Güncel

Yaşamsal Olana Dair

Neredeyse bir haftadır Twitter yasağını konuşuyoruz. İletişim olanaklarının hızla geliştiği bir çağda fiilen işlemesi imkânsız, trajikomik bir yasak… Hukuki, sosyal, siyasi veçhelerinden yeterince söz edildi; herkes konuştu, gereğinden fazla üstünde duruldu. Artık yeter. Zira daha yaşamsal konular var.

469339221
 Bir haber
Geçen hafta Radikal gazetesinde bir haber okudum. Gündemin gürültüsünde pek yankı bulamamış bir haber. Habere göre, Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından Milli Parklar Yönetmeliği’nde bir değişiklik yapılmış. Yapılan değişikliğe göre artık milli parklarda “kamu yararı” görülen her türlü yapılaşmaya izin verilecekmiş. Tabii burada “kamu yararı”nın, “yerseniz” türünden bir ifade olduğunu söylemeye gerek yok.

Yaklaşan felaket

Dünya adım adım ekolojik bir felakete doğru giderken ve bu felaketin nefesini artık ensemizde  hissetmeye başlamışken romantik bir çevrecilik yapacak eşiği çoktan geçmiş bulunmaktayız. Yeryüzündeki canlılık kriz içinde; ormanlar hızla yok oluyor, nehir yatakları kuruyor, sıcaklık artıyor, türler telafisi olmayan bir hızla tükeniyor. Biz de bunu televizyonda evlilik programı izler gibi bir ahmaklıkla seyrediyoruz. Servet ve iktidar sahibi olanların içinde bulundukları hıyanet ise daha derin; yerkürenin şu ya da bu beldesindeki enerji kaynaklarını, falan ya da filan ülke pazarını yeniden ve yeniden zapt etmek uğruna yarattıkları yıkımın haddi hesabı yok.

Ne yazık ki bu küçük gezegen uzaydaki yörüngesinde yuvarlanırken, üzerinde kendisini kuşatan enginlikten bihaber şekilde egemenlik ve görkem peşinde koşan bu sefilleri taşıyor. Şunu kendimize soralım: Bilginin, irfanın, güzelliğin, aşkın ve felsefenin sunduğu kemalatı bir kenara atıp, onları birer paçavraymış gibi çiğneyerek, kâinatta ancak hiçe tekabül edebilecek ufak bir noktaya, yani bu yerküreye egemen olmaya çalışmak sefilce bir davranış değil de nedir? İnsanı ebediyetin erişilmez olduğunu bilmesine rağmen bu fanilik içinde kifayetsizce ebediyet binası kurmaya, hâkimiyet sağlamaya yönelten nasıl bir hırstır? Tarih, bu muhterisler furyasının büyük hırsları ve kaprisleri uğruna yüzyılların gözlem ve deneylerine dayanan emsalsiz bilgi kaynaklarını, paha biçilmez eserleri imha ettiğini, yüce olan her şeyi ayaklarının altında çiğnediğini ve bunları yaparken de pek az bir pişmanlık duyduğunu ne yazık ki defalarca kaydetmiştir.

476846253
 Beton meftunları
Şimdi de farklı değil. Aynı gözü dönmüşlük, ormanlarına, akarsularına varana kadar ülkeyi fethe çıkmış. Bağdat’a giren Moğol ordusundan farksızlar. Meşruiyet zeminleri de hazır: Enerji bağımlılığımız, piyasanın ihtiyaçları, ekonomik büyüme hedefleri ve diğer başka ıvır zıvırlar. Ekolojik felaketin ezici gerçekliğine dair ikiyüzlüce çevre nutukları atan kerli ferli tipler, iş yüzleşmeye gelince “ama”, “lakin” diye söze başlayarak tiksindiren bir bürokrat soğukluğunda size bunları sıralarlar. Ekonomik büyüme, enerji bağımlılığı, piyasanın ihtiyaçları o kadar hayati şeyler ki ülkenin doğal mirasının en kıymetli parçası olan anıt niteliğindeki milli parklar bile onlar için feda edilebiliyor.  Kamu yararı”ndan anladıkları budur.

Bu efendilere sormak gerek: Ne kültürel ne doğal miras tanıyan bu açgözlülüğünüzün bir sonu var mı? Toprak, tohumları kusan bir çöle döndüğünde, çocuklarınıza beton mu yedireceksiniz?..

Barış Uzun

Kaynak: Karşıgazete

Dünyalılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu