Bilim Teknoloji

Yalan söylemek doğruyu söylemekten daha zor

Hepimiz bazen küçük, büyük yalanlar söyleriz. Ancak  yapılan çalışmalarda elde edilen bulgulara göre görülüyor ki, aldatmak zor iştir.

Northwestern Üniversitesinde psikoloji üzerine doktorasını yapmış Xiaoqing Hu’ya göre ‘Dürüstlük bizim doğal dürtümüz. Yalan söylerken bu dürtüyü engelleyip, tersini harekete geçirmek ise oldukça zorlu bir süreç. İşte bu nedenle çocuklar doğuştan yalan bilmezler ancak diğer bilişsel gelişimleri ile beraber bu beceriyi de elde ederler.

Bu konuyu araştırmak için Hu ve arkadaşları bir deney planladılar. Gönüllü olan deneklere  cevabı evet veya hayır olarak verilebilecek, kimlikleri, yaşadıkları yerler gibi konularda çeşitli sorular sordular. Ancak bazı sorulara doğru bazılarına da yanlış cevap vermesi istediler deneklerden.

Beklendiği gibi, yalan söylemek zorunda kaldığında katılımcılar cevap vermekte çok daha yavaştı. Daha sonra bu deneyin amacı kendilerine açıklandı ve bu sefer yalan olarak verdikleri cevaplarda daha hızlı tepki verdikleri gözlemlendi.

YALAN SÖYLEYEN VE SÖYLEMEYEN KİŞİ ARASINDAKİ FARK

Yalan söylendiğinde ya da doğruyu söyleme engellendiğinde beyinde prefrontal kortekse (göz çukurunun üstünde) giden kanı harekete geçiren aktiviteler görülüyor. Yalan söylemek yürütücü işlevin bir tepkisidir çünkü doğru cevabı saklamayı onun yerine başka bir tepki vermeyi gerektirir. “Bir soru sorulduğunda cevabını biliyorsanız ve doğruyu söyleyeceksiniz bu otomatik gelir ama doğru cevabı gizlemek ve başka bir yanıt vermeye çalışmak başka bir işlev gerektirir” diyor İngiltere Sheffield Üniversitesi Yetişkin Psikiyatrisi’nden Prof.Dr. Sean Spence.

Uzmanlar daha önceki çalışmalardaki prefrontal korteksin önemine dayanarak yalan söyleyen ve söylemeyen 49 kişinin prefrontal kortekslerini görüntülediler. Beynin bu bölümüne baktığınızda gri ve ak maddeyi görürsünüz. Bu çalışmada yalan söyleyenlerin prefrontal kortekste ak maddelerinin yalan söylemeyenlerle karşılaştırıldığında ortalamada % 25 daha fazla olduğu ortaya çıkmış.

Harvard’lı sinirbilimci Lawrence Farwell, P300 denilen spesifik beyin dalgasının yalanı algılamakta beynin parmak izi olduğunu söylüyor. “Bilgisayar ekranında kişinin kafasında elektrotlar takılıyken fotoğraflar gösteriliyor ve P300 tanıdık bir obje ile karşılaşıldığında aktive oluyor. Bu teknik beyinde o bilginin var olup olmadığını bize gösteriyor” diyor, Farwell. Bu tekniğin CIA tarafından köstebekleri bulmak için kullanıldığını da ekliyor.

Harvard’dan bir başka profesör Kosslyn’in fMRI çalışmalarında, spontan olarak hazırlıksız yalan söyleyenlerin beynindeki aktive olan bölge ile belli bir zaman süresince bir senaryo üzerinden yalan söyleyenlerin aktive olan bölgeleri aynı değil. Spontan yalan söyleyenlerin beynin arka kısmında aktive oluyor. Bunun nedenini de hazırlıksız yalan söyleyenlerin uydurdukları hikayenin anlamlı olup olmadığını gözünde canlandırmaları gerektiği ile ilgili olabileceğini söylüyor.

YALAN SÖYLEYEN KİŞİDE NE TÜR DEĞİŞİKLİKLER OLUR?

Hiçbirinin çok sağlam kanıtları olmasa da sizi şüpheye düşürebilecek davranışlar sergilediklerine dair ipuçları vardır. Bir kişi sizinle konuşurken genellikle sizinle konuşma süresinin en az yarısında sizin gözünüze bakar. Sizinle konuşurken gözlerini kaçırıyorsa ya da konuşmanın belli bir kısmında aşağıya doğru bakıyorsa yalan söylüyor olabilirler. Bir başka belirti de ses tonunda değişim olmasıdır. Sesin alçalıp yükselmesi ve hızı da yalan söylemenin bir göstergesi olabilir. Vücut dili yani yüzünü ya da ağzını kapatmak, rahat oturamamak, ellerin ya da bacakların sürekli hareket etmesi de bir kandırma, aldatma göstergesi olabilir. Konuşurken tutarsız konuşmalar yapmak, birbirini tutmayan sözler söylemek de şüphelenmek için bir sebep olabilir.

Derleyen: Sibel Çağlar

Kaynak:http://discovermagazine.com

Dünyalılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu