Eski kimliklerin din hanesi bölümünde ‘X’ ya da ‘0’ ile ifade edilen dine mensup insanlar… Dualarını güneşe dönerek okuyan, şeytana taptıkları gerekçesiyle senelerce zulüm görmüş, topraklarını terk etmek zorunda bırakılmış, bir gün geriye dönebilmek ümidiyle yaşayan insanlar…
‘Yezidi’ ya da ‘Ezda’ Kürtçede ‘beni veren’, başka bir deyişle ‘yaratılmış olan’ anlamına gelir. Yezidi olunmaz, doğulur. Sonradan Yezidi olmak kati suretle mümkün değildir.
Yezidiler güneş doğarken ve batarken, dualarını yüzlerini güneşe dönerek ettikleri, ateşi ve güneşi kutsal buldukları için ‘ateşperest’ olarak bilinirler. Oysa bu yanlış bir inanıştır.Yezidiler Xweda’ya inanırlar. ‘Xweda’ Kürtçede ‘kendini yaratmış olan’ anlamına gelen Allah’tır. Allah kendi ateşinden, evreni ve insanı yaratması için Tausi Melek’i (Melek Tavus) görevlendirir. Bu yüzdendir ki Tausi Melek en kutsal melekleridir Yezidilerin. Tarihte birçok kez katliama uğramış olan Yezidiler, yaşadıkları bütün katliamlara, zulme ve aşağılamalara rağmen, 80’li yıllara kadar Anadolu topraklarına renk vermeye devam etmişler fakat daha sonra Avrupa’nın yolunu tutmak zorunda kalmışlar. Irak, Suriye, Rusya, Gürcistan, Ermenistan, Türkiye ve Avrupa’nın birçok kentinde yaşayan genç, yaşlı hangi Yezidi ile konuşsanız,toplum olarak yaşadıkları acıyı anlatacaktır size. Paylaşılmış bu acı ve travma kendini nesilden nesile aktarmış, dilediğince yas tutma şansına bile sahip olamamış Yezidiler. Yaşanan travmaların ardından kimliklerini ayakta tutabilmek için geleneklerine daha da sıkı sarılarak, dışarıya olan öfkelerini içlerine kusmaya başlamışlar. Bu yüzdendir ki birbirlerini acımasızca cezalandırabilmekte, inanmadıkları, güvenmedikleri, benimsemedikleri feodal sisteme sıkı sıkıya bağlanarak, kendilerini etraflarına çizilmesinden en çok korktukları o çıkışı olmayan çembere hapsetmektedirler.
KİMSESİZ KÖYE ZİYARET
2007 yılının yazında o masalsı köyü, ‘Kiwex’ı görmeye gidiyoruz eşimle birlikte. Köy terkedilmiş bir Yezidi köyü. Yeni ismi ‘İslam Köyü’(!). İnsansız bir köy. Birkaç sinek vızırtısı dışında hiçbir ses yok. Ölüm sessizliğini çağrıştıran bir sessizlik. Ne süt sağan kadınlar, ne tarlaya giden erkekler, ne kavun karpuz tarlalarının kokusu, ne çocuk sesleri, ne de yüzleri dövmeli yaşlılar var köyde. Yüreğimizde sükûnetin yarattığı korku ve acıyla evlerine yöneliyoruz. Evlerin kapıları, pencereleri tahtalarla dışarıdan çivilenerek kapatılmış, önünde otlar büyümüş. Taş evin üzerinde bir alana çıkıyoruz. ‘Burası lìwan’ diyor. ‘Yaz geceleri burada uyurduk. Buradaki kadar çok yıldızı bir arada bir daha hiç görmedim. Doğrusunu istersen, buradaki kadar huzurlu uyuduğumda hiç olmadı ömrümde’ diyor gözleri dolu dolu.
ÖLÜLERİ KİM BEKLEYECEK
Bir ara evin üzerindeki kayalıklara tırmandığını görüyorum. Mayın olur korkusuyla iyiden iyiye korku sarıyor bedenimi. Birazdan gözlerinde hüznün ıslaklığıyla iniyor aşağıya. Hemen anlıyorum, hançer yok yerinde. Yerinde olmayan daha nice şey gibi.
Ölenler ölmeyenlerin ziyaretini beklerler dünyanın her yerinde. Kiwex’ta ölülerin bekleyeceği kimseleri yok. Gözümüz köyün ortasındaki incir ağacında ve altındaki sahipsiz mezarlarda, elimizde birkaç Kiwex inciriyle yola koyuluyoruz. Güneş yapayalnız kalıyor ardımızda. Ona yüz çevirip dua eden insanları yok artık.
……………………………………………………………………………………………………………………………….
YEZİDİLİK NEDİR?
Yezidilik, Ortadoğu kökenli bir dindir. Yezidiler çoğunlukla Kürt olup, ağırlıklı olarak Irak’ın Musul kentinde yaşamaktadırlar. Suriye, Türkiye, İran, Gürcistan ve Ermenistan’da da cemaatleri bulunan Yezidiler’in bugünkü toplam sayısının 500,000 civarında olduğu tahmin edilmektedir. Ayrıca başta Almanya ve İsveç olmak üzere Avrupa ülkelerinde de birçok göçmen yezidi yaşamaktadır. Türkiye Yezidilerinin büyük bir kısmı bugün Almanya’da yaşamaktadır.
Yezidilikte tanrı dünyanın sadece yaratıcısıdır, ancak sürdürücüsü değildir. Tanrısal iradenin vücut bulması için Şeytan bir nevi aracılık rolü üstlenmiştir. Şeytan ‘Melek Tavus’ olarak adlandırılır ve bir tavus kuşu ile simgelenir. Tanrı özünde iyilikle dolu olduğundan ibadet edip onun gönlünü kazanmak gerekmez. Aksine ibadetin ona değil içi kötülüklerle dolu olana, Tavus’a yapılması ile kötülüğün en büyük kaynağından korunulur. Bu anlamda iyilik ve kötülüğün kaynağı aslında Melek Tavus’tur. Ahiret inancı gibi sonradan hesap verilecek bir yerin varlığı söz konusu değildir. İnsanın inanışına ve yaşayışına göre dünya cennete de cehenneme de dönüşebilir. Melek Tavus bütün bu işlerin denetleyicisi ve tanrının bu dünyadaki gölgesidir.
Günümüzde, Yezidiler oldukça kapalı ve geleneklerine bağlı olarak kültürlerini devam ettirmektedirler.
Sünnet olunmaz, doğanın yaptığı şey bozulmaz; doğuşta nasıl ise öyle kalınır. Bedenin bir parçası kesip alınmaz. Tanıklar huzurunda evlenilir, akrabayla evlenmek yasaktır. Cemaat içinde kadın ve erkek eşit haklara sahiptir. Evli çiftlerin ayrılmalarına, ancak çiftten birinin kaçamak yapması kesin olarak kanıtlanırsa izin verilir. Erkek, ayrıldığı karısıyla bir daha evlenemez; iki veya daha fazla eş veya cariye almak yasaktır.
Yezidilik felsefesine göre, ödüllendirme veya cezalandırma yalnız ruhun eğitimi içindir; cemaatin bir üyesi ancak bu dünyada ödüllendirilir veya cezalandırılır; yargı gününe bırakılmaz.
Yezidiler kendilerine ‘Azday Halkı’ adını verirler. İnançları arasında.
• Dünya sonsuzdur, dünyayı yaratan tanrı onu asla yıkmaz.
• Doğanın korunması ve doğaya saygıyı benimserler.
• Günde üç defa güneşe dönerek ibadet edilir.
• Çarşamba gününü dinlenme günü olarak kabul ederler çünkü, Melek Tavus’un yaratıldığı gün, İlk iki insanın yaratıldığı gün ve Şahid bin Car’ın meydana geldiği gündür çarşamba.
• Sonradan Yezidi olmaya izin verilmez.
• Şeytan’ın adını telaffuz etmek haramdır
• Şeytan’ın adını anımsatan kelimeleri anmak (Kitan, Şar, Şat, melun, na’l, lucifer) haramdır
Meshafe Reş ve Kitabe Celve denen iki kutsal kitapları vardır.
………………………………………………………………………………………………………………………………..
Ve son olarak sevindirici bir haber
Türkiye’yi 1980’li yıllarda terk ederek Avrupa’ya yerleşen Yezidiler, görkemli bir şekilde geri dönüyor.
Midyat’ın en büyük Yezidi köyü olan ve 90’lı yıllarda boşalılan Güven (Bacin) köyüne eski bir kasrı yeniden yaptıran Yezidiler, 14 Ağustos’taki açılışla geri dönüşün startını veriyor.
Binayı Kültür ve Konuk Evi olarak kullanacaklarını açıklayan ve aslen Midyatlı bir Yezidi olan Almanya Sol Parti eski milletvekili Ali Atalan; “Bu açılış tarihi bir olaydır. Bin yıllar boyunca hiç bir dönümde Yezidi toplumunun kendi kültür ve inanç evlerinin açılmasına müsaade edilmemiş. Var olanlar da tahrip edilmiştir. Uzun yıllar süren bir göç serüveninden sonra yapılacak açılışın oldukça anlamlı ve paha biçilmez bir sembolik değeri var” dedi. Köye ilk yerleşenlerden Süleyman Akay ise, sarayı tüm köylülerin katkısıyla yaklaşık 1 milyon liraya mal ettiklerini belirtti. Akay, “Biz Yezidiler kendi köylerimize sevdalıyız, Avrupa’da kalmamızın hiçbir anlamı kalmadı. Barış olursa köylerimize yüzde 90 oranında geri dönüş olacak” dedi.
www.dunyalilar.org