Güncel

Zenginlik içinde fakir edebiyatı yapmak

as-B004-A829-EC09

Nihat Hatipoğlu, Ramazan ayında yaptığı programlarla izleyici etkileyen, kendine özgün hareketleri ve inanılmaz öz güveni ile birçok insanı ekranlara kilitleyen birisidir. Abartmıyorum, sahurda denk gelirken izlediğim zaman, ”bu adamın yüzüne nur inmiş” derdim. İzledikçe yaptığım günahlar aklıma gelir, vicdan azabı çekerdim.

Programında bulunan seyircilere baktığınız zaman aslında abartmadığımı anlardınız. Çünkü, Hatipoğlu’nu dinleyen herkes kendinden geçmiş, adeta salya sümük ağlardı. Hitabeti ve insanları etkilemesi bu denli iyiydi. Geçmişte Hasan Sabbah’la kıyasladığım bile olmuştur beyefendiyi. Eminim günümüzdeki din adamlarından hiçbiri, Nihat Hatipoğlu kadar insanların sevgisini ve beğenisini almamıştır.

Ben uzun süredir kendisini izlemediğim için bihaberdim. Bir ara Ak Parti’den Diyarbakır Milletvekili adayı olacağı bayağı konuşulmuş ve kendisi de iddialı bir şekilde: “Aday olduğumda sonuç alacağımı biliyorum. Diğer partilerin adaylarının ailelerinin bile bana oy vereceğini biliyorum. Geleceği Allah bilir, ama aday değilim. Aday olsaydım çoktan müracaat etmiş olurdum” demişti. Başbakan Erdoğan da Nihat Hatipoğlu’nun makamından ötürü, vekillik konusunda ısrar etmediklerini söylemişti. Aday olsaydı, kendince kesin kazanacağını düşünüyordu ama “Din” ile adı anıldığından siyasete girmedi.

Nihat Hatipoğlu’nun, yıllardır iki şeyi çok konuşuldu:”Muazzam reytingi ve aldığı yüklü para.”
Geçen gün, din adamlarının Ramazan boyunca yapacağı programlar için, alacakları parayı, internet sitelerinde görünce, ‘yuh’ demiştim. Program başına 10 bin, günlük 20 bin, aylık 600.000 lira. Söylerken bile yorulduğum, bu ülkede birçok insanın çok zor kazanacağı harika bir para. Kazanacak olan kişi de elbette Nihat Hatipoğlu idi. Evet, başta methiyeler dizdiğim gibi, Hatipoğlu’nun muazzam bir kitlesi ve kanala her gün getirdiği inanılmaz bir reyting vardı. Yine de aklım, alacağı paradaydı.

Ne yapıyordu da bu kadar parayı alıyordu diye düşünüyordum. Programda ağırlıklı olarak Peygamberler döneminden hikayeler anlatıyordu. Bazen sure okuyordu ve yoğun olarak izleyicilerden gelen sorulara cevap veriyordu. Genellikle azla yetinmeyi de anlatıyor şimdi hakkını yemeyelim. Şükredin diyordu. Azla yetinin, umudunuzu yitirmeyin, Allah elbet rızkınızı verecektir diyordu. Onlarca insan, yoksulluktan her gün ölürken, günde 20 bin lira alan Hatipoğlu bunları söylüyordu. Nedense karnı tok olanların hepsi, yoksulları bu tarz laflarla ‘salak’ yerine koyuyordu. Bunu yaparken nedense hepsi din olgusu üzerinden hareket ediyordu.

Seneca’nın dediği :“Din sıradan insanlar için gerçek, aydınlar için yalan, iktidarlar içinse kullanışlıdır” sözleri bir kez daha vuku buluyordu kafamda. Evet, yüzyıllardır Avrupa’da ya da başka yerlerde insanları kandırmak isteyenler hep, en zayıf nokta olan ”Din”i kullanıyordu. Nitekim, yoksul edebiyatı yapan Hatipoğlu’nun bu sözleri demesi de benim için bu anlamı taşıyordu. Bu kadar para aldığına göre, bayağı kullanışlıydı bu din.

Ben anlamıyorum, affedersiniz ama yıllardır bu denli yüksek para kazanıp, yoksulun, açın üzerinden neyin edebiyatını yapıyorsun ki? Hepsi de fakirlikle mi imtihan ediliyor? Azıcık da senin gibiler yoksullukla imtihan olsun, sizler de yaratıcıdan umudunuzu kesmeyin.

600 bin lira yahu’ düşünsenize, Cumhurbaşkanı bile olmak istemezdiniz, Hatipoğlu olmak varken. Deli para.

Etrafımda çok görüyorum. ”Ama adam hakkını veriyor, ne güzel program yapıyor” diyenler var. Bu ülkede, Hatipoğlu gibilerden daha çok çalışan, daha çok yorulan, daha çok didinen milyonlarca işçi, emekçi var. Hepsi aldığı para ile diğer ayı kurtarma derdinde. Hatipoğlu ile aralarında tek bir fark var: ”Din.”

Neyse, Ramazan’a az kaldı. Büyük ihtimalle okul tatil olduğu için, sık sık denk geleceğim Nihat Hatipoğlu’nun programlarına. İzlerken, anlattığı hikayelerle kendinden geçmesini keyifle izleyeceğim. Ona ağlayan seyircilere bakıp hayret edeceğim. Mesela, eşcinllikle ilgili bir soru geldiğinde, geçmişteki gibi ”bu insanların ‘rahatsızlığını’ yazarken ağlıyorum, utanıyorum” demesini bekleyeceğim. Ve programı her bitirdiğinde, acaba bu 10 bin lira ile neler yapacaktır diye düşünüp kafayı yiyeceğim!

Azad Zengin

Dünyalılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu