zorla “sosyalizm” getirebilir misin? Getireceğinin de sosyalizm olup olmadığı tartışmalı ayrıca; Chavizmin, “21. Yüzyıl Sosyalizmi” anlayışı tartışmalı. Yine yıllardır iktidarda bulunan Chavistler döneminde yolsuzluk, bürokrasi arttı, düşünceyi ifade özgürlüğü kısıtlandı. Sokaklarda her gün insanlar barışçıl protesto gösterilerinde polis ve asker tarafından öldürülüyor. Halk açlık içinde, köpek kedi gibi hayvanları yemeye başladı. Cezaevleri muhaliflerle tıka basa dolu. Böyle bir durumda diktatörlüğe giden yolu açan Kongre’nin feshi ve referandum kararı, Venezuela’yı daha kaotik ve kanlı günlere götürecektir.

Emperyalistlerin kucağında anti-emperyalist olunmaz

Maduro’nun anti emperyalizmi de sözdedir. Çünkü emperyalist dediği ABD, Venezuela’nın bugün ticaret yaptığı en büyük ortaklarından birisidir. Venezuela bugün ABD’ye günde 32,2 milyon dolarlık petrol satmaktadır.[5] Yine Çin emperyalizminin kucağına oturmuştur Maduro. Çin bu ülkeye önemli yatırımlar yapmış, 2030 yılına kadar özellikle petrol ve elektrik alanında işbirliği anlaşmaları imzalamıştır. İşbirliğinin esas gerçeği de Çin parayı vermekte ve Venezuela’nın ulusal çıkarlarını satın almaktadır. Çin ile yapılan anlaşmalar, ticaretin de ötesindedir. Çin, bu ülkenin politikalarını bile belirleyecek güçtedir, yaptığı yatırımlarla. Yine son yıllarda Maduro ülkesinin çıkarlarını Rus emperyalizminin çıkarlarına da açmıştır. Ruslarla da çeşitli anlaşmalar imzalamıştır. Ama ABD’den de vazgeçmemektedir.

Dolayısıyla iki kötü arasında seçim yapmam. He ikisine de karşıyım. Ama ben kendimi kandırmanın Maduro’nun  “anti emperyalist” demagojik söylemlerine kanmadan gerçeği arıyorum. Ama Maduro’nun ne yaparsa yapsın, iç savaş da çıkarsa, halkın yarısını ortadan da kaldırsa silah zoruyla iktidarda kalamayacağını biliyorum. Kalsa da ayakta kalamaz o rejim, bir hapishane olur. Yani bir yerde diktatörlüğe karşı çıkarken, diğer bir yerde diktatörleri desteklemem.

Benim için Venezuela’nın “bolivarist” hükümetini simgeleyen fotoğraf aşağıdadır. Ve bu elitlerin iktidarıdır. Fotoğrafta Chavez’in kızı Rosines Chavez, Amerikan dolarlarından  yelpaze yapıyor ve bu fotoğrafı Instagram’da yayınlıyor. Bu fotoğrafın çekildiği zaman, halkın dolar bulundurması yasaktı. Elitlere her şey serbest.

Orwell’ın “Hayvanlar Çiftliği” kitabı aklıma geliyor. “Bütün hayvanlar eşittir, ama bazıları daha eşittir.”

 

Erol Anar

7 Aǧustos 2017

Parana

 

* “Venezuela: Hileli kurucu meclise karşı seferberlikleri güçlendirelim! Maduro defol!”, 

[1] Elif Görgü: “Venezuela’da süreç iç savaşa gidebilir”, Evrensel gazetesi, 31 Mayıs 2016.

[2]  “Médicos denunciam ‘holocausto da saúde’ na Venezuela”, 11.04.2016, g1.globo.com

[3] “Venezuelalı 500 kadın yiyecek bulmak için Kolombiya’ya geçti”, 6 Temmuz 2016, http://www.bbc.com

[4] A rotina de filas, privações e saques criada pela escassez de comida na Venezuela”, 21 Maio 2016, bbc.com.

[5] https://brasil.elpais.com/brasil/2017/05/29/internacional/1496017333_399364.html

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu